26 Temmuz 2021

Kripto sanatın baş döndürücü yükselişi

Ardında gökkuşağı bırakarak koşan bir kedi animasyonu, 16 saniye boyunca kendi etrafında dönen altın bir şekerleme ayısı, içinde Trump’tan Mona Lisa’ya kadar 5 bin görselin yer aldığı dijital bir kolaj... Bunlar, pandemiyle birlikte yükselişe geçen "kripto sanat"ın baş yapıtlarından sadece birkaçı... Peki, kripto sanat gelip geçici bir heves mi, yoksa geleceğin ayak sesleri mi?
 
Bundan tam 15 ay önce hepimizi hazırlıksız yakalayan koronavirüs, bizleri evlere kapatırken pek çok şeyden de mahrum bıraktı. Kuşkusuz bu mahrumiyetlerin en önemlilerinden biri de sanattı. Her geçen gün bir festivalin ya da konserin iptal edildiği, müzelerin, sergilerin, sinema ve tiyatro salonlarının teker teker kapılarını kapattığı dönemlerden geçtik. Sanatın iyileştirici gücüne her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu bu zor günlerde “çevrim içi” etkinlikler hepimize bir nefes oldu. Pek çok müze ve galeri sergilerini ücretsiz olarak halka açtı, önemli tiyatro oyunları ve filmlere internet üzerinden erişebildik. Böylece sanatla olan bağımız “sanal” da olsa devam etti.
 
Kuşkusuz ki sanat üreticileri bu dönemin olumsuz etkilerini daha derinden hissetti. Çünkü sanatseverlerle bir araya gelebilecekleri ve eserlerini sergileyebilecekleri galeriler ve müzayedeler geçici olarak kapalıydı. Öte yandan geleneksel alıcıların satın alma fırsatları da azalmıştı. Bu da sanat piyasasında gerilemeye yol açtı. Sanat ekonomisti Clare McAndrew’un Art Basel ve UBS Group AG için hazırladığı en son rapor, yaşanan kaybın sonuçlarını gözler önüne seriyor. Rapora göre; sanat eseri ve antika satışları, küresel ölçekte bir önceki yıla göre yüzde 22 düşüşle 2020'de 50,1 milyar dolara geriledi. Galeriler ve müzayede evleri “çevrim içi” satışa başlamasaydı, muhtemelen bu kayıp daha da artacaktı. Böylece aynı yıl çevrim içi satışlar bir önceki yıla göre iki katına çıkarak 12,4 milyar dolara ulaştı.
 
Dönüşümün fitilini “Beeple” ateşledi
Öte yandan sanat piyasasında farklı şeyler de oluyordu. Her gün bir başka dijital sanat eserinin milyonlarca liraya satıldığı haberleri medyada geniş yer buluyordu. Şimdiye kadar Picasso’nun ya da Van Gogh’un bir tablosu için astronomik rakamların telaffuz edilmesine alışmıştık ama adı daha önce duyulmamış sanatçıların dijital işlerine milyonlarca lira verilmesi şaşırtıcı görünüyordu.
 
Örneğin, Chris Torres tarafından yaratılan, arkasında gökkuşağı dalgalanan kedi “Nyan Cat”’in NFT hâline getirilmiş versiyonunun 600 bin dolara alıcı bulması küçük bir şok yarattı. Ardından müzisyen Steve Aoki’nin NFT olarak satışa çıkardığı “Hairy” (Kıllı) adlı müzik videosu, 888 bin dolarlık satışıyla dünyanın en pahalı single’ı olarak tarihe geçti. Altın renkli dönen bir şekerleme ayısı içeren 16 saniyelik “Not Forgotten, But Gone” adlı video, Nifty Gateway’de 1 milyon dolara satıldı. Sokak sanatçısı Banksy’nın “Moronlar” adlı eserinin, sahibi tarafından yakılma görüntüsünün NFT satışı ise en dikkat çeken olaylardan biriydi. Çünkü resmin kendisi değil, yakılma görüntüsü 380 bin dolara alıcı bulmuştu.
 
11 Mart 2021, sanat dünyası için tarihi bir gündü. Dünyaca ünlü geleneksel müzayede evi Christie's 255 yıllık tarihinde ilk kez NFT formunda dijital bir sanat yapıtını açık artırmaya sundu. Beeple lakaplı “dijital sanatçı Mike Winkelmann’ın” Everydays: The First 5000 Days” eseri, 69 milyon dolar ile satış rekoru kırdı. The Washington Post'a göre bu, yaşayan bir sanatçının eseri için bir müzayedede ödenen gelmiş geçmiş üçüncü en yüksek fiyattı.
 
