29 Nisan 2021

Dünyanın dört bir yanından rengârenk bahar şenlikleri

Dünyanın her köşesinde bahar şenliklerle geliyor... Her kültürün, her ülkenin, kökenleri çok eski çağlara dayanan baharı kutlama gelenekleri, bugün de az ya da çok değişimle devam ediyor. Hepsinin ortak noktası ise coşku ve tazelenme hissi! Baharın renkleri gibi kutlamalar da çeşit çeşit.

Baharın gelişi hemen her kültürde tarihi çok eskiye dayanan törenler ve ritüellerle kutlanıyor. Her biri ya eski pagan inanışlara ya da mitolojilere dayanan, doğaya bağlı yaşama şartlarıyla ortaya çıkan bu gelenekler, hâlâ modernize edilmiş bayramlar olarak varlığını koruyor. Doğanın yeniden uyanışı, bolluğu bereketi kutsamayı amaçlayan bu kutlamalar yeni bir yıla dair umutları da yeşertmeyi amaçlıyor. Dünyanın pek çok farklı bölgesinde değişik tarihlerde de olsa baharın gelişi ya törenlerle ya da küçük ritüellerle kutlanıyor. Kimi ülkelerde insanlar birbirine renkli boyalar atarken kimi ülkelerde bahar özel bir bileklik ile karşılanıyor.

Tayland’da herkes ıslanıyor
Tayland’ın Songkran Su Festivali, her yıl bahar ekinoksundan sonra, nisan ayında yapılan bir kutlama. Sanskritçede “astrolojik geçiş” anlamına gelen Songkran, Tayland halkı için yeni yılın başlangıcını temsil ediyor. Yeni yıla temiz girme ve arınma sembolü olan su ise bu kutlamanın merkezinde yer alıyor. Yerel halk festivalin ilk gününde sabah en yakın tapınağı ziyaret ederek oradaki keşişlere ve Budist rahiplere hediyeler veriyor, onlarla birlikte dualar ediyor. Daha sonra Songkran’ın asıl doğuş ritüeli olan tapınaktaki Buda heykelinin üzerine su dökülmesiyle festival başlıyor. Dökülen su, günahları ve kötü şansı temizlemeyi, yeni yıla yeniden tertemiz doğarak girmeyi sembolize ediyor. Songkran Festivali yeniden doğuş anlamına gelmekle beraber evlerinden uzakta olanların aileleri ve sevdikleriyle buluşmaya gittikleri, herkesin akrabalarını ziyaret ettiği bir bayram niteliği taşıyor. Bu bayram boyunca küçükler büyüklerin ve aile reislerinin ellerine su dökerek ve onların el ve ayaklarını yıkayarak saygılarını gösteriyor.

Yaklaşık bir hafta süren festivalin en renkli ve eğlenceli görüntüleri ise ritüeller bitince başlıyor. Artık turistik bir etkinlik olarak dünyaca tanınan festival boyunca ülkedeki herkes birbirini ıslatıyor. İtfaiye teşkilatının bile yangın söndürme hortumlarıyla katıldığı kutlamalar boyunca insanlar birbirine kovalarla, su tabancalarıyla su atıyor. Sokaklarda müzikler ve danslarla eğlenen halkın tamamı bu kutlamalara katılıyor.

Marteniçka bilekliği
Balkan ve Trakya halklarının bahar geleneklerinden biri Martenitsa ya da Marteniçka takmak. Bulgaristan kökenli bu gelenek, basit kırmızı ve beyaz bir ipin bileğe bağlanması şeklinde sürdürülüyor. Tarihiyle ilgili pek çok efsane olsa da Pagan geleneklerinden günümüze kadar geldiğine kuşku yok. 1 Mart’ta başlayan bu bileklik taşıma günlerine Baba Marta yani Marta Nine günleri deniyor. Bileklikler yeni yıl dilekleri tutularak takılıyor ve ilk kırlangıç, leylek ya da karınca yuvası görülene kadar taşınıyor. Daha sonra ise meyve veren bir ağacın dallarına asılıyor.

