14 Ocak 2022

Geçmişin makbulü olup bugünün tuhaf kabul edilen 7 şey!

Çağlar değişiyor haliyle yaşam tarzları, düşünüşler ve daha da önemlisi davranışlar da içinde bulunulan çağa göre farklılaşıyor. Geçmişte kabul gören pek çok davranış bugünün dünyasında garip hatta kimi zaman ayıp kabul edilebiliyor. Gelin o halde eskiden normal bugün ise tuhaf karşılanan şeylere yakından bakalım.

Yaşam değişiyor haliyle beklentiler, kurallar, gelenek ve görenekler de çağın ihtiyaç ve beklentileri çerçevesinde değişim geçiriyor. Kimi zaman yüzlerce yıldır süregelen bazı ritüeller sanki daha önce yokmuşçasına unutulup gidiyor kimi zamanda başkalaşım geçirerek günümüzde farklı anlamlar barındırır hale geliyor. Peki, ama geçmişte gündelik hayatta yer bulup da günümüzde garipsenen bu şeyler neler? Hazırsanız başlıyoruz.

Bıyıklarla çay içmek büyük sorun diyenlere…
Günümüzde kirli sakal ve bıyık erkekler arasında oldukça moda. Ancak daha çekici görünmek adına bırakılan bıyıklar yemek yerken başlı başına bir sorun haline dönüşebiliyor. Dudakta kalan yiyecek ve içecek artıkları, yemeğimize ve içeceğimize düşen kıllar pek de iştah açıcı olmuyor ne yazık ki. İşte 5 çaylarıyla ünlü İngilizler bu sorundan yeterince muzdarip olmuşlar ki sadece bu amaca hizmet edecek bir fincan tasarlamışlar. Bu benzersiz çözüm İngilizlerin ne zaman aklına gelmiş derseniz cevap: Viktorya döneminde. Sadece erkeklere özel tasarlanan bu fincanda İngiliz çömlekçi Harvey Adams’ın imzası bulunuyor. 15 yıldan fazla bir süre kendisine kullanım alanı bulan bu fincanlar günümüzde de kullanılsa hatta bardak ve belki kaşıkları bile imal edilse hiç de fena olmaz değil mi?

Etekle çok çekicisiniz bayım!
Çağlar boyunca pantolon gibi bazı kıyafetler tek bir cinsiyete ait olmaktan çıkmıştır. Ancak bazıları var ki halen belli bir cinsiyete aidiyetini devam ettirir. Etek de bunlardan biridir. Her ne kadar İskoçya gibi bazı kültürlerin geleneksel kıyafetlerinde kendisine yer bulsa da günümüzde halen etek denilince akla kadınlar gelir. Zira etek aynı zamanda çekiciliğin sembolüdür ve sadece bu nedenle dahi kadınlıkla ilişkili bir obje olması normaldir. Elbette bu durum tarihin her döneminde böyle değildi. Yunanlı erkekler eteklerin, tuniklerin ve togaların erkeksi kıyafetler olduğunu düşünürlerdi. Pantolon ise daha çok barbarların giydiği bir kıyafet olup kadınsı ve alay edilecek bir şey olarak görülürdü. Şaşırtıcı değil mi?

İdrar tüm kirlerden arındırır
Elbette ki bu bizim değil Romalıların sonuna kadar inandığı bir cümleydi. Günümüz insanı sadece vücuttan atılan bir sıvı olarak nitelendirilse de içerdiği amonyak nedeniyle idrar, Roma döneminde benzersiz bir temizleyici olarak görülüyordu. Bu nedenle de Romalılar, giysilerini yağdan ve kirden arındırmak için idrar ile doldurdukları leğenlere ve küvetlerde çamaşırlarını yıkıyorlardı. Bu durum Pompei’de bulunan bazı fresklerde de olanca çıplaklığıyla resmedilmiş dersek sanırım bize inanırsınız!

Yemeğe gerçekliğin sınırlarını zorlayan yaklaşımlar…
Ortaçağ’da zenginlerin yemek anlayışı ve haliyle yemek masaları sınır tanımıyordu. İstedikleri her şeye kolayca ulaşıp yemek masalarını rengârenk yiyeceklerle süslemek zamanla onlar için sıkıcı bir hal almaya başlamıştı Fakirlerin neredeyse hep aynı gıdalarla geçirdiği öğünlerinin aksine onların öğünleri oldukça şaşalıydı. Hal böyle olunca da değişiklikler peşinde koşuyorlardı. İşte Ortaçağ zenginlerinin bu ne yapacakların şaşırmış hallerinin bir yansıması da miğferli tavuktu. Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyiz. Evet, yanlış okumadınız. Ortaçağ’daki zenginler, miğfer takılmış kızarmış tavuğu yine kızarmış bir domuzun üzerine oturtup öyle servis ediyorlardı. Zenginlikten ne yapacağını bilemez hale gelmek bu olsa gerek!

İyi ki değişmiş dedirten güzellik algısı
Tüm çağlar boyunca belki de değişmeyecek tek güzellik algısı var ki o da az tüy ve kıl. Bir düşünün, tarihteki isimlerin fotoğraflarını aklınıza getirin hangisi gür kaşlı ya da tüylüydü? Hiçbiri değil mi? Ancak Ortaçağ döneminde kadınlar işi biraz daha abartarak güzel görünmek uğruna kirpiklerini koparmaya kadar vardırmış. Günümüz kadınları daha gür kirpik diye güzellik merkezi kapılarını aşındırırken Ortaçağ kadınları alnı yüzün merkezi olarak gördüğünden bu bölgeyi daha fazla ön plana çıkarmak için kirpiklerini hatta kimi zaman da saçlarını yolarak daha oval bir yüz elde etmeye çalışıyorlarmış.

Deliye her gün bayram
Yine Ortaçağ dönemi yine bir ilginçlikle karşı karşıyayız. Emininiz pek çok kez sizden daha yüksek konumdakilere öykünüp bir gün olsun benim yerime geçse de halimi anlasa demişsinizdir. İşte her yıl ocak ayında Ortaçağ Avrupa’sında bu dilek gerçek oluyordu. Nasıl mı? Elbette ki Deliler Bayramı sayesinde! Kökeni pek çok Hıristiyan bayramında da olduğu üzere Pagan gelenek ve göreneklerine dayanan bu bayramda  yüksek rütbelilerle düşük rütbeliler bir günlüğüne yer değiştiriyordu. Başlangıçta sadece kilise sınırları içerisinde tutulan bu tören zamanla kiliselerin duvarlarını aşarak halk arasına da yayılmış ve zamanla bir festival, bayram havasına bürünmüştür.