• Anasayfa
  • Yaşam
  • Sürdürülebilir bir geleceğin ipuçları bu alternatif malzemelerde saklı!
09 Haziran 2022

Sürdürülebilir bir geleceğin ipuçları bu alternatif malzemelerde saklı!

Teknolojinin hızla gelişmesiyle beraber tüketimde de doğru orantılı bir artış gerçekleşmeye başladı. İnsanoğlunun her şeye sahip olma arzusu ise doğanın hoyratça kullanılmasına yol açtı. Bu durum çevre problemlerine, yer altı ve yerüstü kaynaklarının bilinçsizce kullanılmasına, hava ve su kirliliğine, daha da önemlisi iklim değişikliğine sebep oldu. 

Doğal kaynakların hızla azalmaya başlamasının sürdürülebilirliğin önündeki en büyük engellerden biri olduğunu gören dünya ülkeleri tabir-i caizse “ev ekonomisi” modelini benimseyerek “Elde olanı nasıl daha iyi değerlendirebiliriz?” sorusunun cevabını aramaya başladı. 

Tüm sektörler bu soruya cevap niteliğinde çalışmalarda bulunurken bilim insanları ve teknoloji dünyası da elini taşın altına koymayı ihmal etmedi. Halihazırda gerçekleştirilen çalışmalar sürdürülebilir bir dünya yaratmak adına gelecekte çok fazla ürün ve malzemenin ortaya çıkacağını bize müjdelese de günümüzde de çocuklarımıza daha güzel bir gelecek bırakmak için yardımımıza koşan alternatif malzemeler yok değil. İşte karşınızda daha yaşanabilir bir dünya hayalimize hayat verecek o alternatif malzemeler.

Dönüştürülmüş altın
Gelecek nesillere her anlamda daha yaşanabilir ve kaynakları bol bir dünya bırakmak için yer üstünün olduğu kadar yer altı kaynaklarının da bilinçli kullanımı oldukça önemli. Altın da bunlardan biri. Anadolu'daki varlığı M.Ö. 5000’lerle tarihlenen altın günümüzün en değerli madenlerinden. Hal böyle olunca da dünyanın dört bir yanında yüzyıllar önce altın çıkarmak için başlayan hummalı çabalar günümüzde de olanca hızıyla devam ediyor. Bu da çevrecilerle altın üreticilerini karşı karşıya getiriyor. Zira altın çıkarılırken kullanılan kimi yöntemler çevreye geri dönülmez zararlar veriyor.

Çevreye verilen zararın en aza indirgenmeye çalışılmasının yanı sıra toplumların giderek bilinçlenmesi de şirketlerin “sürdürülebilirlik” kavramını tüm iş yapış süreçlerinin merkezine almalarına önayak oluyor. Mücevher sektöründe bu adımı atan şirketlerden biri de Pandora. Şirket, 2025 yılı hedefleri doğrultusunda mücevher üretimlerini geri dönüştürülmüş altından yapacağını kamuoyuyla paylaştı. Pandora bu adımla karbon ayak izini gümüşte 3’te 2 oranında, altında ise yüzde 99’dan fazla oranda azaltmayı hedefliyor. Geri dönüştürülmüş altın için en iyi kaynaklardan biri elektronik atıklar. Zira iletkenliği ve yavaş bozulma süresi yüzünden tercih edilen altın elektronik ürünlerde bolca bulunuyor. olayın ciddiyetini anlamanız için şöyle bir rakam verelim altın madenleri 1 ton topraktan 5 ile 6 gram altın çıkarabilirken, geri dönüşüm merkezleri  1 ton elektronik atıktan 350 gram altını geri kazanabiliyor.

Bu stratejinin sadık müşteri portföyünü genişletmede, son tüketicinin tercih ettiği ilk marka olmada şirkete büyük katkılar sağlayacağı ve aynı zamanda tüm ekosistemi daha fazla iş birliği ve çözüm üreme noktasında da harekete geçireceği bir gerçek.

Pigment Sahibi Bakteriler
Çevreye karşı olan korumacı tutum yalnızca hava, su ve toprakla sınırlı kalmıyor elbette. Sanayi sektörü de çevreyi korumak adına yeni metotların yardımına başvuruyor. Örneğin sentetik renklendiriciler günümüzde gıda sektöründen hazır giyime kadar çok geniş bir perspektifte kendine kullanım alanı buluyor. Bu durum çevresel sürdürülebilirliğin sekteye uğramasının yanı sıra insan sağlığına da büyük hasarlar verebiliyor.

