• Anasayfa
  • Yaşam
  • İklim değişikliğiyle mücadelelerini Ağrı’nın zirvesine taşıdılar!
18 Ekim 2021

İklim değişikliğiyle mücadelelerini Ağrı’nın zirvesine taşıdılar!

Arçelik tırmanış ekibi, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine dikkat çekmek için Ağrı Dağı’nın zirvesine tırmandı. Geleceğin dünyasına yön verecek olan en önemli küresel sorunların başında gelen iklim değişikliği ile mücadeleyi toplum nezdinde daha görünebilir kılmak ve insanoğlunun doğaya karşı sorumluluklarını tekrar hatırlatmak amacıyla gerçekleştirilen Ağrı Dağı tırmanışını katılımcılarından dinledik.
 
​​İklim değişikliği, küresel etkileri ve öngörülmesi güç sonuçları ile dünyanın geleceği üzerinde söz sahibi olan en önemli sorunların başında geliyor. Aşırı yağışlar, seller, eriyen buzullar, orman yangınları ve artan kuraklık… İklim değişikliğine bağlı olarak yaşamımızda son dönemde sıklıkla karşı karşıya kaldığımız felaketlerden sadece bazıları… İklim değişikliğinin olası sonuçlarına karşı toplumsal bir bilincin oluşturulması için hem bireylerin hem de iş dünyasının, konuya dikkat çekecek projelerin içinde yer alması gerekiyor.
 
Tüm ticari faaliyetlerini ve yatırımlarını gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak hayali üzerine yapılandıran Arçelik, iklim değişikliği ile mücadele konusunda kolektif çaba gösterilmesi gerektiği inancıyla pek çok projeyi hayata geçiriyor. Arçelik tırmanış ekibi ise aynı bakış açısını tüm ekosisteme yaymak için sıra dışı farkındalık çalışmalarına imza atıyor. Geçtiğimiz haftalarda Koç Holding, Arçelik üst düzey yöneticilerinden ve Arçelik'in faaliyet gösterdiği farklı ülkelerdeki katılımcılardan oluşan 16 kişilik bir ekip tarafından gerçekleştirilen Ağrı Dağı tırmanışı da bu farkındalık çalışmalarından sadece biri. 2011’de Kilimanjaro ile başlayan farkındalık tırmanışlarını Ağrı Dağı ile taçlandıran ekip üyeleri bu sıra dışı deneyimlerini Bizden Haberler’e değerlendirdiler.
 
Fatih Kemal Ebiçlioğu: “Yeni bir 'Ağrı Dağı Efsanesi' yazmak umuduyla zirveye çıkıp iklim değişikliğine karşı mücadele ateşimizi yaktık”
Ağrı Dağı tırmanışını fiziksel ve zihinsel olarak çok zorlayıcı ama unutulmaz bir deneyim olarak nitelendiren Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğu, “Ağrı Dağı, hikâyesi ve görselliği ile büyüleyiciydi ve yaşadığımız deneyimi basit bir dağ tırmanışı olmaktan çok daha öteye taşıdı. İnsanlığın var olma çabasının simgesel değeri olan Nuh’un gemisinin son durağı, Yaşar Kemal’in sonu hüzünlü biten aşk hikâyesinin yaşandığı yerdi Ağrı Dağı. Pek çok efsaneye konu olmuş, ev sahipliği yapmıştı. Dünyamıza ve tüm insanlığa duyduğumuz aşkımız, sevdamızın yazıldığı bir var olma hikâyesinin sonunun bu kez hüzünle bitmemesi için, yeni bir tufanı durdurmak adına bilimin rehberliğinde şekillenecek, ağızdan ağıza dolaşan “Yeni bir Ağrı Dağı Efsanesi” yazmak umuduyla zirveye çıkıp iklim değişikliğine karşı mücadele ateşimizi yaktık” diyor. 

Bu tip tırmanışlarda kişinin fiziksel ve zihinsel limitlerini yeniden keşfettiğine de işaret eden Fatih Kemal Ebiçlioğu, tırmanış deneyiminin kendisi için ne anlam ifade ettiğini de şu sözlerle özetliyor: “Benim için kendini yeniden keşfetmek ve limitlerini zorlamak kısmı oldukça önemliydi ama bunları yaşarken hiçbirimiz yalnız değildik. Beraber çalıştığınız ekipten tırmanış için fiziksel ya da sözlü olarak bir destek geldiğinde kendinizi daha motive hissediyorsunuz ve zorlukların üzerinden ekip olarak gelebiliyorsunuz. Bu tip etkinliklerin takım olma ve takım çalışması üzerinde çok olumlu etkiler yarattığını düşünüyorum. Böyle aktivitelerin ekip ruhunu ve sinerjisini artırdığına, insanların birbirlerini daha iyi tanıyabilmelerine fırsat verdiğine inanıyorum.”
 
