19 Kasım 2021

Bir hayalin peşinden Türkiye’den dünyaya açılan bir holding

Ekonomik kalkınma hamlelerinin peş peşe geldiği, Anadolu’nun ücra köşelerine refahın yayılmaya başladığı günler… Genç Cumhuriyet'i kalkındıran nesilden olan ve kendi de Cumhuriyet’le beraber büyüyen Vehbi Koç’un heyecanı çoktan sınırları aşmış, kalıpları kırmış, kimsenin aklına gelmeyen hayallere ulaşmıştı. Yolculuğuna 1916'da Ankara'da başlayan Vehbi Koç, takvimler 20 Kasım 1963'ü gösterdiğinde yepyeni durağa ulaşacak, Koç Topluluğu'nu holding olarak kurumsallaştırarak Topluluğu gelecek kuşaklara aktarma emelini gerçekleştirecekti. Bu hayal, bugün 5 kıtada 45 ülkede 92 binden fazla çalışanıyla ünü dünyaya yayılmış bir holdingin temelini oluşturuyor.

Ankara’da 1917 sonbaharında Karaoğlan Caddesi’nde kurulan dört katlı dükkânın dünyanın dört bir yanında bayrağı dalgalanan bir kuruma dönüşeceği kolay kolay kimsenin aklına gelmezdi. 16 yaşında ticarete atılan Vehbi Koç, 120 lira sermayeyle kurduğu bakkaliye dükkânını uluslararası şirketlerle aynı kulvarda kıyasıya rekabet eden bir gruba dönüştürmekle kalmadı, Koç Topluluğu’nu sağlam temellere oturtarak kendisinden sonra da devam etmesini sağlayacak adımları atma hayali de kurdu.

1917’den 1963 yılına kadar geçen 46 yıl süre zarfında Türkiye’de pek çok yeniliğe imza atmasına rağmen, “Holding’in İlk Toplantısı” başlığıyla kaydedilen toplantıda konuşmasına şu sözlerle başlayacaktı:

“Ticarî hayatımın en mühim saatlerini yaşıyorum.” İşinde bu denli başarılı, hedefleri doğrultusunda ve ilerleme konusunda bu kadar kararlı bir insan olan Vehbi Koç’u bile bu kadar heyecanlandıran ise Koç Topluluğu’nun Koç Holding olarak yola devam etmesiydi.

Koç Topluluğu’nun hikâyesi 93 yıl önce başlıyor. Topluluğu bugünkü sağlam temellerine oturtansa Vehbi Koç’un özveri ve titizlikle inşa ettiği holdinge dönüşme süreci... 20 Kasım 1963 bu yüzden Koç Topluluğu’nun milatlarından biri... Vehbi Koç o günleri, “Hayat Hikâyem” isimli kitabında şöyle anlatıyor:

“Avrupa’nın büyük firmalarının uzun seneler nasıl ayakta durduklarını tetkik ettim. Müesseseyi şahsımla kaim olmaktan çıkarmanın en doğru yol olacağı kanaatine vardım. 1948’den itibaren mali ve hukuki kanunlarımızı tetkik ettirdim. Çift kurumlar vergisi bir holding kurulmasına, holdingi içerisine alan bir vakıf ise Medeni Kanunu’muza uymadığı için yıllarca hususi bir kanun çıkarılması için uğraştık. Muvaffak olamadık. En nihayet 1961 senesinde bu durumun düzeltilmesi ile holdingi kurmak teşebbüsünü hızlandırdık ve kurduk.”

Koç Holding, kurumsallaşmasıyla Türkiye’de pek çok firmaya da rehberlik etti. Vehbi Koç’un aşağıda sıraladığı nedenlerle başlattığı süreç, Türkiye’nin iktisat tarihine de ivme kazandırdı:

“Holdingi kurmaktaki maksatlarımızdan en mühimleri:
– Ölümümden sonra, bu kadar emekle meydana gelen bir teşkilâtı yaşatmak,
– Bugün çalışanlara, yarın çalışacaklara hisse senetleri satmak suretiyle onları müesseseye bağlamak,
– Holding içinde sosyal hususlara ehemmiyet vererek işten ayrılanların istikballerini temin etmektir.”

O gün, bu temeller üzerine kurulan holding, kültür, eğitim, sağlığın kalkınmanın bir parçası olduğu idrakiyle büyük bir aileye dönüştü. Zamanın ruhunu yakaladı, insanımızı modern zamanın yenilikleriyle buluşturma hedefini aralıksız devam ettirdi.

Bütün bu hedeflerine ulaşan Vehbi Koç, 17 yaşından itibaren 46 yıl gece gündüz çalıştıktan sonra koca bir holding hâline getirdiği emanetini sonraki nesillere aktarırken de bir insanın hayalinin ne kadar çok insana dokunabileceğinin ispatı şu sözlerle iş hayatına veda etti:

“Eğer bizlerin, benim ilelebet huzur içinde kalmamı istiyorsanız bu müesseseyi devam ettirirsiniz. Ufak tefek kaprisler uğruna müessese yıkılmasın…”

“Ülkem varsa ben de varım” sözünü mottosu hâline getiren Koç Holding, bu sözlerin ışığında ilerlemeye ve ideallerini toplumla paylaşmaya devam ediyor.
 
Bizden Haberler’in 478. sayısından alınmıştır.