Bilim insanlarının uyarıları, yapılan araştırmaların ortaya koyduğu acı gerçekler ve bizzat deneyimlediğimiz çevresel yıkımlar sonucunda ibreyi kendisine çeviren insanoğlu bu gidişata bir "dur" deme yolunda büyük bir adım atarak saha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için özellikle kozmetik ve ilaç üretiminde pigment sahibi bakterilerin yardımına başvuruyor. Peki ama pigment sahibi bakteriler tam olarak ne? Faber Futures adlı tasarım laboratuvarına göre toprakta yaşayan bakteriler kumaş boyama sürecinde doğal bir renklendirme aracı olarak kullanılabilir. Laboratuvara göre bu bakteriler genlerinde meydana gelen mutasyonlar sayesinde salgıladıkları pigmentler ile desen de oluşturabiliyorlar. Nasıl ama her gün tonlarca kimyasal maddenin kullanıldığı tekstil sektörü ve dünyamız için pigment sahibi bakteriler sizce de büyük bir lütuf değil mi?

Pek çok sektörde sentetik renklendiriciler yerine doğal yani bakterilerden edilen pigmentlere geçilmesinin en önemli nedenlerinden biri de tüketici tercih ve davranışlarındaki yaşanan değişimler. Kim bilir belki de evreni pigment sahibi bakteriler ve dönüştürülmüş altın gibi alternatif malzemelerin kullanılması için iş dünyasına baskı yapan  farkındalık düzeyi yüksek insanlar kurtaracaktır. Ne dersiniz?

Termiye (Acı Bakla)
Bu dünyanın tek sahibi olduğunu düşünen insanoğlu evrenin tüm doğal kaynaklarının sonsuz olduğu düşüncesiyle yüzlerce yıldır onu oldukça hoyrat bir şekilde kullanıyor. Temiz suları kirletiyor, toprağa gereken özeni göstermiyor, havayı kirletiyor. Ancak bu gidişata dur demek isteyen doğa ana ise iklim değişikliği, tarımsal alanların hızla verimsizleşmesi ve doğal felaketlerle insanoğlunu uyarıyor. Son yıllarda tüm dünyanın ilk gündem maddelerinden biri olan güvenilir gıdaya erişim, tarımsal sürdürülebilirlik konusunun ve doğal kaynakların verimli kullanımının ne denli önemli olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Ülkemizin verimli topraklara sahip bir coğrafyada yer alması avantaj sağlamakla beraber, bu avantajı doğru bir şekilde kullanmamamız dezavantajı da beraberinde getiriyor. Bu nedenle tarımsal ürünleri verimli kullanma konusunda daha inovatif bir şekilde düşünmemiz gerekiyor. Örneğin;  zengin bir besin deposu olmakla beraber diğer bir yandan da hasat sonrası kullanımıyla toprağa fayda sağlayan termiye yani acı bakla. 

Yetiştirildiği toprağın azot oranını artırmasından dolayı doğal gübre görevi de gören termiye -ki bu özelliğinden dolayı bazı yıllar özellikle bu yüzden ekildiği bile bilinir- ; vegan beslenmeyi tercih eden ve glüten hassasiyeti yaşayan kişiler tarafından da doyurucu bir gıda olarak tüketiliyor. 

Termiye; besin değeri yüksek baklagil ürünü olmasının yanı sıra; herhangi bir kimyasal ürüne ihtiyaç duymadan kendi kendine yapışabilme özelliği sayesinde inşaat ve ürün tasarımlarında MDF ve diğer kaplama türlerine doğal bir alternatif olarak çıkıyor. Malzeme olarak kullanmanıza gerek kalmadığında yeniden doğaya bırakabilmeniz de cabası. 

Hindistan Cevizi Suyu
Son yıllarda hem sağlık hem de kozmetik sektöründe ön plana çıkan hindistan cevizi bir süredir de mutfaklarda yerini almaya başladı. Öyle ki, hindistan cevizi, bir kaşık da olsa Türk kahvesinin içerisinde kendisine bir yer bile bulabildi.

Peki tekstilde de kendine özgü bir yol izliyor desek şaşırtıcı olur mu? Elbette hayır! Peki bu yol nerede izleniyor? Rotamızı dünyada en çok hindistan cevizi üretimi gerçekleştiren ülkelerin başında glen Hindistan’a çeviriyoruz. 

Keklerin, pastaların ve elbette çikolataların olmazsa olmazlarından hindistan cevizinin suyu ne yazık ki toprakla temas ettiğinde ciddi zararlar veriyor. Ancak bu suyu insanlığın yararına olacak şekilde kullanmak mümkün. Güney Hindistan merkezli hindistan cevizi üretimi gerçekleştiren bir tesis olan Malai, işi bir adım ileriye taşıyarak doğal yollardan hindistan cevizi suyundan elde ettiği bakterilerden deriye benzer elastikiyete sahip bir malzeme üretiyor. Nasıl mı? Öncelikle doğal yollardan hindistan cevizi suyunda oluşan bakterileri nemli bir ortama alarak fermente ediyor. Bu işlem sonucunda selülozik bir doku ortaya çıkıyor. 12-21 gün süre içinde de daha da sertleşip elastikiyet kazanarak Malai dedikleri vegan tekstil ürünü ortaya çıkıyor.

Deri ya da kağıda benzer esnek bir malzeme olan Malai tamamen doğadan yeniden elde edilen bir ürün olduğu için de herhangi bir alerji, intolerans ve hastalığa sebebiyet vermiyor.