Hakan Bulgurlu: “Gezegenimize verdiğimiz zararı telafi etmek sadece bizim elimizde çünkü bizi kurtaracak bir Nuh’un Gemisi yok!”

Sürdürülebilirliği tüm iş süreçlerine yansıtan lider bir şirket olarak, iklim krizine dikkat çekmenin öncelikleri arasında yer aldığını kaydeden Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu, Ağrı Dağı’na doğaya geri dönüş ve birlikte hareket etme çağrısı yapmak için tırmandıklarını söylüyor. Oldukça zorlu olan zirve yolculuğunun birçok riski de beraberinde getirdiğine işaret eden Bulgurlu, ekip olarak bu riskleri alarak iklim değişikliği konusunda hem çalışma arkadaşlarına hem de diğer şirketlere örnek olmayı hedeflediklerini belirtiyor. Bulgurlu, “İklim krizi kapıda ve ne yazık ki artık birkaç bireyin, kurumun veya devletin inisiyatifleri ile kontrol edilebilecek durumda değil. Bugünün liderleri olarak hem yaşanabilir bir dünya için hem de geleceğin çalışanlarını ve tüketicilerini kazanmak için iklim krizini ciddiye almalı ve iş süreçlerimize entegre etmeliyiz” diyor.

Zirve yolculuğunu bireyin sınırlarını zorlayan bir macera olarak tanımlayan Hakan Bulgurlu, “İklim krizine dikkat çekme amacımız ve uyumlu ekibimiz ise bizi bu yolculukta canlı tutan motivasyon kaynağımızdı. Aslında zirve yolculuğu hem çalışma hayatı hem de iklim krizi ile mücadele konusunda hepimize birçok şey öğretti. Farklı ülkelerden ve kültürlerden çalışma arkadaşlarımızla takım çalışmasının, iyi bir ön hazırlığın ve hedeflere inanmanın başarıya ulaşmada ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha görmüş olduk” şeklinde konuşuyor.

Birçok inanışta kendine yer bulan Nuh’un Gemisi hikâyesinin oldukça etkileyici, gerçekliğinden bağımsız iklim krizi ile mücadele konusunda örnek bir hikâye olduğunu kaydeden Bulgurlu, “Son zamanlarda dünyanın her yerinden yangın, sel veya kuralık haberleri duyuyoruz. Gezegenimize verdiğimiz zararı telafi etmek sadece bizim elimizde, çünkü bizi kurtaracak bir Nuh’un Gemisi yok. Bu nedenle, toplumun her bir parçası, değişim için bugün harekete geçmeli” diyor.
 
Polat Şen: “Türkiye’nin en yüksek noktasında bulunmanın verdiği haz muazzamdı”
İklim değişikliğiyle mücadele çabalarının Arçelik’in sürdürülebilirlik vizyonunun bir parçası olduğuna vurgu yapan Arçelik Mali İşler ve Finansmandan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Polat Şen, sürdürülebilirliğin hem gezegenimizin geleceği hem de ekonomi için olağanüstü önemde olduğunu dile getiriyor. Polat Şen, iklim krizine dikkat çekmek için gerçekleştirdikleri Ağrı Dağı tırmanışı deneyimini ise şu sözlerle özetliyor: “Tırmanışa hem mental hem de fiziksel olarak hazırlanmak gerekiyor. Fiziksel olarak hazırlandığımı düşünmeme karşın tırmanışın başından itibaren hayli zorlandım. Daha ilk günden eklem ve kas problemlerinin yanında çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaştım. Son güne kadar da devam etti. Ancak sanırım mental hazırlığım çok kuvvetli olmuş olacak ki fiziksel sıkıntıları aşmayı başardım. Özellikle ekip arkadaşlarım tırmanışa devam etmem için çok destek verdi. Yalnız tırmanıyor olsaydım muhtemelen bir noktada vazgeçme dürtüsü ağır basardı. Zira ağrılar içinde tırmanış devam ederken, vazgeçmek için yüzlerce sebep bulabiliyorsunuz. Devam etmek için de aklınıza pek bir neden gelmiyor. O anlarda sizi bu düşüncelerden uzaklaştıracak ve hedefinizi hatırlatacak insanların varlığı önemli hâle geliyor.

