17 Haziran 2021

Tarihte kısa bir gezinti: Horhor Antikacılar Çarşısı

Bugünün dünyasından yüzyıllar öncesine kısa bir yolculuk yapmak isterseniz rotayı İstanbul’un en önemli antika çarşılarından olan tarihî yarımadanın saklı değerlerinden Horhor Antikacılar Çarşısı’na çevirin!

Teknoloji almış başını gidiyor, son model telefonların sonu aslında hiç gelmiyor. Evimizden telefonumuza akıllı bir hayat hâkimiyetini kuruyor. Bütün bu yeni düzene rağmen, bir yanımız da hep geçmişe dönük. Geçmişin değeri ve geçmişe duyulan merak hiç azalmıyor. Arabamızı, evimizin altındaki kapalı otoparka park ediyoruz. Asansörle çıktığımız 15. kattaki dairemize alarmın şifresiyle giriyoruz. Fırına koyduğumuz yemeğin zamanlamasını kuruyoruz, yarım saat sonra uyarsın diye. Sonra geçmişi selamlıyoruz. Altın kaplama antika fincanımıza kahve koyuyoruz. Bir plak yerleştiriyoruz pikabımıza. 80’lerden bir şarkıyla mutlu oluyoruz, keyifleniyoruz ve bu anı paylaşmak istiyoruz. Yine son model akıllı telefonumuza sarılıyoruz, dönen plak ve yanında altın kaplama antika kahve fincanlı bir “story” çekiyoruz.

Fatih’te bir tarih yolculuğu
Tarihle, eskinin kokusuyla, estetikle ve emekle dolu bir gün bizi bekliyor. Tarihî yarımadanın semti Fatih’teyiz. Arkamızda meşhur İMÇ Çarşısı ve Vefa Bozacısı, Bozdoğan Kemeri’nin altından geçip Aksaray’a doğru ilerliyoruz. Pertevniyal Lisesi’nin arka sokağından geçip Horhor Caddesi’ndeki Kırma Tulumba sokağa varıyoruz. Karşımızda, dünyanın en büyük antikacılar çarşısı: Horhor Antikacılar Çarşısı. 7 katlı ve 200’den fazla dükkâna sahip bu çarşıda avize, mobilya, ayna, kasa, çini soba, heykel, sehpa, masa, koltuk, dolap, vazo, abajur, telefon, boy boy tepsiler, gramofon, daktilo, ne ararsanız var. İki günde bozulan yeni nesil aletlere, bir senede çöken koltuklara inat, 100 yılı aşkın süredir tüm ihtişamlarıyla hayatta kalmayı başarmışlar. Genelde böyle büyük ve çok katlı çarşıların bir ya da iki katı gezmeye değer olur. Ama Horhor Antikacılar Çarşısı öyle değil. 7 katındaki neredeyse 200 dükkân da gezmeye değer. Her birinde ayrı güzellikte ve ayrı değerde binlerce parça var. Bütün dükkânların ve parçaların hakkını vermek isterseniz bir günden fazla zaman ayırmanız gerekir.

Tarih bu çarşıda dükkânlara ayrılmış gibi. Bir dükkân minyatür figürlere, bir dükkân gaz lambalarına, diğer bir dükkân gemicilik tarihine ev sahipliği yapıyor. Geçmişe dair ve geçmişteki yaşamları süsleyen ne varsa hepsi tek bir yere toplanmış, geçmişin tarih deposu hâline gelmiş. Burada antika satışının yanı sıra antikaların tamiri ve restorasyonu da yapılıyor. Çoğu dükkânın bir atölye kısmı bir de galeri kısmı bulunuyor. Yani burası sadece bir bit pazarı değil, geçmişten günümüze gelmiş eşyaların restore edilerek yeniden kullanıma ve satışa sunulduğu bir galeri. Kimler geliyor diye soracak olursanız, ziyaretçi profili bir hayli geniş. Bazen evindeki eski vazoyu ya da tabağı satmak için gelenleri, bazen de İstanbul’un en köklü, en zengin ailelerini ya da sanat camiasından kişileri görmek mümkün.

