26 Mayıs 2022

20. yüzyılın vazgeçilemeyen buluşları

Günümüzde yaşanan hızlı teknolojik gelişmelerin temelleri tabi ki 19. yüzyıla dayanıyor. Bilim insanları günlük yaşantımızdan, uzay araştırmalarına kadar her konuda yeni buluşlar, icatlar, deneyler yapıyor. Bugünün teknolojileri 50’li yıllarda yapılan araştırmalarla hızlandı, bazısı çok şekil değiştirdi. Bazıları ise çok büyük bir değişiklik olmadan günümüze kadar geldi. İşte 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan ve hala popülerliğini koruyan, vazgeçemediğimiz buluşlar.

Tesadüfle bulundu, hala mutfakta
Mühendis Percy Spencer tarafından icat edilen mikrodalga fırının öyküsü bir hayli ilginç. Savunma ürünleri üreten bir şirkette çalışan Spencer, yeni bir sistemle elektriği bir arada toplamak üzere laboratuvarda çalışıyordu. Cebindeki çikolatanın ısıdan eridiğini fark ettiğinde mikrodalga fırın fikri doğdu. 1947'de buluşunun patentini aldı.Radarange markasıyla ilk mikrodalga fırınlar satışa sunuldu. Ancak 1.8 metreydi, çok ağırdı ve pahalıydı. Pek fazla ilgi görmedi. 1955 yılında ABD merkezli Tappan şirketi ise daha küçük ve kullanımı kolay ilk fırınları pazara sundu.  Amerika’da büyük ilgi gören mikrodalga fırın dalga dalga tüm dünyaya yayıldı.

Vazgeçemediğimiz teknoloji mikroçip
Günümüzün vazgeçilmez teknolojisi mikroçip, 20. yüzyılın ortalarında bulundu. Bugün bir hayli boyut ve şekil değiştirse de mikroçip teknolojisi günümüze yön vermeye devam ediyor. İlk çipler lambalı bilgisayarlar kabul ediliyor. Bu bilgisayarlar oda büyüklüğünde idi. Minyatür uzmanı Jack Kilby, her parçayı tek tek küçültmek yerine, silikon gibi yarı iletken malzeme kullanarak tümleşik bir devre yapmayı akıl etti ve Şubat 1959’da patent başvurusunda bulundu. Bu arada Robert Noyce daha büyük fakat üretimi daha kolay bir mikroçip üretmiş, başvurusunu Temmuz 1959’da yapmıştı. Noyce ortak mucit kabul edilse de, patent başvurusunu ilk yapan Kilby, mikroçipin mucidi sayılır.

Güneşten ısınmaya devam ediyoruz
Daha temiz bir dünya için güneş enerjisi can alıcı öneme sahip. Güneşi enerji kaynağı olarak kullanmanın temelleri de geçen yüzyılın ortalarında atıldı. Güneş enerjisiyle ısınan ilk ev 40’lı yıllarda Güneş Kraliçesi olarak tanınan Dr. Maria Telkes ile kadın mimar Eleanor Raymond ile birlikte inşa edildi.   İkinci Dünya Savaşı yıllarında Telkes, ABD’de Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Ofisi Danışmanı olarak görevlendirdi. Telkes askerlerin temiz suya erişebilmeleri amacıyla enerji ile çalışan suyu tuzdan arındırma makinesi icat etti. Uzmanlığını yardıma muhtaç insanlar için de kullanan Telkes, kurak bölgelerde yaşayan insanların kullanmaları için geliştirdiği, güneş enerjisiyle ısıtılabilen fırını da çalışmaları arasına ekledi. Günümüzde vazgeçemediğimiz güneş enerjisi teknolojisi gelişerek hayatımızda yer alıyor.
 