Daha önce de iki kez Kilimanjaro tırmanışına katılmıştım. İlkinde fiziksel hazırlığımın yetersizliği, ikincisinde de hava muhalefetinin üzerimde yarattığı baskıdan ötürü, zirveye çok yaklaşmama rağmen tırmanışı zirve ile tamamlayamamıştım. Her seferinde o duyguyu arkadaşlarımdan dinliyor ve imreniyordum. Bu sefer vazgeçmeyerek Türkiye’nin en yüksek noktasında bulunma ve başarmış olma hissinin verdiği haz muazzamdı.”
 
Ragıp Balcıoğlu: “Doğa artık önlem alınması için alarm veriyor”
Sağlıklı bir yaşamın ancak sağlıklı bir gezegenle mümkün olacağı inancıyla bu alandaki çalışmalarına devam ettiklerini kaydeden Arçelik Uluslararası Ticaretten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ragıp Balcıoğlu, faaliyet gösterdikleri pazarlarda liderliklerini pekiştirirken, sürdürülebilirlik alanında da çıtayı en yükseğe koyarak öncü olmayı hedeflediklerini belirtiyor.

Türkiye’nin zirvesine tırmanmanın kendisi için müthiş bir deneyim olduğunu dile getiren Balcıoğlu, daha önce Kilimanjaro’ya da tırmandığını ancak Ağrı Dağı tırmanışının beklediğinden çok daha zorlu geçtiğini ifade ediyor. Buna rağmen iyi bir performans gösterdiklerine işaret eden Ragıp Balcıoğlu, “Gerçekten sınırlarınızı zorlayan bir serüven ama tüm zorluklarına değer. Çok güzel ve büyüleyici bir manzara ile derin bir sessizliği deneyimliyorsunuz. Aşağıda kasabalar, İran sınırı görülüyor. Ne yazık ki bu etkileyici manzaraya karşın iklim krizinin etkilerine ve insanoğlunun doğayı çok hor kullandığına da şahit olduk. Zirvedeki Türkiye’nin en büyüğü olan Ağrı Dağı buzulunda son yıllarda 100 metre kadar ciddi geri çekilme ve dağın eteklerinden 4200 metredeki son kampa tırmanış yolu boyunca genel olarak çöp ve kirlilik sorunu göze çarpıyor.  Benim aynı zamanda su altı dalış ve fotoğraf hobilerim de var. Ne yazık ki aynı şekilde deniz altında da insanların yol açtığı negatif etkileri yoğun bir şekilde gözlemliyorum. Balık türlerindeki azalmayı ve mercanların beyazlaşarak ölümünü son yıllarda çok net görüyorsunuz. Doğa artık önlem alınması için alarm veriyor” şeklinde konuşuyor.
  
Toygan Pulat: “Zoru da, zirvedeki mutluluğu da birlikte kucakladık”
Yöneticiler ve çalışanlardan oluşan ekiplerin gerçekleştirdikleri tırmanışlarla çalışanlara sürdürülebilirlik konusunda da örnek olmayı amaçladıklarını dile getiren Arçelik İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Toygan Pulat, Ağrı Dağı tırmanışı ile ilgili düşüncelerini ise şu kelimelerle ifade ediyor: “Ağrı Dağı’na tırmanma kararını vermek başlı başına zordu. Tırmanmaya karar verdikten sonra dağın koşullarına kendimi hazırlamaya çalıştım. Tırmanış boyunca hem fiziksel hem de ruhsal bir mücadele veriyorsunuz. İnişler ve çıkışlar yaşanıyor. İçsel bir yolculuğa da çıkıyorsunuz. Dağda güçlü yanlarınızın yanı sıra zaaflarınızla birlikte en sahici hâlinizi yansıtıyorsunuz. Zaman zaman Polat ile ekibin gerisinde kaldık ancak ekip arkadaşlarımızın destek ve yardımları bize güç verdi. Sınırlarımızı zorlayarak zirveye ulaştık.

Kesinlikle iyi ki yapmışım diyorum. En doğal ve yalın hâlimizle oradaydık. Zoru da, zirvedeki mutluluğu da birlikte kucakladık. Ekip olarak duygu dolu anlar yaşadık. Böyle bir deneyim, ekibi çok güçlü bir bağ ile birbirine kenetliyor. Ekibin birbirine verdiği duygusal destek ve kişisel kararlılıkla her şeyin mümkün olabileceğini düşünüyorsunuz zirvedeyken. Bunun, hayatımızın o kadar çok noktasına izdüşümü var ki… Tırmanışımızın kişisel gelişim anlamında derinden düşündüren bir yolculuk olduğuna inanıyorum.”
 
