23 Haziran 2022

Başarılı girişimcilerin herkesten gizlediği 5 psikoloji temelli strateji

Teknolojinin büyük bir hızla gelişmesine bağlı olarak sosyal hayat ve iş dünyası da büyük bir dönüşüm içerisinde. Çok değil bundan 20-30 yıl öncesinin yetkinlikleri yerini her geçen gün yenilerine terk ediyor. Üstelik bu yetkinlikler söz konusu girişimciler olduğunda altın değerinde bir önem kazanıyor. Peki, o halde girişimcilerin/pazarlama profesyonellerinin başarıdan başarıya koşmasına yardımcı olacak ve zamanla her biri birer yetkinlik haline dönüşecek psikoloji temelli stratejileri öğrenmeye ne dersiniz?
 
Vücut dilinin ne söylediğine kulak verin
İyi bir girişimci ve satış profesyoneli olmanın yolu muhatabınızı her koşulda yönlendirmeyi başararak ikna etmekten geçer. Peki, ama yönlendirmek için ne gerekli? Eminiz ki pek çoğunuz birbiriyle çelişmeyen tutarlı sözler diyeceksiniz. İyi de bu tek başına yeterli mi? Elbette hayır. Sözler tutarlı olabilir ama sözsüz iletişimin en önemli öğelerinden olan beden dilinizin de sözlerinizle örtüşmesi gerekir. Sözlerinizin ve beden dilinizin birbirini desteklemesi ikna sürecinizin sandığınızdan daha kısa sürmesine yardımcı olur. Bir girişimcinin/satış profesyonelinin beden dillini iyi bilmesi sadece kendi davranışlarının kontrollü olmasına yardımcı olmaz. Aynı zamanda karşısındakinin gerçek duygu ve düşüncelerini kolayca tespit etmesine de katkı sağlar. Zira pek çoğumuz vücut dilimizin ve onun verdiği üstü kapalı mesajların farkında değilizdir. Çünkü bu konuda bir eğitimimiz yoktur. Hâlbuki beden dilini okuma üzerine bir eğitim almış olsaydınız kollarını birleştirmiş birinin hem öfkeli hem de iletişime kapalı olduğu; avuç içlerini birleştirip parmaklarını açıp kapayarak birbirine dokunduran birinin gergin ve sabırsız olduğunu, size doğru hafifçe eğilmiş ya da başını yana doğru hafifçe eğmiş bir şekilde sizi dinleyen birinin söylediklerinize tam anlamıyla konsantre olduğunu, ya da dudakları ısıran, ellerini sıkan, gözlerini sürekli kırpan ve derin derin nefes alan birinin de gergin ve sinirli olduğunu da bilirdiniz. Tüm bunları bilmek de size stratejik davranmak konusunda yol gösterir ve hedefe doğru emin adımlarla ilerlerdiniz. 
 
Yanlışlara ve kayıplara takılıp kalmayın
Mevzubahis ister özel yaşantınız isterse iş hayatınız olsun ilerleme yolunda yapılan en büyük hata geçmişe takılıp kalarak bugünü heba etmek olsa gerek. Mevlana’nın da dediği gibi “Asla geçmişte yaşama, daima geçmişten ders al…” Evet, hepimiz yaşamımız boyunca onlarca hata yapıyoruz. Hatta kimi zaman bu hataların boyutu öylesine büyük oluyor ki ondan sonraki tüm hayatımızın şekillenmesine bile neden olabiliyor. Hâlbuki geçmişe takılı kalmanın bugünün hakkını vermemek ve gelecekten de çalmak olduğunu bilerek yaşarsak, başarılar kadar hata yapmanın da insana özgü olduğunu kabul edersek hayatta daha sağlam bir duruş elde ederiz. Hele ki bir girişimci ya da pazarlama profesyoneliysek bu düşünce tarzını edinmemiz mutlak suretle gerekli. Zira sürekli eski hataları göz önünde bulundurarak hareket etmek  zamanla alınabilecek riskleri de almamaya, temkinli davranacağım derken fırsatları kaçırmaya kadar varabilecek bir korku haline sebebiyet verebilir. Bunun yerine başarısızlıklarınızı derinlemesine analiz edip nerelerde hata yaptığınızı bulup bunlardan ders almak şeklinde bir stratejik bakış açısı geliştirirseniz başarı yolunda bir adım öne geçersiniz.

