04 Ekim 2021

Bu coğrafyada hayat bulan nesli tehdit altındaki türler

Türkiye coğrafyası gerek bitki örtüsü gerek canlı türleriyle dünyanın pek çok yerine nazaran oldukça yüksek bir biyoçeşitliliği barındırmakta. Kimi zaman göçmen kuşlara uğrak, kimi zaman deniz canlılarına yuvalama alanı olabilen Anadolu coğrafyası binlerce türün evi. Ülkemizde ve dünyada türlerin yaşam alanları ve yaşam hakları düzensiz ve aşırı yapılaşma, iklim değişikliği ve avcılık gibi hepsi insan kaynaklı sebeplerle yok olma tehlikesini yaşıyor. Bu tehlikenin ve ekosisteme olan zararlarının bilincini taşıyarak birlikte yaşadığımız canlıların, bitkilerin farkında olmak ve onlara zarar vermeden dengeli bir yaşam sürebilmek de bizlerin görevi.

170’in üzerinde memeli türünün, 10 bin üzerinde bitkinin, 80 binden fazla omurgasız canlının evi olan ülkemizde, bu canlıların bir kısmı da sadece coğrafyamıza özgü endemik türler. Fakat 2018’de yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde tehdit altında 401 tür bulunmakta. Onlardan bir kısmını gelin birlikte tanıyalım.

Akdeniz Foku
Tür adı monachus monachus olan Akdeniz foku, hem ülkemiz hem de dünya için önemli deniz canlılarından biri. Geçtiğimiz yüzyıllarda açık denizlerden dahi barınıp üreyebilirken bugün çok daha sessiz, insansız, kayalık kıyılarda görülen Akdeniz foku, sürüler hâlinde değil yalnız dolaşan bir tür. Boyları 2-3 metreye varabilen, simsiyah gözleri, uzun bıyıkları ve gövdeye nazaran büyük kafa yapılarıyla karakterize olan Akdeniz fokları dünya üzerinde sadece Türkiye, Yunanistan ve Fas gibi Akdeniz kıyılarında görülüyorlar. Bu sevimli dostlarımız da düzensiz yapılaşma ve denizlerin kirletilmesi sorunuyla soyları tehdit altında olan bir türü teşkil ediyor. IUCN (Dünya Doğa Koruma Birliği) tarafından kırmızı listede, nesli kritik düzeyde tehdit altında olarak sınıflandırılan Akdeniz foklarının dünya üzerinde 600-700 kadarlık bir nüfusunun kaldığı tahmin ediliyor. Ülkemizde Marmara, Ege ve en çok da Akdeniz kıyılarında görülüyorlar. 

Turna
15 türü bulunan turnagiller familyasının grus grus türü yalnızca Türkiye’de bulunan bir tür. Uzun bacakları, uzun gagası, tepesinde tüysüz kırmızı renkli bölgesiyle karakterize olan turna, Anadolu kültürünün de ayrılmaz parçalarından biri. Şiirlere, türkülere konu olan bu sevimli kuş daha çok sulak alanlarda yaşıyor ve mevsimden mevsime göç ediyor. Ülkemizde İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde görülebilen turnalar, yaşam alanlardaki yapılaşmalar, tahribat ve avcılık sebebiyle tehdit altındaki bir tür. Yapraklar, meyveler, solucanlar ve fareler turnaların besin kaynaklarını oluşturuyorlar. 3 km öteye varabilen sesleri ayırt edici bir yükseklikte olan turnalar 1,5 metreye varabilen ortalama boylarıyla ve sürü hâlinde düz ya da V biçiminde uçuşlarıyla da görkemli bir görünüşe sahiptirler.

Coğrafyamızda halk edebiyatında “allı turna” olarak sıkça rastladığımız turnalar, bizde olduğu gibi dünyanın pek çok kültüründe de önemli bir figürdür. Afrika’da nesilden nesile aktarılan taçlı turna masalı, Avustralya’da turna dansı gibi pek çok farklı kültürde turnaların izlerini görmek mümkün. 

Çöl Varanı
Çöl varanı aslında bir kertenkele; fakat 1,5 metreye varabilen boyutlarıyla “dev kertenkele” olarak da biliniyor. Köken olarak Kuzey Afrikalı sayılabilecek bu türün latince ismi ise varanus griseus. Çoğunlukla küçük kertenkelelerle, kuşlar ve kemiricilerle beslenen, ağaçlara tırmanabilen, toprağı kazabilen, gövdesi çizgili, dili çatallı yapıda olan çöl varanı, ülkemizde ilk kez Doğa Derneği tarafından Urfa bozkırlarında görüntülendi ve Türkiye’de yalnızca Urfa ve Şırnak çevresinde görülüyor. Güneydoğunun kurak ikliminde yaşayan çöl varanlarının, tarım alanlarının genişlemesi ve tarım ilaçları gibi etkenlerle yuvalarının bozulması söz konusu. Dolayısıyla soyu da tehdit altında olan çöl varanı, koruma çalışmaları yürütülen türlerden biri.  

Çengel boynuzlu dağ keçisi
Şamua isimli, yaban keçisi olarak da bilinen ve tür adı rubicapra rubicapra olan çengel boynuzlu dağ keçileri ülkemizin doğu bölgelerinin habitatında önemli canlılardan biri. Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Toroslar’ın doğusunda görülebilen yaban keçileri, engebeli arazi, dik yamaç ve dağlardaki tırmanış ustalıklarıyla meşhurdur. Bu türün varlığının devamı önündeki en büyük engel ise kaçak avcılık faaliyetleri. Dişilerinin yılda 1 yahut 2 yavru doğurabildiği çengel boynuzlu dağ keçilerinin ortalama 12-20 yıl gibi bir yaşam süreleri var. Karakteristik özellikleri olan boynuzları ise önce dik bir biçimde alın hizasında başlıyor ve 3 yaşında nihai formuna ve kıvrımlarına ulaşıyor. Yalnız olarak yahut sürü hâlinde ender bir şekilde görülebilen bu tür koruma altında bir tür ve nesli tükenmekte olan canlılar sınıfında kırmızı listede yer alıyor.

İri Başlı Deniz Kaplumbağası
Çoğunlukla caretta caretta olarak tanıdığımız bu deniz kaplumbağaları, Türkiye’de Akdeniz kıyılarında 20 adet kumsalda yuvalanan ve koruma altında olan bir diğer tür. Dünya genelinde de en önemli yuvaları Türkiye ve Yunanistan kıyıları olan caretta carettaların yeryüzündeki varlığı yüz milyon yılın üzerinde bir tarihe sahip. Denizlerdeki kirlilik, avlanma gibi sebeplerle varlıkları tehdit altında olan bu deniz kaplumbağalarının, Adana’nın Yumurtalık ilçesi, Anamur, Köyceğiz ve Dalyan kıyıları evleridir. Akdeniz’de insan türünden çok önce var olan bu bilge canlıların doğal yaşamlarını, kıyılara, su kullanımına, çevre duyarlılığına özenli bir yaşam tarzıyla tehdit altında olmaktan kurtarmak da türümüzün görevleri arasında.        


https://www.seturday.com'dan alınmıştır.