29 Mayıs 2020

Bu sporcular adeta “bizden biri”

Bu isimler spora en uzaklarımıza bile bir yerlerden tanıdık geliyor. Ülkemize transfer olan yabancı asıllı bu sporcular, Türkiye’yi ikinci vatanları gibi görürken, halk tarafından da “içimizden biri” olarak kabul ediliyorlar.
 
Gheorghe Hagi
Makedon göçmen bir ailenin oğlu olan Gheorghe Hagi’nin futbola ilgisi yoksullukla geçen çocukluk günlerinde başladı. Öyle ki top alacak paraları bile yoktu ama bu onun iyi bir futbolcu olma yolunda ilerlemesine engel değildi. Hagi’nin ilk topu dedesinin bir domuzun idrar kesesini temizleyerek kurutup, şişirip, atkuyruğu ve yelesinden aldığı kılları da etrafına sarılmasından elde edilmişti. Hagi’nin bir futbol kulübüyle tanışması ise ailesinin köyden kente göç etmesi ile 9 yaşında gerçekleşti. Ancak küçük olduğu için onu kaleci yaptılar. Azmi ve tuttuğunu koparan kişiliği ve de ısrarlarına dayanamayarak zamanla onun takımda ileride oynamasına izin verdiler. Hagi için bu takımda keşfedildi demek doğru olacaktır. 4 Nisan 1975’te Farul Köstence genç takımında ilk hocalığını yapan Josif Bükössi’nin himayesine girdi. Daha sonra üniversite takımı olan ‘Universitatea Craiova’ ile sözleşme imzaladı böylece Galatasaray’a kadar uzanan profesyonel futbol macerası da başlamış oldu. 1996 Avrupa Şampiyonası’nın ardından kariyerinde büyük başarılara ulaşacağı Galatasaray’a imza attı. Türkiye’ye gelmiş en efsane yabancı futbolculardan biri olarak kabul edilen Galatasaraylı Gheorghe Hagi’nin  takımına yaptığı katkıyı kimse inkar edemez. Fakat transfer rekortmenleri listesine baktığımızda bu futbolcunun adını kesinlikle göremezsiniz. Çünkü her diğer birçok ünlü isme göre çok daha makul bonservis bedeliyle Türkiye’ye transfer olmuştu. Hagi, Barcelona’dan Galatasaray’a transfer olduğunda kendisi için 3 milyon 750 bin Euro bonservis bedeli ödenmişti. Bu makul bonservis bedeline rağmen Hagi, Galatasaray forması ile çıktığı 132 maçta attığı 59 gol ve Avrupa’daki sayısız zaferle efsane olmayı başardı.
 
Alex de Souza

Brezilya denince Türk insanının aklına gelen ilk isim; Alex. Öyle ki Kadıköy Yoğurtçu Parkı’na heykeli dikilecek kadar çok sevildi. Fenerbahçe’de top koşturduğu yıllarda efsane olan Brezilyalı futbolcu, üzerinden yıllar geçmesine rağmen Fenerbahçe’ye ve Türkiye’ye hala gönülden bağlı. Ramazan Bayramı’nda “Herkese iyi bayramlar” diyerek Lefter’in elini öptüğü bir fotoğrafı paylaşan Alex, bu paylaşımıyla büyük beğeni aldı.
 
Futbola memleketi Brezilya’nın Coritiba takımında başlayan efsanevi futbolcu, 20 Haziran 2004 tarihinde 5 milyon € karşılığında Fenerbahçe'ye transfer oldu. 2004-05 sezonunda Fenerbahçe'de top koşturmaya başlayan Alex de Souza, tam 344 maçta sarı lacivertli formayı giydi. 171 gol atan Alex, 147 de asist yaparak Fenerbahçe'nin unutulmazları arasındaki yerini aldı. Fenerbahçe'de geçirdiği 8 yıl boyunca takımı 3 Süper Lig Şampiyonluğu, 1 Türkiye Kupası, 2 Süper Kupa elde etti. Alex bu sürede iki defa gol kralı oldu. 2012 yılında futbola başladığı Coritiba takımına geri dönen futbolcu, 7 Aralık 2014 tarihinde Bahia ile oynanan son lig maçının ardından futbola veda etti.
 