Güven duygusunun önemine inanın
Var oldukları günden bu yana tüm insanlığın ihtiyacını duyduğu en temel duygu nedir diye sorsalar hepimiz hiç şüphesiz bu soruya cevap olarak “güven” deriz. Güven duygusu karşınızdakine koşulsuz inanmayı ve sonuç ne olursa olsun karşınızdakinin iyi niyetinden şüphe duymamayı gerektirir. Haliyle de güven duygusu taraflar arasında zamanla gelişen ve bir dizi olayla da test edilerek sağlamlaşan bir duygudur. Eğer hedef kitlenizin ihtiyaçlarına en doğru ürün ya da hizmeti sunarsanız bir sonrakinde tercihini sizden yana kullanacaktır. Siz samimiyet odağında dürüstlükle ona yaklaştığınız sürece de bu böyle devam edecektir. Ancak günün birinde elde olmayan nedenlerle ürün ya da hizmetinizde sorunlar yaşayabilirsiniz ya da müşterinizde finansal kayıplara neden olabilirsiniz işte o zaman da yıllar boyunca ilmek ilmek adeta bir dantel gibi işlediğiniz güven duygusu devreye girecek ve sizin bunu bile isteye yapmadığınız sonucunu kendi kafasında sağlam bir zemine oturtacaktır. Zira beyniniz büyük oranda karar verme sürecinde duyguların yön göstermesi ile ilerler. Pazarlama profesörü Gerald Zaltman, Tüketici Nasıl Düşünür? adlı kitabında da yapılan seçimlerin yüzde 95’inin duyguların üzerinde büyük bir etki sahibi olduğu bilinçaltı tarafından yapıldığına işaret ediyor. Dolayısıyla eğer bir girişimci/pazarlama profesyoneliyseniz ya da o yolda ilerlemeye hazırlanıyorsanız yapacağınız ilk iş mevcut portföyünüzün ve hedef kitlenizin güvenini kazanmak olmalıdır. Bu şekilde size ve sunduğunuz hizmetlere karşı daha kabullenici olur. Hatalarınıza karşı ise daha anlayışlı bir yaklaşım sergiler.

Memnun müşterilerinizi ön plana çıkarın
Bir ürün ya da hizmet alırken en çok neye dikkat edersiniz? Firmanın söylemlerine mi gerçek müşteri deneyimlerine mi? Üzerinde çok fazla düşünmeye bile gerek yok değil mi? Elbette müşteri deneyimlerine. Zira ürün ve hizmetlerinizde herhangi bir sorun varsa ya da bir memnuniyet söz konusuysa müşterileriniz büyük bir şeffaflıkla bunu potansiyel hedef kitlenize anlatır. Ağızdan ağıza yapılan reklam ise binlerce dolar ödediğiniz o albenili reklamlardan her daim daha vurucu bir etkiye sahiptir. Zira taraflı değildir. Müşteri çıkarını gözetir. Dolayısıyla yeni müşteriler üzerinde iyi bir imaj yaratmak istiyorsanız işe memnun müşterileri ön plana çıkarmakla başlamalısınız. Bunun için sosyal medya kanallarının yardımına başvurmak en kestirme ve hedefe en kolay ulaşabileceğiniz yol. Öyle olmasaydı 2017’den bu yana İnstagram’da influncer’lar yardımıyla yapılan pazarlama kampanyalarında ulaşılan satış rakamları iki kat daha fazla olmazdı değil mi?

Müşterilerle empati kurun!
Hedef kitlenizin duygu, düşünce ve beklentilerini daha iyi anlayabilmek adına onlarla empati kurmaya maksimum özeni gösterin. Ama işe önce kendi çalışanlarınızla empati kurarak başlayın. Çünkü şirket sahiplerinin ya da yöneticilerinin aksine çalışanların neredeyse yüzde 50 gibi bir oranı kendileriyle empati kurulduğuna inanıyor. Eğer siz kendi çalışanlarınızla empati kurarsanız onlar da benzer şekilde müşterilerinizle empati kuracaktır. Bir kişi ile empati kurmanız halinde kendisinin daha iyi anlaşıldığı hissedecektir. Çünkü empatinin temelinde bir başkasının duygularıyla bağ kurmak, söylediklerinin ve davranışlarının ardındaki güdüyü anlamak yatar. Bu da etkili bir iletişimin yanı sıra iyi bir girişimci olmanın da ilk kuralıdır. Empati yaparken seçtiğiniz kelime, sesinizin tonu, hareketleriniz, mimikleriniz de oldukça önemlidir. Eğer girişimcilik yolunda ilerlemeye karar vermişseniz günlük toplantılar ya da bir iş görüşmeleri sizin günlük rutininiz haline dönüşecektir. Bu toplantı ya da görüşmelerde empati yeteneğinizi kullanarak karşı tarafın beklenti, ihtiyaç ve endişelerini doğru anladığınızı iyi bir şekilde ifade ederek her iki taraf için de kazan/kazan durumu yarattığınızın altını doğru bir şekilde çizdiğinizde başarı kaçınılmaz olur. Uzun vadede bu yaklaşım size daimi müşteriler kazandırma noktasında da belirleyici bir etmen olacaktır.