Eskiden basit bir ip olan Marteniçkalar günümüzde kırmızı beyaz renklerde çeşit çeşit süs eşyasına dönüşmüş durumda. Mart ayında Bulgaristan’da dükkanlar kırmızı beyaz süs eşyalarıyla bezeniyor. Herkes iyi dileklerle birbirine bu süslerden hediye ediyor. Evlere ve hayvanlara da takılan süslerin sağlık ve bereket getireceğine inanılıyor. Benzer bir gelenek Anadolu’da da süregeliyor. Kazdağı Tahtacı Türkmenleri’nin Mart ayında küçük çocuklarına taktıkları nazarlığa benzeyen rengârenk boncuklu bir sembol olan yazgaraların çocukları mart güneşinden koruduğu düşünülüyor. Anneler ve nineler, kendi yaptıkları yazgaraları ciltlerinde leke oluşmasını önlemek amacıyla küçük çocuklara takıyor.

Anadolu’nun kadim gelenekleri
Medeniyetin beşiği Anadolu, bahar kutlamaları açısından zengin bir gelenek koleksiyonuna sahip. Hıdrellez ve Nevruz sadece Anadolu’nun değil tüm coğrafyanın en önemli bahar kutlaması. Nev (yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin bileşimi olan Nevruz, İran’ın da en önemli bayramı. İran takviminin ilk ayının ilk günü olarak kutlanan ve bahar ekinoksuna (genellikle 21 Mart civarında) denk gelen bu “yeni gün” yeni hayatı, yeni başlangıcı ve doğanın yeniden doğuşunu sembolize ediyor. Bu bahar geleneği ülkeden ülkeye farklılaşsa da, kutlama genellikle insanların evlerini temizlemesiyle başlıyor ve aile anma festivali ile devam ediyor. Müzik, dans ve yemek için arkadaşlar ve aile üyeleri açık alanlarda bir araya geliyor. Hıdrellez de dünyadaki pek çok bahar karşılama töreninde olduğu gibi evleri temizlemek, su kenarlarında piknik yapmak, evde hamur yoğurmak gibi ritüellerle kutlanan, Balkanlardan Orta Asya’ya geniş bir alanı kapsayan bir şenlik. Gül dalına dilek asmak, yakılan ateşlerin üzerinden atlamak gibi pek çok ritüel diğer coğrafyalardakiler ile benzeşiyor.

Maslenitsa krepleri
Bir Slav geleneği olan Maslenitsa ise Rusların yılbaşından sonraki en önemli bayramlarından biri. Günümüzde şenlik ateşi anlamına gelen ama aslında kostroma olarak bilinen kadın kılığındaki tarla korkuluklarının adı olan Maslenitsa şenliklerinde bu kuklalar yakılıyor ve bunun tarlalara bereket getireceğine inanılıyor.

Rusların Hıristiyanlığı kabul etmesinin ardından giderek bir Ortodoks şenliğine dönüşen Maslenitsa, Kilise takvimine göre, Rusların Velikiy Post dedikleri “Büyük Oruç”a bir hafta kala kutlanmaya başlıyor. Baharın gelişini kutlamak için mart ayında gerçekleşen bu bayramın sembolü ise blini adı verilen krepler. Dairesel şekliyle güneşi sembolize ettiği düşünülen bliniler tüm kutlamaların da odağını oluşturuyor. Maslenitsa haftası başlamadan evlerde tamirat ve temizlik yapılıyor. Blini malzemeleri hazırlanıyor, insanlar sevdikleri için hediyeler alıyor. İlk gün ne kadar çok yapılırsa havanın ve hasadın o kadar iyi olacağına inanılan bliniler pişiriliyor. Tüm hafta boyunca pikniğe, gezmeye, akrabaları ziyarete gidiliyor. Kutlamaların ilginç yanı ise belli günlerde belli aile üyelerine yönelik ikram ve seremoniler. Örneğin, üçüncü gün kayınvalideler ziyaret ediliyor. Kayınvalidelerin damatlarına krep hazırladığı bu günde sofrada ne kadar çok yemek varsa evin kızının yaptığı evliliğin o kadar onay gördüğü düşünülüyor. Eğlence için ayrılan dördüncü günde saçlar kuş yuvalarına benzer şekilde toplanarak danslara, panayırlara gidiliyor. Annebabaların eve davet edildiği dördüncü gün gençler yaşlılara krep hazırlıyor. Beşinci günde görümceler ağırlanıyor. “Bağışlanma Pazarı” denilen altıncı gün ise arkadaş ve akrabalardan af dileme günü. Mezar ziyaretlerinin de yapıldığı bu günün akşamında ise meydanlarda bir Maslenitsa kuklası yakılıp etrafında dans ediliyor.