Çevrim içi teklif furyası
Christie’s’deki tarihi açık artırmayı organize eden satış uzmanı Noah Davis, o günü “Kariyerimdeki en büyülü andı” diye tarif ediyor. Daha önce hiç böyle bir şeye tanıklık etmediğini belirten Davis, 100 dolarla açılan açık artırmanın ilk sekiz dakikasında rakamın 1 milyon dolara ulaştığını söylüyor. Davis, tekliflerin son bir dakikadaki yükseliş hızını ise şöyle anlatıyor: “Satışın kapanmasından bir saat önce, teklifler yaklaşık 14 milyon dolar seviyesinde dalgalanıyordu. Son 10 dakika içinde fiyat önce 22 milyon dolara, daha sonra 27 ve 35 ve son saniyede 50 milyon dolara yükseldi." Çekiç sesi duyulduğunda eser, 60 milyon dolara sahibini bulmuştu. Christie's için ekstra 9 milyon dolarlık komisyon da eklenince 69 milyon dolarlık rekor fiyat tarihe geçti.
 
Sanat ve NFT teknolojisi
Bu yeni nesil sanat eserlerinin arka planında NFT (non fungible token) teknolojisi bulunuyor. Değiştirilemez jetonlar anlamındaki NFT, dijital varlıkların (yani dijital sanat eserleri) sahipliğini belirten blok zinciri tabanlı kayıtlar olarak tarif edilebilir. Başlangıçta sadece Bitcoin için geliştirilen ve bugün tüm sektör ve kripto para birimlerine uyarlanan blok zinciri ise, varlık her aktarıldığında yeni bir bilgi satırı ekleyerek değişmez bir işlem kaydı oluşturan bir teknoloji… Siz bir sanat eseri satın aldığınızda bu dijital kayıt olarak sisteme işleniyor. Bu hiçbir şekilde değiştirilemiyor ve müdahale edilemiyor. NFT teknolojisi, bu anlamda üretilen eserlerin özgünlüğünü kanıtlaması açısından sanat dünyasına yeni bir çözüm getiriyor. Orijinallerine tıpatıp benzeyen, müze ve galerileri bile yanıltan sahte sanat eserlerini düşününce bu bağlamda sanat dünyasına sağladığı fayda, hiç de azımsanacak gibi değil.
 
Pazardaki baş döndürücü büyüme
NFT pazar analizi firması nonfungible.com'un raporuna göre NFT pazarı 2020’de üç katına çıkarak 250 milyon doların üzerine yükseldi. Kripto sanat 2021 yılında piyasaya o kadar hızlı bir giriş yaptı ki sadece mart ayında pazarın büyüklüğü 200 milyon dolar oldu. Özellikle büyük müzayedenin yaşandığı 11 Mart’tan sonra bu alana yönelik üretilen eserlerin sayısı ve satışı giderek artmaya başladı. Adeta bir tür “çılgınlık” yaşanıyordu. Kripto sanat analizi platformu cryptoart.io'daki son verilere göre; şu anda toplam ticaret hacmi 640 milyon dolar ve bu her geçen gün artıyor.
 
En meşhur ikili: Beeple ve Pak
Şimdiye kadar 1341 eser satarak 139 milyon dolar elde eden Beeple piyasada büyük ağırlık kazanmış durumda. Beeple'ı 38 milyon dolarla Türkiyeli sanatçı Pak, 19 milyon dolarla Trevorjonesart ve 18 milyon dolarla Fewocious takip ediyor. Bu isimler arasında gelişen teknolojiyi kullanarak sınırları zorlayan sanat eserleri yaratan ve 20 yıldır dijital sanat yapan Pak, sadece eserleriyle konuşuluyor ve kimliğini açık etmemekte kararlı. Enteresan olan; aslında Pak’ın önceki eserlerinin satışından elde ettiği 1 milyon dolarlık kazançla ilk kripto sanat zengini olması…
 
Pak’ın piyasada ünlü bir üretici olması geleneksel müzayede evi Sotheby’s’in de ilgisini çekmiş olmalı ki; Christie’s’ten sonra bir hamle de bu kurumdan geldi. İlk NFT müzayedesini Pak ile yapma kararı alan Sotheby’s, Nifty Gateway’de 12-14 Nisan’da sanatçının “Fungible Cubes” koleksiyonunu açık artırmaya çıkardı.
Koleksiyonun dijital sanat ve mülkiyet hakkında bildiklerimizi yeniden düşünmemiz için bir fırsat olduğunu belirten Sotheby's New York Çağdaş Sanat Günü Satışları Eş Başkanı Max Moore, “Geleneksel sanat koleksiyoncularının yanı sıra dijital sanat ve kripto topluluklarını da bu özel iş birliğine davet etmekten heyecan duyuyoruz çünkü fiziksel mülkiyetten dijital mülkiyete bu önemli geçiş, sanat dünyası için sonsuz olasılıklar barındırıyor” açıklamasını yaptı.
 