Yapay kalp, doğum kontrol hapı
Dünyanın hemen her ülkesinde kullanılan doğum kontrol hapları da 1960’da piyasaya sunuldu. Piyasaya çıkar çıkmaz büyük ilgi gördü ve çiçek çocukları ile özdeşleşti. Hapın mucidi Gregory Pincus olsa da araştırmalar uzun yıllar sürmüştü. 1960’ta piyasaya sürüldüğünde çılgın çiçek çocuklarının en yakın dostu oldu ve o döneme damgasını vurdu. Mühendis Wilson Greatbatch, 1958 yılında Cornell Üniversitesi'nde kalp seslerini kaydeden bir cihaz üzerinde çalışıyordu. Yaptığı cihazdan yanlış parçayı çıkaran Wilson gerekli enerjiyi cihaza verdiğinde, icadı normal bir kalp gibi çalışmaya başlamıştı. Yeni cihazını 1960 yılında bir insanın kalbine yerleştirmeden önce hayvanlar üzerinde denedi ve ince ayarlarını yaptı.

Oyun hamurunun ilginç hikâyesi
Mühendis James Wright 1943 yılında General Electric şirketinde çalışıyordu. İkinci Dünya Savaşı sırasında asker botları, uçak lastikleri gibi materyaller üzerinde araştırmalar yapıyordu. Materyallerde plastik ve silikon dengesini değiştirirken, silikon yağının içine borik asit kattı. Böylece şekil alabilen yumuşak bir hamur ortaya çıktı. Bu günümüzde birçoğumuzun evinde bulunan oyun hamurlarından başkası değildi.

Yapıştırmada devrim yarattı
Bugün astronotların kıyafetlerinden günlük ayakkabılarımıza kadar sayısız yerde kullanılan cırt cırt bantlar, yaklaşık 70 yıldır hayatımızda. Bantların mucidi Elektrik Mühendisi George de Mestral.  Mestral, bir gün köpeği ile birlikte İsviçre dağlarında gezintiye çıktı. Birkaç saat sonra dağlarda bolca bulunan dulavratotunun elbiselerine ve köpeğinin tüylerine yapıştığını fark etti. Bunun nasıl gerçekleştiğini merak ederek mikroskopla incelediğinde dulavratotunun üzerinde sayısız denecek kadar çok kanca olduğunu gördü. O sırada aklında bir ışık yandı ve bugün cırt cırt diye tabir ettiğimiz icada hayat verdi. 1955 yılında, De Mestral icadını naylon malzeme ile birleştirerek cırt cırtı bugünkü formuna kavuşturdu.

Mutfakların kurtarıcısı teflon
1956 yılında alüminyum tavalar öyle bir madde ile kaplandı ki, bugün hala mutfakların baştacı olmaya devam ediyor. Bu madde teflondu. Yemekleri tavaya yapışmadan pişirebilen ve temizlenmesi çok kolay olan teflon tavayı Amerikalı kimyager Dr. Roy J. Plunkett icat etti.  Plunkett, soğutucu maddeler üzerinde çalışıyordu.  üretimi üzerine çalışıyordu. Üretimde kullandığı hammaddenin arta kalanını ertesi gün değerlendirmek üzere çelik bir tüpe koydu. Ertesi gün gün doldurduğu tüpün vanasını açtı, ancak gaz çıkmıyordu. Plunkett, tüpün içindeki gazın polimerleşerek plastik maddeye dönüştüğünü anladı. 1938 yılında keşfedilen teflonun hammaddesi ilk zamanlarda atom bombasının yapımından uzay çalışmalarına kadar pek çok alanda kullanıldı. Tarihler 1956 yılını gösterdiğinde ise bu maddenin alüminyum tavaların kaplanmasında kullanılmasıyla birlikte mutfaklardaki yolculuğu başladı.

