06 Eylül 2021

Tofaş İzmir ve Aydın bayisi Selami Özpoyraz: “Koç Topluluğu, bir deniz feneri gibi...”

Koç Topluluğu’nu başlı başına bir değerler topluluğu olarak tanımlayan, Tofaş İzmir ve Aydın bayisi Poyraz Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı olan Selami Özpoyraz ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Özpoyraz, “Aile şirketlerinin ekseriyetle ikinci kuşaktan sonra gücünü yitirerek dağıldığı bir coğrafyada Koç Topluluğu, bilimsel ve küresel yönetişim becerileriyle her aile şirketine adeta köklerini daha derine salmanın şifrelerini veriyor” diyor.
 
Vehbi Koç’un “Ülkem varsa ben de varım” sözünü kendilerine yol gösterici olarak belirlediklerinin altını önemle çizen Tofaş İzmir ve Aydın bayisi Poyraz Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Selami Özpoyraz, Koç Topluluğu’nun yukardan aşağıya dikte edilen değil, karşılıklı etkileşim ve interaktif yönetişim şeklinin kurumu sahiplenmeleri konusunda kendilerine motivasyon sağladığını kaydediyor. 43 yıldır sektörde faaliyet gösteren Özpoyraz, Koç adını ise Türkiye’nin sanayileşme serüveninin bir karşılığı olarak tanımlıyor.
 
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Tofaş bayisi olmaya nasıl karar verdiniz?
Manisa Demirci’den 1967 yılında ailece İzmir’e yerleştik. Ben o yıllarda hem okudum hem de yedek parça satan mağazalarda çalıştım. 1976 yılında da Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nü kazandım. Kardeşim Mehmet Özpoyraz ile birlikte 1973 yılında 1. Sanayi Sitesi’nde otomotiv yedek parça mağazamızı açtık. O dönemde, otomotiv yedek parça satışı yapıyorduk. İlk yıllarda sadece kardeşim ile ben çalışıyorduk. Sonraki yıllarda ise 2-3 kişi derken, büyümeye başladık. 1978 yılından itibaren Türkiye ölçeğinde yedek parça toptancılığı işine girdik. Pazarlama uzmanlarımız aracılığı ile tüm illeri karış karış gezerek otomotiv yedek parça pazarlaması yapmaya başladık. 1985 yılında ise ilk olarak Tofaş’a ünite satışı için müracaatta bulunduk ve tali bayilik aldık. 1992 yılında da Tofaş’ın “yetkili satıcısı” sıfatıyla araç satışına başladık. O tarihte Tofaş’ın “servis de açmalısınız” önerisiyle, 1. Sanayi Sitesi’nde yetkili servis olarak hizmet vermeye başladık. 1994’te şimdiki merkezimiz olan Gaziemir’deki arsayı satın aldık. 2002 yılına kadar 1. Sanayi Sitesi’nde hem araç, yedek parça satışı yaptık hem de yetkili servis hizmeti verdik. 2002 yılında ise Fiat’ın İzmir Ana Bayisi olduk. Aynı yıl Gaziemir’deki yeni binamıza taşındık. Ardından Aydın Ana Bayiliği geldi. Son olarak da Sarnıç’ta 4 bin metrekare kapalı alana sahip servisimiz devreye girdi.
 
Son yıllarda ülke olarak toplumsal yaşamı ve iş hayatını derinden etkileyen koronavirüs, deprem, yangın, sel gibi pek çok olumsuz durumla karşı karşıya kaldık. Türkiye’nin en geniş bayi ağına sahip topluluklarından biri olan Koç Topluluğu çatısı altında faaliyet gösteren biri olarak, Koç Topluluğu ile birlikte bu süreçleri nasıl yönettiniz?
Koç Topluluğu’nu bir aileye benzetebilirim. Koç Topluluğu’nu ebeveyn, bayileri de o ailenin değerli evlatları gibi düşünebiliriz. Nasıl ki sorumluluklarını bilen her ebeveyn kriz anında aile bireylerini koruma refleksi gösterir, Koç Topluluğu da her daim kriz anında bayilerini korumuş ve kollamıştır.