Evren Albaş: “Bu macera, hayat boyu hatırlayacağım bir deneyimdi”
Ağrı tırmanışıyla bir kez daha “dünyamızın başka bir alternatifi olmadığının” altını çizmek istediklerini dile getiren Tat CEO’su Evren Albaş,  “Hayatta kalabilmek için doğa ana ile daha yakın bağ kurmayı deneyimlediğim, zirveye çıkış mücadelesinin fizikselden çok zihinsel bir güç gerektirdiğini öğrendiğim bu macera, hayat boyu hatırlayacağım bir deneyim oldu. Aslında tırmanıştan 3 gün önce, 27 yılı aşkın süredir görev yaptığım Arçelik’ten ayrılarak Tat Gıda CEO’luğu görevine atanmıştım. Bu nedenle tırmanış boyunca tırmanış ekibini oluşturan Arçelik takım üyeleri ile beraber bir yandan ilk iş yerim, birçok öğrenimlerimin olduğu Arçelik’i kalbimde taşırken, bir yandan da yeni aldığım sorumluluğu düşündüğümden mecazi anlamda Tat markasını omuzlarımda taşıdım diyebilirim. Tırmanış özellikle 4200 metre kampından sonra gerçekten yorucuydu. Ağrı Dağı, belli bir seviyeye kadar çıkması görece daha kolay bir eğime sahipken sanki zirvesini saklamak istercesine 4000 metre üzerinde çok daha dik eğimlere sahip. Ancak sona doğru sanki sizi ödüllendirmek ister gibi tekrar tepesindeki buzul kütlesi ile beraber büyük bir düzlüğe çıkmanızı ve sonrasında zirve yapmanızı sağlıyor. İş hayatında hepimiz daha hızlı ve çevik olma üzerine kendimizi kodluyoruz ve bu günlük tercihlerimize de yansıyor. Oysa buzun üzerinde oldukça soğuk bir havada ve bir yandan dik bir eğimi çıkarken hızlı olmaya çalışmak yerine daha çok gözlem yapıp, kendinizi ve nefesinizi dinleyip yavaşlamaya ihtiyacınız oluyor. Sanırım bu, etrafımızdaki değişimin gerçekten çok hızlandığı günümüzde hatırlanması gereken bir mesaj olarak tırmanıştan bana kaldı” diyor.
 
Melih Poyraz: “Zirve, bizim için birleştirici bir görevdi”

Dünyanın geleceğine odaklanarak toplum için değer yaratmayı hedeflediklerinin altını önemle çizen Koç Holding Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Melih Poyraz, sürdürülebilir bir iş modelini benimseyerek dünyanın hızlı değişim sürecinde küresel konulara liderlik etmeyi hedeflediklerine işaret ediyor. İklim değişikliğine dikkat çekmek amacıyla Ağrı Dağı’na tırmanmanın kendisi için kelimelerle ifade edilemeyecek kadar harika bir deneyim olduğunu söyleyen Poyraz, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu yola çıkmadan önce yoğun bir fiziksel ve zihinsel hazırlık sürecinden geçtik. Zor ve bir o kadar keyifli geçen birkaç günün sonunda zirveye ulaşıp muhteşem bir manzaraya tanık olmak ise bütün zorlukları unutturan inanılmaz bir duyguydu. Ekip arkadaşlarımla tek bir zihin hâline gelerek başardığımız bu zorlu yolculuk eminim hepimize çok şey öğretti. Bir grubun dayanışması ile başarısı arasında doğrudan bağlantı olduğunu bir kez daha görmüş olduk. 'Zirve' bizim için birleştirici bir görevdi ve farklılıklarımıza değil, ortak noktalarımıza odaklanarak bu görevi başarı ile gerçekleştirdik.

Tırmanış esnasında maruz kaldığımız hava şartları oldukça çetindi. Soğuk hava, rüzgâr ve deniz seviyesinden yükseldikçe azalan hava basıncı ve düşük oksijen miktarı gibi faktörlerle karşılaşmak başlarda zor olsa da, takım arkadaşlarımdan aldığım gücün yanı sıra, deneyimli rehberlerimizin tavsiye ve yönlendirmeleri ile şartlara kolayca adapte olmayı başardım. En başından beri beni oldukça heyecanlandıran bu deneyime iyi ki bu harika ekip ile katılmışım.”

Fotoğraf galerisi