Antika deyince gözünüz korkmasın. Evet, 15 bin dolara alıcısını bekleyen, Avrupa’dan toplanmış çok değerli parçalar da bulunuyor. Ama her keseye uygun parçalar bulmak, uygun fiyata evinizde nostalji rüzgârları estirmek de mümkün.

Antika alışverişinin püf noktaları...
Güvenilirlik, antika alışverişinin en büyük sorunlarından. Aslında Türkiye’de antika kültürü o kadar gelişmiş değil, her eski eşya antika olarak tanımlanıyor. Bu yüzden hiçbir değeri olmayan, şans eseri yıllar boyunca elden ele geçerek hayatta kalmayı başarmış eşyalara da bazen fahiş değer biçilebiliyor. Genel olarak dönemin sanat özelliğini taşıyan, yapımı ve üretimi durdurulmuş, 100 seneyi aşmış, ustalarının kalmadığı parçalar antika olarak kabul ediliyor. Yani her 200 senelik eşya antika değil. Bir de sanat özelliği olmasa da kullanıcısının öneminden dolayı antika kabul edilip değer biçilen parçalar olabiliyor.

Horhor horhor diye akarmış sular…
Peki, nereden geliyor bu Horhor ismi diye sorduğumuzda karşımıza hep aynı hikâye çıkıyor. Burası Osmanlı döneminde çok sulak bir bölgeymiş. O kadar sulakmış ki, altından akan suların çıkardığı ses duyulurmuş. Bir gün Fatih Sultan Mehmet buralarda dolaşırken yerin altından gelen seslere kulak kesilmiş. Etrafına dönmüş ve “Duydunuz mu? Bu hor hor, hor hor akan su sesi! Derhal kazılsın ve çeşme yapılsın” demiş. Bölgeye adını veren Horhor Çeşmesi pek iyi korunamamış olsa da çarşının az ilerisinde günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış.

Antika alıcılarının alışveriş yaparken en çok dikkat ettiği konulardan biri de zaman ve değer denklemi. Örneğin; 250 liraya bir şamdan aldığınızda, 3 sene sonra şamdanı satmak istediğinizde hâlâ değerli olur mu ya da değerlenir mi diye düşünüp sorgulamak gerekiyor. Bir ürünün orijinal olduğunu anlamak ise oldukça zorlu. Geçmişte ustaların yaptığı taklitlerden, günümüzdeki antika görünümlü taklitlere bu süreci zorlaştıran birçok neden var. Özellikle Fransız stili mobilyaların, masaların imitasyonlarıyla ya da sonradan üretilmiş antika görünümlü Osmanlı ve Selçuklu eserleriyle piyasada çokça karşılaşılıyor. Bu sorunun çözümü ise işinin ehli antikacılar ve onlara duyduğumuz güven! Tabii her şey bir yana bazen de en önemli şey his oluyor. Bir parçayı gördüğünüzde onu arzulamanız ve size hissettirdikleri bazen maddi değerinin üzerinde olabiliyor.

Osman Gürsoy Antiques
Osman Gürsoy Antiques’in bir şubesi de Çukurcuma’da bulunuyor. Horhor Çarşısı dükkânındaki Art Nouveau koltuk takımları gerçekten muhteşem. İnsan evinin saray gibi olmasını ve odalarını buradaki koltuklarla donatmak istiyor. Koltuk dışında, mobilyadan objeye özellikle Avrupa’dan gelme pek çok değerli parça
bulunuyor.

Merih Uman
Çarşının koridorlarında gezerken Merih Uman’ın önünden geçip de içeri girmemek imkânsız. Dükkânın içindeki düzen, antika eşyaların sunumu ve yerleşimi Merih Uman’ın atmosferini büyüleyici yapıyor. Çok özel mobilyalar, aydınlatma eşyaları ve aksesuarlarının arasında kendinizi kaybediyorsunuz.

Sohbet Antik
Sohbet Antik de çarşıdaki en zengin ürün yelpazesine sahip dükkânlardan. 19. yüzyıldan kalma telefonlar, aksesuarlar, şarap açacakları, Avrupa kraliyet ailelerinden kalma çok değerli sandıklar, duvar saatleri ilk bakışta gözünüze çarpan ürünlerden. Detaylar arasında kaybolmaya başladığınızda pipodan tespihe çok ilginç antika parçalar karşınıza çıkıyor.