Bayi ile merkez arasında sadece alım satım ilişkisi yoktur, son derece canlı ve interaktif bir etkileşime sahibiz. Özellikle koronavirüs pandemisinde alınması gereken tedbirler, hangi önlemlerin ne şekilde ve hangi sıklıkta alınması gerektiğine kadar her türlü bilimsel veri ve data, Koç Topluluğu tarafından bizlere ulaştırıldı ve hayata geçirilmesi konusunda bayiler desteklendi. Aynı şekilde sosyal sorumluluğunun da farkında olan Koç Topluluğu, Türkiye’nin yaşadığı her türlü krizde sorumlulukların bilincinde olmuş, ihtiyacı olana el uzatmış, yaraların sarılmasında inisiyatif almıştır. Bunu yaparken bayilerinin de ellerini taşın altına sokmasını teşvik etmiş, yardımlaşmanın, dayanışmanın hazzını her bir bayisinin duyumsamasını sağlamaya çalışmıştır. Biz de Koç Topluluğu çatısı altında faaliyet göstermeye başladığımız günden bu yana tüm bu süreçleri bizzat deneyimledik, deneyimlemeye de devam ediyoruz. Örneğin, 2020 yılı Ekim ayı sonunda yaşadığımız İzmir depremi sonrasında evleri hasar gören ya da yıkılan vatandaşlarımıza yönelik olarak İZTO, EBSO, Borsa ve İhracatçı Birlikleri iş birliği ile gerçekleştirdiğimiz ev yapma kampanyamıza Tofaş Fiat’ın çok büyük katkıları olmuştur. Özetle Topluluk ve bayilerin bu etkileşim ve güçlü iletişimden de son derece memnunuz.
 
Tüketicilerle birebir yakın temas içinde olan biri olarak yeni normale geçişle birlikte sektörünüzde nasıl bir tablonun hâkim olduğunu gözlemliyorsunuz?

Pandemi ile birlikte birçok eski normal terk ediliyor, yerine yeni normaller geliyor. İnsan ilişkilerinden tutun iş yapış biçimlerine kadar birçok alan büyük bir değişim içinde. Bu durumdan tüm sektörler nasibini alıyor.
Örneğin, yakın coğrafyamızda yer alan pazarlara yönelik üretim hattı kurma girişimlerinden ülkemizin olumlu yönde etkilenmesi kaçınılmaz. Türkiye otomotiv sektörü, özellikle Avrupa pazarına oldukça yakın bir konumda yer almasının da avantajını da kullanabilirse yeni normalde daha da güçlenecek, yeni yatırımlar alacak ve yan sanayisi ile birlikte önemli bir atılımda bulunacak diye düşünüyorum. Bunun sinyallerini de zaten alıyoruz. Yeter ki ülkemizin ekonomik ve siyasi yapısı güçlü ve güven verici olsun.
 
Kökleri, değerleri ve ilkeleriyle Koç Topluluğu, bugün Türkiye’nin en önemli kurumlarından biri... Topluluğun neredeyse 100 yıla yaklaşan hikâyesini siz nasıl görüyorsunuz? Koç markasını geleceğe taşıyan etkenlerin neler olduğunu düşünüyorsunuz?
Koç ismi ve hikâyesi Türkiye’nin sanayileşme serüveninin bir karşılığı diyebiliriz. Türkiye’de sanayileşme, endüstrinin oluşması, Koç Topluluğu’nun gelişimi ve büyümesi ile eş zamanlı ilerliyor. Köklü geçmişi boyunca hem ulusal hem uluslararası birçok krizi yaşamış, elde ettiği tecrübeyi bilgi birikimiyle kusursuzca harmanlayarak mevcut konumuna ulaşmış olan Koç Topluluğu, her duruma karşı bir reçete yaratarak oluşturduğu ilkeleri ve güçlü deneyimlerin hayat verdiği değerleriyle başlı başına bir değerler topluluğu. Aile şirketlerinin ekseriyetle ikinci kuşaktan sonra gücünü yitirerek dağıldığı bir coğrafyada Koç Topluluğu, kurumsallaşmanın yanı sıra bilimsel ve küresel yönetişim becerileriyle her aile şirketine adeta köklerini daha derine salmanın şifrelerini veriyor. Bir ülkenin ekonomik gücü kurumsal yapıları ve şirketleri ile doğru orantılıdır. Bu anlamda Koç Topluluğu 100 yıla yakın güçlü hikâyesiyle bir deniz feneri gibi herkese yol gösteriyor.
 
