28 Aralık 2021

Başarılı kişilerin yakınından bile geçmediği 6 zihinsel tuzak

Hem iş hem de özel hayatta başarıyı yakalamak bazen hiç de kolay olmuyor. İnsan zihni kimi zaman kendine zarar veren bazı tuzaklardan kaçmayı beceremiyor. Ancak bu tuzakların önceden bilinmesi başarıya ulaşmak için yeterli olabiliyor. Psikologlar başarının altında yatan nedenleri araştırırken birçok ipucuna ulaşıyor. İşte başarılı insanların hem iş hayatında hem de özel hayatlarında düşmediği 6 zihinsel tuzak.
 
Sorumluluğu sahiplenin, hatayı kabullenin
He iş hem de özel yaşantınızda konfor alanınızdan çıkmazsanız bu sizin en büyük yanlışlarınızdan biri olabilir. Bunun yanında kendi hatalarınız ve başarısızlıklarınız için sorumluluk almayıp bir de üstüne başkalarını suçlarsanız hem siz hem de etrafınızdakiler için yıkıcı bir durum ortaya çıkar. Başarılı insanlar sorumluluklarını sahiplenir ve hatalarını kabullenir. Bu yaklaşım ise başkalarının saygısını kazanmanın yanı sıra kişisel gelişimlerine de katkıda bulunur.

Herkesi memnun etmeye çalışmayın
Etrafınızdaki herkesi memnun etmeye çalışırsanız ve herkes yaptığım işi beğensin diye uğraşırsanız kendinize özenle başarısızlık yolunuzu inşa edersiniz. Zira bu mümkün değildir ve başarıya ulaşmış insanlar da bunun bilincinde olduklarından herkesi memnun etmeye çalışmak gibi nafile bir çaba içine girmez. Eforunu da hedefleri doğrultusunda kendisini başarıya taşıyacak alanlara harcar. Kendi başarınızı başkalarının mutluluk ve memnuniyetine bağlarsanız bu hiçbir zaman gerçekleşmez. Çünkü herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değildir.

Eylemlerinizin sonuçlarından dolayı başkalarını suçlamayın
Massachusetts Amherst Üniversitesi Psikolojik ve Beyin Bilimleri Profesörü Susan Whitbourne’a göre, sık sık başkalarını suçlarız, çünkü “kendi kusurlarımız veya başarısızlıklarımızın farkında olmaktan kaçınmak özsaygı duygumuzu korumamıza yardımcı olur”. Ancak kendi davranışlarınızın sonuçlarının sorumluluğunu almamanız, hatalarınızdan ders almamak anlamına gelir. Ve başarı için deneyimlerinizle, özellikle de tatsız olanlarla, yüzleşebilmek çok önemlidir. Unutmayın tüm eylemlerinize özgürce karar verdiniz, bu eylemleri gerçekleştirirken de dış faktörlerin birtakım roller üstleneceğinin farkındaydınız. O halde sonuç kötü olunca başkasını suçlamak niye? Büyüyün ve eylemlerinizin sonuçlarını da kabullenmeyi öğrenin. Başarılı insanlar hatalarının sonuçları kabullenir ve bir sonraki eylemlerinde bu sonuçları hedefe varmak yolunda birer basamak olarak değerlendirir.

Felaket tellallığı yapmayın
Pek çoğumuz bardağın hep boş tarafından bakma eğilimi içerisindeyizdir. Halbuki bu bizde ruhen ve bedenen oldukça büyük hasarlar bırakabilecek bir tutumdur. Yapılan araştırmalar da bunu destekler niteliktedir. Her zaman en olumsuz sonucu beklemek anksiyete ve depresyona yol açabilir. Bu da zaman içerisinde iş hayatımızın da olumsuz bir şekilde etkilenmesine neden olabilir. Bilişsel davranışçı terapi alanındaki çalışmaları ile tanınan psikolog Judith Beth, zamanınızı ve enerjinizi hep kötü senaryoları düşünmeye harcamanın avantaj ve dezavantajlarını listelemenizi öneriyor. Dezavantajların çokluğunu görüp bu sayede daha sakin, daha az endişeli ve daha net bir tavır içine girebilirsiniz.

Adalet yanılgısı yüzünden hataya sürüklenmeyin
Adalet yanılgı içerisinde olan kişi, karşı karşıya kaldığı her durumun adil olana göre nihayetlenmesi gerektiğine inanır. Örneğin size kıyasla daha az çalışıp daha az sorumluluk alan mesai arkadaşınız terfi aldı. Siz de haklı olarak kızgın ve üzgünsünüz. Unutmayın hayat her zaman adil değildir. Bunun aksini beklemek de çocuksu bir hayalcilikten öteye geçememek anlamına gelir. Brigham Young University-Idaho’daki psikoloji profesörleri, öfke, kırgınlık ve üzüntü gibi duygularınızı başka bir duyguya evriltmeye çalışarak hislerinizin kontrolünü elinize almanın başarı yolunda size yardımcı olacağını söylüyorlar. Bu nedenle üzülerek tükenmek yerine, kendinize şunları söyleyin: “Bir terfi almak güzel olurdu, ama bu her zaman benim kontrolümde değil. Belki de patronumla gelecek yıl bunu nasıl başarabileceğim hakkında konuşabilirim.” Emin olun bu tutumun çok daha fazla faydasını göreceksiniz.

Olayları kişiselleştirmeyin
Kişiselleştirme, mantıklı bir neden olmaksızın, her olayın sonuçlarından kendinizi sorumlu tutarak suçlamayı içerir. Örneğin “Oğlum final sınavından zayıf aldı ve hepsi benim hatam. Çalışmasına yardım etmek için daha fazla zaman harcamalıydım.” Psikologlar kişiselleştirmenin suçluluk, utanç ve yetersizlik duygularına yol açabileceğini söylüyorlar. Bu bilişsel çarpıtma ile mücadele etmek için bir adım geriye gidin ve söz konusu durumda hangi rolü oynadığınızı düşünün. Daha sonra nasıl tamamen sizin suçunuz olmayabileceğini düşünün. Olaylara dışarıdan bakmak, mevcut durum üzerinde çeşitli faktörlerin rolü olduğunu görmenize ve sonucun doğrudan sizinle ilgili olmadığını keşfetmenize yardımcı olur.
 
Hatalı duygusal akıl yürütmelerden kaçının
“Fikirlerimin değersiz olduğunu hissediyorum, bu yüzden bunları bu toplantıda paylaşmamalıyım” düşüncesi gibi hatalı duygusal akıl yürütme ile mücadele etmek için, bilişsel terapistler kendinize “Duygusal temelli kararlarımı destekleyen gerçekler nelerdir?” veya “Duygularım, yeniden değerlendirilmesi gereken bazı önyargılarla gölgelenebilir mi?” gibi sorular sormanızı öneriyor. Duygularınızı işin içine minimum derecede dahil ettiğinizde daha mantıklı karar verirsiniz.

Dinlemeyi öğrenin 
Hiç kimse hayallerini, hedeflerini sıkı bir çalışma olmadan gerçekleştirememiştir. Ama başarılı insanların diğerlerinden farkı hayatta her daim dengeyi bulması gerektiğini bilmeleridir. Eğer tüm yaşamınızı işe ayırırsanız zamanla bir işkolik haline dönüşür sonunda da tükenmişlik sendromuyla baş başa kalırsınız. Bu nedenle iş ve özel hayat dengesini iyi kurmalısınız. Unutmayın, başarıya giden yolda dingin bir zihin, huzurlu ve mutlu bir ruh hali olmazsa olmazlardan.