Ricardo Quaresma
Diğer adıyla Q7, Beşiktaş’ın yakın tarihinde tribünlerin en çok sevdiği isimlerin başında geliyor. Attığı goller, yaptığı asistler ve kestiği ortalarla Beşiktaşlı taraftarların aklından çıkmayan isim, hala ülkemizde fakat bu kez Süper Lig’te Kasımpaşa forması giyiyor. İtalya'nın dünyaca ünlü kulübü İnter ve İngiliz futbol kulübü Chelsea’den sonar Beşiktaş’a gelen Quaresma’nın transfer hikâyesi de bir hayli ilginç. 2010’un yaz aylarında siyah beyazlı taraftar tribünden tezahürat yaparak oyuncuyu takımlarına şöyle istiyorlar: “Fener’den Cimbom’dan topçu almayın. Taraftarı çıldırtmayın! Bu taraftar arkanızda. Gelsin artık Quaresma!” Böylece Beşiktaş Çarşı taraftar grubunun isteği doğrultusunda takıma 7.3 milyon Euro karşılığında transfer oluyor.  Takımındaki üçüncü sezonunda Fikret Orman’ın göreve gelmesiyle kadro dışı bırakılan Portekizli futbolcu, 2015-2016 sezonunda Beşiktaş’a geri döndü.
 
Öte yandan taraftarın Queresma’ya olan aşkı tek taraflı değil. Beşiktaş'ın kendisi için özel olduğunu söyleyen Quaresma’nın takımın maçlarını takip ettiğini söylemesi ve taraftarların hep kalbinde olacağını açıklaması da bunun bir kanıtı…
 
Mehmet Aurelio
Nam-ı diğer “Marco Paşa”, A Milli Futbol Takımımızın ilk yabancı asıllı futbolcusu ünvanını taşıyor. 2006 yılının Temmuz ayında Türk vatandaşlığına kabul edilerek Marco ismini Mehmet olarak değiştiren Aurelio, sonrasında ay yıldızlı formayı giyerek Türk halkının sempatisini kazandı. Futbola 1993 yılında Brezilya'nın Bangu Kulübünün alt yapısında başlayan oyuncu, 2001 senesinde Trabzonspor’a geçiş yaptı. İki yıl boyunca oynanan 64 maçta 15 gol sayısı bulunan Aurelio, 2003 yılında Fenerbahçe’nin transfer teklifini kabul ederek bu kez sarı-lacivertli formayı giydi. 5 yıl boyunca Fenerbahçe’de 219 maça çıkarak toplam 20 gol attı.
 
Daha önce Brezilya Milli Takımı’nda oynamadığı için Türk Milli Takımı’nda oynama hakkı bulunan Brezilya asıllı oyuncu, teknik direktör Fatih Terim tarafından milli takıma davet edildi. Lüksemburg karşısında ilk kez ay-yıldızlı formayı giyen Aurelio, A Milli Takım’da 38 maça çıktı, 3 gol attı. 2008 yılında İspanya’nın Real Betis takımına transfer olan Aurelio, 2010 yılında Beşiktaş ile sözleşme imzaladı. Sonrasında Kayseri Erciyesspor, Bilecikspor ve Göztepe’nin teknik direktörlüğünü üstlenen futbolcu, 2003-2008 yıllarından formasını giydiği Fenerbahçe’ye yeniden geri dönüyor. 5 sezonda 3 şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline ulaşma başarısı elde eden Mehmet Aurelio, önümüzdeki sezondan itibaren sarı-lacivertli takımın teknik heyetinde yer alacak.
 
Wesley Sneijder

Sarı-kırmızılı taraftarlar onu o kadar çok sevmişlerdi ki, Hagi'den sonra 10 numaralı formayı en fazla ona yakıştırmışlardı. Oyunculuğu ve karakteriyle çok sevilen Sneijder, Galatasaray’dan giderken de taraftarlarını üzüntüye boğmuştu. Sneijder o kadar bizden biriydi ki eşi Yolanthe Cabou bizim “yenge”mizdi.
 
Kendisinden iki yaş büyük abisinden etkilenerek futbola 7 yaşında Ajax Futbol Akademisi’nde başladı. Real Madrid, Inter gibi takımlarda top koşturan futbolcu, 20 Ocak 2013 tarihinde Galatasaray ile 3,5 yıllık sözleşme imzaladı. Ardından 2015-2016 sezonunda sözleşmesi 2 sene daha uzatılsa da Igor Tudor ile tartıştığı için takımdan gönderildi.
 