Koç Topluluğu’nun iş yapış kültüründe sizi en etkileyen şey nedir?
Bilimsellik, tutarlılık, kurumsallık, ahde vefa ve sistematiklik. Bireysel dokunuşlardan ziyade kurumsal yaklaşımı esas alması, her kararın tüm kurumun katkısı ile şekillenerek ve enine boyuna değerlendirilerek alınıyor olması inanılmaz bir güven duygusu veriyor. Öte yandan yukardan aşağıya dikte edilen değil, karşılıklı etkileşim ve interaktif yönetişim şekli, kararlara tüm grubun katkı koyabilmesi herkesin kendini yararlı ve değerli hissetmesine vesile oluyor. Bu da kurumu sahiplenme, kuruma sahip çıkma ve aile olmanın temel motivasyonunu sağlıyor.
 
Koç Topluluğu Türkiye’de en geniş bayi ağına sahip topluluklardan biri. Bayiler de Topluluğun halkla temasta görünen yüzü, kurumsal itibarının Türkiye çapındaki temsilcileri. Koç Topluluğu’nun bir bayisi olarak nasıl bir misyon üstendiğinizi düşünüyorsunuz?

Benim kartvizitimde cep telefonum yazılıdır. O telefonu günün her saati arayabilirler. Sektörde 43 yıllık bir tecrübeye sahibiz. Fiat markasını bölgemizde en iyi şekilde temsil ettiğimize inanıyoruz. Adımlarımızı hep Fiat markasını düşünerek atıyoruz. Markayı daha iyi noktalara taşımak için çalışıyoruz. İş hayatında başarının en önemli sırrının çok çalışmak olduğunu düşünüyorum. Koç Holding Kurucusu merhum Vehbi Koç’un “Ülkem varsa ben de varım” felsefesini benimsiyorum. Hep bu anlayış doğrultusunda çalışıyorum. Müşteri ile temas eden her bayinin de tüm adımlarını Koç Topluluğu’nun yüzü olduğu bilinciyle atması gerektiğini düşünüyorum. Biz de tüm çalışanlarımıza öncelikle bu bilinci aşılıyoruz.
 
İş hayatına girdiğiniz günden bu yana bayilik sisteminin gelişimini de yakından gözlemleme şansına eriştiniz. O günden bu yana nasıl bir gelişim söz konusu?

Eskiden hemen hemen tüm sektörlerde bayi, sadece ürünü son müşteriye sunan bir mağaza, dükkân, vitrinden ibaretti. Artık bayiler, markanın sahip olduğu değerler bütününün müşteriye yansıtıldığı bir yer haline geldi. Bir anlamda her bayi, merkezin elçisi konumunda. Özellikle günümüzde satış sonrası servisin de en az satış kadar değerli olduğu anlayışı tüm sektörlere hakim.

Eskiden satış başarısı en büyük değerken, bugün satış sonrası müşteri memnuniyeti ve markaya sadakat en temel başarı kriterlerini oluşturuyor. Biz de kendimizi sürekli geliştirerek yol almaya son derece büyük bir önem atfediyoruz. Koç Topluluğu’nun bir asra yakın geçmişi ve bayileriyle yürüttüğü etkili iletişimi ve doğru veri aktarımı da bu yolda güçlü adımlarla yürümemizi kolaylaştırıyor.
 
Koç Topluluğu çatısı altında faaliyet göstermeye başladığınız günden bu yana eminiz ki hafızanızdan silinmeyecek pek çok anıya sahip olmuşsunuzdur. Geriye dönüp baktığınızda sizde yer eden en unutamadığınız anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Koç Topluluğu’nun Kurucusu rahmetli Vehbi Koç’un “Ülkem varsa ben de varım” sözünü kendimize yol gösterici olarak belirledik. Bu ülkeye ve Koç Topluluğu’na layık bir kurum olabilmek en büyük hedefimiz.

2016 yılında Koç Topluluğu tarafından “Altın Bayi” ödülüne layık görüldük. Bu ödül bizi oldukça mutlu etti ve gururlandırdı. Verdiğimiz emeklerin karşılığını görmek çok farklı bir duygu. Ülkemize 43 yıldır hizmet eden bir şirket olarak, bundan sonrasında da aynı azim ve şevkle çalışmaya devam edeceğiz.
 
sp-31082021-4-(1).jpg
 
 

Fotoğraf galerisi