03-(1).jpg

Paskalyanın kökeni
Hıristiyan dünyasının en önemli bayramlarından biri olan Paskalya (Easter) kimilerine göre kökeni çok daha eskilere dayanan bir Pagan bahar geleneği. Hıristiyanlıkta İsa’nın çarmıha gerildikten sonra, üçüncü günde yeniden dirilişinin kutlandığı en eski ve en önemli bayram olarak bilinen Paskalya Yortusu, “Büyük Perhiz“ adı verilen oruç günlerinden sonra kutlanıyor. Batı kiliselerinde Paskalya, ilkbahar gündönümünde ya da o günün ertesinde dolunayın görülmesinden sonraki ilk pazar günü kutlanıyor. Ortodoks kilisesinde ise yortu tarihleri, Jülyen takvime göre belirlendiği için bazen Batı'daki takvimle çakışmakla birlikte bir, dört ya da beş hafta sonraya da rastlayabiliyor.

Paskalya ateşi ve Paskalya mumu, ölümü yenen ve yeniden dirildiğine inanılan Hz. İsa’yı sembolize ediyor. Paskalya Yortusu ile ilgili halk arasında yaygın olan sembol ve ritüellerin çoğu, Hristiyanlık öncesi efsanelere kadar uzanıyor. Bu gelenekler, zamanla Hristiyanlığın simgeleriyle birleşmiş. Paskalya tavşanı ve Paskalya yumurtası da bu dönemden kalma iki temel sembol.

Çok eski Germen inançlarına göre yumurta hayat kaynağını temsil ederken, tavşan da doğurganlığın sembolü. Paskalya yumurtaları çeşitli renklere boyanıyor. Çocuklar, anne ve babaları tarafından evin içine veya bahçeye saklanan yumurtaları ve çikolatadan yapılan tavşanları Paskalya Pazarı’nda arayıp bulmaya çalışıyor.

Paskalya’da günümüzde ABD’de yapılan bir kutlama ise oldukça ilginç. Beyaz Saray’da yapılan Paskalya Yumurtası Yuvarlama geleneği pek çok Amerikalının yanı sıra farklı ülkelerden turistlerin de ilgisini çekiyor. 1814’te başladığı düşünülen bu seremonide Beyaz Saray’ın bahçesinde toplanan çocuklar, tahta kaşıklarla yumurtaları çimende dolaştırıp, bitiş çizgisini kimin geçebileceğini görmek için yarışıyor. Festivale ABD Başkanı, ailesi ve dev bir Paskalya tavşanı katılıyor

Renkler ülkesinde boya festivali
Hindistan gezi rehberlerinde sık sık karşımıza çıkan, neredeyse ülkenin sembollerinden biri haline gelen, herkesin birbirini boyadığı Holi Festivali de aslında bir bahar kutlaması. Kuzey Hindistan’daki Hindular tarafından kutlanan Holi’de herkes Hindu mitolojisine ithafen bahar mevsiminin pek çok tonunu barındıran renkli tozları birbirine atıyor. İnsanların üzerine dökülen, etrafa saçılan boyalar, baharın gelişiyle başlayan çok renkliliği ve yeniden doğuşu simgeliyor. Kış ayının son dolunayında gerçekleşen bu bayramın dini dayanağı Holika efsanesi. Kötü kalpli Holika’nın ateşte yanmasını kutlamak için, şubat sonu mart başı, ilk dolunayın olduğu gece başlayan festivalde büyük bir ateş yakılarak etrafında dans edip, şarkı söyleniyor. İkinci gün ise sabah erkenden renklerin cümbüşü başlıyor. Herkes kendini boyuyor, etraftakilere de renkli toz boyaları atıyor. Yüz boyamanın mitolojik kökeni ise mavi tanrı Krişna’ya dayanıyor. Âşık olduğu Radha’nın kendisini ten rengi yüzünden sevmediğini düşünen Krişna’nın kendisini boyaması ve sevgilisinin kalbini kazanmasını anlatan efsaneyi yaşatan bayram, aynı zamanda sevginin festivali olarak kutlanıyor.

02-(1).jpg