İlk uydu uzay çağını başlattı
4 Ekim 1957' de Ruslar, ilk uydu Sputnik'i Dünya yörüngesine yerleştirdi. Dünya'nın ilk yapay uydusu sadece bir basket topu büyüklüğünde olup 82 kg ağırlığındaydı. Bu minik uydu, 98 dakika içinde yörüngeye yerleştirilmişti. Sputnik, insanoğlu için uzay çağının başlangıcı demekti. Uzay çalışmaları ve uydu teknolojinin gelişmesinde büyük rol oynayan transistör de ilk uydunun uzaya fırlatılmasından sadece 10 önce bulundu. 1947 yılında Bell Laboratories’in geliştirdiği bu küçük yarı iletken cihazlar, devre kartlarından geçen akımın miktarını ve akışın hassas kontrolünü sağlar. Başlangıçta sadece radyolarda kullanılan transistörler, daha sonra televizyon, cep telefonu ve bilgisayar gibi elektronik cihazlarda kullanılan devrelerin temel bir parçası haline geldi. Böylece transistörler, insanlık tarihindeki en önemli yenilikler arasında sağlam bir yer edindi.

50’lilerin gözde buluşları oldular
Yıllar 1953’ü gösterdiğinde piyasaya sunulan renkli televizyon, bugünün bir başka vazgeçilmezi. Bir hayli şekil ve özellik değiştirse de ABD’den ortaya çıkan büyük buluşlardan bir tanesi. Renkli televizyon 1969’tan itibaren kitlelerce kullanılmaya başlandı. Renkli televizyonun icat edildiği 50’li yıllar havacılık sektöründe bir başka büyük devrime sahne oldu. 1953 yılında icat edilen kara kutu, uçuş verilerini ve yaşanan olayları kaydetmek için kullanılan çok değerli bir buluş oldu.

Barkod, mors alfabesinden doğdu
1940'ların sonunda ABD'li Bernard Silver, öğrenim gördüğü Drexel Teknoloji Enstitüsü’nde, marketteki ürünlerin bilgilerini otomatik kaydetme fikri peşinden gitti. Norman Woodland ile Mors kodu ilkesiyle çalışan ve tarayıcıya okutulabilecek bir etiket üzerine çalışmaya başladı. Mors kodundan tek farkı, noktalar yerine inceli kalınlı çizgiler kullanılması olacaktı. Barkodun henüz oluşum aşamasında ortaya atılan bu görüş modern barkod fikrine çok yakındı. 1952’de hedef tahtasındakine benzer iç içe geçmiş halkalar şeklinde bir veri kodu için patent başvurusu yaptılar. Böylece tarayıcının barkoda paralel tutulması zorunluluğu ortadan kalkacak ve günümüzün en çok kullanılan buluşuna imza atacaklardı.

Restoran müdavimleri kredi kartına ilham oldu
1954 yılında Dee Horton ve Lew Hewitt tarafından icat edilen otomatik kapılar hala kullandığımız buluşlardan olurken bundan 4 yıl önce büyük bir yenilik daha dünyaya geldi. Kredi kartı 1950’de hayatımıza girdi ve bir daha da çıkmadı. Fikir Diners’ın üst düzey yöneticilerinindi. Bu sürekli hesap ödedikleri restorana veresiye yazdırıp daha sonra toplu ödeme sistemiydi. Birkaç yıl içinde New York'taki 14 restoranın adının yer aldığı Diners Clup Card olarak piyasada yerini aldı, zamanla gelişerek kredi kartına dönüştü.

Tıp dünyasının vazgeçilmezi
1956 yılında İskoçya’nın Glaskov şehrinden Dr. Lan Donald’ın buluşu bugün hala vazgeçilmezliğini koruyor. Donald, anne karnındaki bir bebeğin ultrasonografi yöntemiyle incelenebileceğini buldu. Aynı zamanda ultrasonografi tekniği tıpta büyük bir devrim yarattı. İnsanın iç organlarını izlemeye yarayan teknik başta karaciğer, akciğer ve kalp hastalıkları olmak üzere birçok hastalığın teşhisinde hala büyük yardımcımız.