Farklı bir tutku
Sanat sektörü yeni bir akımın etkisi altına girmişken, herkesin aklına aynı soru geliyor: Bilgisayar ekranında duracak bir görüntüye milyonlar harcamak niye? Çoğu insan, “Ben istediğim eseri internetten indiririm, ekranıma kopyalar ya da duvarıma asarım” diye düşünüyor. Fakat buradaki anahtar kelime; “sahiplik”. Yani eserin orijinaline yalnızca satın alan kişi sahip olabiliyor. Bu, koleksiyonerlerde bulunan özel bir tutkuya dayanıyor: “Nadir bir esere sahip olmak”. Yani eser alışılageldiği gibi fiziksel olarak değil dijital olarak size ait oluyor. Burada aslında sanat eserleri değil, sahipliğin şekli değişiyor.
 
Kripto sanat piyasasında aracı pozisyondaki galeri ve müzayede evlerinin rolü geriliyor; alıcı ve satıcılar baş başa kalabiliyor. Ayrıca sanatçı istediği eseri aynı anda farklı pazar yerlerine koyabiliyor. Bu da sanatçı için daha fazla fırsat demek…
 
Pazarın hacmi büyüyor
Kripto sanat alışverişinin yapıldığı platformlar, NFT pazar yerleri olarak tanımlanıyor. Ağırlıklı olarak sanat eserlerine yer veren NFT piyasasında spor kartları, sanal ürünler, içerikler ve müziklerin satışı da yapılıyor. Örneğin tüm NFT eserleri içinde en çok satılan varlıklar, “NBA Top Shot” diye ifade edilen unutulmaz smaç videoları… Müzik piyasası da bu pazarlara oldukça rağbet gösteriyor. NFT pazarına özel şarkı ve albümlerle çok yüksek satışlar gerçekleştiriliyor.
 
Sayıları giderek artan pazar yerlerinin lideri ise Gemini's Nifty Gateway. İkiz kardeşler Tyler ve Cameron Winklevoss’un sahibi olduğu şirketin pazar değeri, kripto veri ve araştırma şirketi Messari’nin yayınladığı rapora göre 1 milyar dolar civarı olarak ifade ediliyor. “The Complete MF Collection”, “Hairy”, “Genesis”, “The Bitcoin Angel” gibi piyasadaki en popüler işlerin altında onların imzası yer alıyor. Peşinden gelen OpenSea ise, yaklaşık 300-500 milyon dolar arasında bir değere sahip. Her türlü dijital sanat, sanal dünya öğeleri, spor ticaret kartları ve koleksiyon oyunlarının bulunduğu OpenSea’nin en popüler NFT'leri"CryptoPunks". Tanesi yüzbinlerce dolara satılan“punk karakterler”, kendi tutkulu koleksiyonerlerini yaratmış durumda… Adı geçen Rarible, SuperRare, MakersPlace, KnownOrigin ve Async Art gibi pazar yerlerinin yanı sıra dijital sanat yaratmak ve satmak için neredeyse 50 farklı platform bulunuyor.
 
Sanat sanat için midir toplum için mi?
Kripto sanat, yüzyıllardır devam eden “sanatın amacı” tartışmasına da yeni bir boyut getiriyor. Enerji tüketimi yüksek olduğu için sürdürülebilirlik konusunda eleştirilen akımın, bu açıdan “toplum” için faydalı olabileceğini söylemek kolay görünmüyor. Örneğin Kanadalı müzisyen Grimes’ın kardeşiyle ortaklaşa hazırladığı video koleksiyonunun NFT satışı, ortalama bir AB vatandaşının 30 yıldan fazla bir süre içinde tüketeceği enerjiyle eşdeğer. Kulağa gerçekdışı gelse de Memo Akten adlı bir sanatçı tarafından icat edilen bir kriptoart karbon ayak izi hesaplayıcısından çıkan sonuç ne yazık ki bu şekilde…
 
Göründüğü gibi kripto sanat ile ilgili akıllardaki soru işaretleri biteceğe benzemiyor. NFT’ler gerçekten “biricik” mi, satılanlara gerçekten sanat eseri diyebilir miyiz, sanal sahiplik koleksiyonerleri ne kadar mutlu eder, sanatseverlerin arasında bir sosyalleşme olmadan, eser hakkında konuşmadan bir esere sahip olmak ne kadar anlamlı? İlerleyen günlerde bu sorular daha fazla tartışılacak gibi gözüküyor. Diğer yandan kripto sanatın bu alanda yeni bir çığır açtığı ise tartışılmaz.