Hollandalı eski futbolcu Galatasaray formasıyla UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katıldığında ilk golünü eski takımı Real Madrid’in kalesine yollamıştı! Böylece sarı kırmızılılar, 3-2 skoruyla futbolda bir dünya devi olan Real Madrid’i evinde mağlup etme şansını yakalamıştı. Attığı mermi gibi şutlarla topu ağlarla buluşturan Sneijder, “Sniper” lakabının hakkını fazlasıyla veriyordu. UEFA tarafından 2009-2010 sezonunun en iyi orta saha oyuncusu olarak gösterilen Wesley Sneijder, aynı zamanda 2010'da FIFA tarafından seçilen en iyi üç orta saha oyuncusundan biri… Futbolu 2019 yazında bıraktığını açıklayan Sneijder’ın da Mehmet Aurelio gibi Türkiye’de oynadığı takım olan Galatasaray’a geri döneceği ihtimali konuşuluyor. İddiaya göre futbolcu Fatih Terim’in yardımcısı olacak.
 
Jay Jay Okocha
Pek çok futbolcuya nasip olmayan futbol tekniği, benzersiz şutları ve kırmızı kramponlarıyla Fenerbahçeli taraftarların gönlünde sarsılmaz bir yer edinmeyi başarmış olan "Jay Jay" lakaplı Augustine Azuka Okocha’nın hayatı Nijerya’dan Almanya’ya babasının bir arkadaşının yanına tatile gitmesiyle birlikte bambaşka bir boyut kazanmış. Afrika futbolunun efsanevi futbolcusu aklından profesyonel futbolcu olma fikrinin hiç geçmediğini her şeyin tesadüf eseri başladığını şu sözlerle anlatmıştı: “Babamın arkadaşı Almanya’da futbol oynuyordu. Bir gün onun antrenman sahasına gittim 'Ben de antrenman yapabilir miyim?' diye sordum, kabul ettiler. Bir gün sonra 'Devamlı antrenmana gelir misin?' dediler. Kabul ettim ve bir ay içinde o takıma transfer olup, oynamaya başladım. İki yıl sonra da Eintracht Frankfurt’a transfer oldum. Futbolculuk hikâyem tamamen şanstan ibaret, tatil için Almanya’ya gittim ve futbolcu oldum." İşte Jay Jay Okocha’nın filmlere taş çıkartan öyküsü böyle başlamıştı. 1996 yılında Atlanta Olimpiyatları’nda da altın madalya kazanan Nijerya Milli Takımı’da sergilediği performansla dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Okocha, 4,56 milyon dolarlık bonservis bedeli ile Fenerbahçe’ye transfer oldu. Adeta futbol için yaratılmış olan Okocha 63 maçta 30 gole adını yazdırdı. Sempatik kişiliğiyle de taraftarların gönlünü kazanan Okocha da Türkiye’yi ve Türk halkını öylesine sevdi ki Türk vatandaşlığına geçerek 'Muhammet Yavuz' ismini aldı. 
 
Pascal Nouma
Beşiktaş taraftarı ile kurduğu o içten bağ pek çok sporcuya nasip olmayacak türdendi. Senegal asıllı Fransız futbolcu, Paris Saint Germain'in genç takımında futbola başladı. Disiplinden uzak davranışları nedeniyle sürekli takım değiştiren futbolcunun Beşiktaş ile yolları 2000 yılında kesişti. Hırslı yapısı ile taraftara kendisini sevdiren Nouma, kısa bir süre snra siyah beyazlı formaya veda etse de Beşiktaşlılar onu hiç unutmadı. Bir sene Marsilya’da oynadıktan sonra yeniden Beşiktaş’a döndü. Pascal Nouma şeytan tüyü var dediklerimizdendi. Öyle olmasa kavga edip oyundan atılmasına rağmen tirübünler tarafından delicesine alkışlanır mıydı?
 
Nouma futbolu bıraktıktan sonra da ülkemizle bağını hiç koparmadı. O kadar bizdendi ki sevenleri onu ekranlarda görmek istedi. O da sevenlerinin bu isteğine cevap verircesine birçok televizyon projesia ve filmde de boy gösterdi.