06 Mart 2020

Dünyanın çatısı Tibet’te ruhunuzu arındırın!

Dünyadaki tüm kirlenmişliklere inat saflığın ve arınmanın dünyadaki sembolü haline gelmiş olan Tibet, onlarca yıldır dünyevi koşuşturmalardan bunalmış olanların ilk durağı olmaya devam ediyor.

Zengin kültürel bilgi birikimi, kendine has ritüelleri ve ruhani değerlere olan bağlılığıyla yüzyıllardır dünyanın geri kalanı tarafından bir ütopya olarak adlandırılan Tibet, 1950 yılına kadar bağımsız bir krallık olarak varlığını devam ettirmiş. Bu tarihte Çin’in istilasına uğrayarak uzun yıllar boyunca bağımsızlık mücadelesi veren Tibet, günümüzde Çin’de bulunan özerk bir bölge. Yıllar boyunca diğer dünya ülkelerinin tam aksine kendisini dış dünyaya kapayarak saflığından ve kültüründen ödün vermeden yıllara dayanabilmeyi başarmış olan Tibet, bu sayede kendisini korumuş.

Dünyanın en yüksek dağı olan Everest’e de ev sahipliği yapan Tibet, sahip olduğu bakir doğasıyla gezginleri adeta efsunluyor. 4 bin metreyi geçen ortalama yüksekliğiyle dünyanın en yüksek ve en geniş platosu olma özelliğini de sahip olan Tibet’te yönetimin zamanla bakir bölgeleri turizme açmasıyla birlikte gezginler bu coğrafyayı da aşındırır hale gelmişler. Bu sayede de zamanla Tibet, tüm dünyanın ilgisine mazhar olarak seyahat severlerin rüyalarını süsleyen yerler listesinde ilk sırayı almayı başarmış.

Tibet’in politik ve dinî merkezi: Potala Sarayı
Eğer Tibet’e bir yolculuk yapmaya karar vermişseniz tarihi mutlaka ama mutlaka mayıs-ekim aylarına denk getirin. Zira bu dönemler Tibet’in tüm doğal güzelliklerinin keyfine doyasıya varacağız ideal zamanlar. Peki, ama Tibet’i gezmeye nereden başlamalısınız? Hiç kuşkusuz Tanrıların toprağı anlamına gelen başkent Lhasa’daki Potala Sarayı ilk durağınız olmalı. 1994’ten beri Unesco Dünya Mirası listesinde bulunan ve II. yüzyılın ortalarında Tibet Kralı Songtsen Gampo tarafından meditasyon yapmak amacıyla inşa ettirilen 13 kattan oluşan saray, 1959 yılına dek tüm Dalai Lamaların yaşadığı yer olarak hizmet vermiş.

shutterstock_217000585.jpg

Başkent Lhasa’da gezilecek yerler elbette ki Potala Sarayı’ndan ibaret değil. Yine UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınan ve VII. yüzyıla tarihlenen Jokhang Tapınağı da mutlaka gezilmesi gereken yerlerden. Tibet’in en önemli spiritüel merkezlerinden biri olan Jokhang Tapınağı, Kral Songtsen Gampo tarafından yaptırılmış. Tapınaktaki en görkemli eser olan 1,5 metre boyundaki Jowo Rinpoche heykeli görülmeye değer. Ama Jokhang Tapınağı’nı unutulmaz kılan en önemli eser bizce üçüncü katta bulunan mavi renkli bir tanrıça olan Palden Lhamo. Zira Tibetliler Palden Lhamo’nun Dalai Lama’nın ve Lhasa’nın en büyük koruyucusu olduğuna inanıyorlar. Jokhang Tapınağı’nın Budistler için ayrı bir anlamı daha var: Hac. Tapınağın etrafında geniş bir çember olarak belirlenmiş olan hac yolu nedeniyle Jokhang Tapınağı, her zaman oldukça yüksek bir ziyaretçi sayısına sahip.

shutterstock_652301365.jpg

Lhasa’da görülmesi gereken diğer önemli yerler ise “Sera” ve “Drepung” manastırları. Tibet’in en büyük manastırı olan Drepung, tarihi boyunca rahiplere kucak açmış. Günümüzde de 700 rahibe ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda Tibet’in en büyük Budizm okulu olan Drepung Manastırı 8 bine yakın keşişi de ağırlıyor. 1419 yılında kurulan Sera Manastırı ise ülkenin en önemli ve en çok ziyaret edilen üç manastırından biri olma unvanını da elinde bulunduruyor. Manastır günümüzde yaklaşık 600 rahibin konaklamasına yardımcı oluyor.

shutterstock_138205760.jpg

Panchen Lamalar’ın izinde…
Tibet’in ikinci büyük şehri ise Shigatse. Hindular ve Budistlerin kutsal yer olarak tanımadıkları Shigatse, Dalai Lama’dan sonra ikinci önemli ruhani ve siyasi lider olan Panchen Lamalar’ın şehri olarak da biliniyor. Bereketli topraklar anlamına gelen Shigatse’nin en önemli kültürel mirası hiç şüphesiz 1447’de inşa edilen Tashilumpo Manastırı. Günümüzde yaklaşık 800 lamanın yaşamını sürdürdüğü Tashilumpo Manastırı, aynı zamanda Tibet Gelugpa tarikatının en büyük altı manastırından da biri. Manastırın en görkemli eserleri arasında değerli taşlarla süslenmiş 26 metre boyundaki Maitreya Buda (gelecek olan Buda) heykeli, Panchen Lama’nın Sarayı ve Kelsang Tapınağı yer alıyor.

shutterstock_1507930745.jpg

Her mevsim ayrı güzel: Zangmu
Eğer biraz da Tibet’in gündelik yaşamına dair sıra dışı bir deneyim yaşamak istiyorsanız rotanızı Gampa La geçidi geçilerek ulaşılan Gyantse'ye çevirmelisiniz. Ahşap işçiliği ve halıcılığı ile ünlü bir kasaba olan Gyantse’de, Dzong (eski kale), Baiju Tapınağı ve Kumbum Chörten görülmesi gereken yerlerden.

Tibet’te doğa ananın cömertliğine bir kez daha yakından tanıklık etmek istiyorsanız yemyeşil ormanlarla kaplı olan Zangmu’ya doğru yola çıkmalısınız. Gürül gürül çağlayan şelaleleri ve aynı gün içinde neredeyse dört mevsimi birden yaşamanıza olanak sağlayan benzersiz havası ile Zangmu size benzerini bir daha yaşayamayacağınız eşsiz bir tatil vadediyor.

shutterstock_697719043.jpg