21 Ağustos 2020

Karşınızdakinde iyi bir izlenim bırakmanın 6 yolu

Yeni biriyle karşılaştığınızda onun hakkında ne düşünürsünüz? Uzmanlar ilk izlenimin yüzde 93’ünün beden dili, yüzde 7’sinin ise bireyin sözel iletişimi sonucunda oluştuğunu söylüyor. Peki,  yeni tanıştığımız insanları kendimize hayran bırakmamız mümkün mü? Doğru gidiş yolunu biliyorsanız neden olmasın?

Yeni tanıştığınız biri hakkında fikir sahibi olmak için sizce ne kadar süre gerekir? 2 ay, 6 ay, 1 yıl… Uzmanlar sadece ama sadece 30 saniyenin yeterli olduğunu söylüyor. Bu 30 saniyede elde edilen ilk izlenimin yüzde 93'ünü 'sözsüz iletişim' yani beden dili, yüzde 7'sini ise kişinin ne söylediği oluşturuyor. Neticede bilim yanılıyor olamaz değil mi? Satış görüşmelerinin, iş mülakatlarının ve ikili ilişkilerin can damarını oluşturan ilk izlenim, sesinizin tonu ve yüksekliği, mimikleriniz, dış görünüşünüz ve söylediklerinizin toplamından meydana geliyor. Karşı tarafta bırakılan o ilk izlenim kötü ise sonrasında bunu tersine çevirmek çok da kolay olmuyor. İyi bir izlenim bırakmanın püf noktaları da var elbette. Merak ediyorsanız hemen yazımızı okumaya başlayın!

Etkili bir dinleyici olun!
Günümüzde ikili ilişkilerin sağlam bir zemine oturmamasının en temel sebeplerinden birini empatik yani etkin bir dinleyici bulamamak oluşturuyor. Çünkü insanlar söylenenden çok kendi söyleyeceği şeye odaklanıyor. Özellikle satış görüşmelerinde yapılan en temel hatalardan birini oluşturan bu davranış kalıbı müşteride ihtiyaçlarının ve fikirlerinin önemsenmediği duygusunun ortaya çıkmasına neden oluyor. Konuşan kişi can kulağıyla dinlenmediği için kendisini değersiz hissediyor. Ne yazık ki günümüzde iyi bir dinleyici olmayı başaranların sayısı yok denecek kadar az. Hâlbuki iyi bir dinleyici olduğunuzda sağlam ilişkiler geliştirebilir, sorunların kaynağına inerek onları daha kolay çözebilir, karşı tarafın beklenti ve ihtiyaçlarını doğru analiz ederek kolay karar alabilir, yanlış anlaşılmaların önüne geçebilir ve daha da önemlisi karşı tarafı can kulağıyla dinlemeniz sonucunda elde ettiğiniz bilgiyi başkalarına kolayca aktarabilirsiniz. Bu ise sizin “güvenilir” imajı çizmenize yardımcı olur.

Göz temasından hiç vazgeçmeyin!
Sohbet ettiğiniz kişinin sürekli olarak gözlerini sizden kaçırdığını fark ettiğinizde ne yaparsınız? Sanırız konuşmam ilgi çekici değil, çok sıkıldı ya da benim söylediklerimin onun için bir anlamı yok diye düşünürsünüz.
Bu nedenle iletişim halinde olduğunuz kişiyle sohbet boyunca göz temasını kaybetmemeye özen gösterin. Elbette ki bu gözleri ayırmadan bakmak anlamına gelmiyor. “Onun anlattıklarını çok önemsediğimi ifade etmek için gözlerimi ondan hiç ayırmayayım”, derseniz bu stratejiniz ters tepebilir. Çünkü yapılan araştırmalar göz temasının uzun ve kesintisiz olmasının karşı tarafta saldırganlık olarak yorumlanmasına neden olabileceğini ortaya koyuyor. Özetle kısa süreli ama sürekliliği olan göz teması kurun, bunu yaparken de onu can kulağıyla dinlediğinizi gösterin. Özetle göz teması kurarak dinleyin ama ürkütmeyin.

Beden dilinizi kontrol altında tutun!
İlk izlenimin yüzde 93’ünün beden dili neticesinde oluştuğunu daha önce söylemiştik. Beden diliniz aslında sizinle ilgili tüm ipuçlarını karşı tarafa verir. Ruh haliniz, karşı tarafa ne derece kıymet verdiğiniz, iletişime ne denli açık olduğunuz ya da özgüvenli olup olmadığınız… İnanmayacaksınız ama beden dilini doğru okumayı bilen biri bundan çok daha fazlasını sadece sizi gözlemleyerek öğrenebilir. Bu nedenle güçlü ve kendinden emin imaj çizmek istiyorsanız daima dik ve özgüvenli durmaya özen gösterin. Peki, ama özgüvenli bir duruş nasıl olur? Öncelikle ayak parmaklarınız konuştuğunuz kişiyi işaret etmeli, ellerinizi saklamamalısınız yani konuşmanıza elleriniz de eşlik etmeli. Bunu yaparken kendinizi sıkmak yerine rahat bırakmalısınız. Omurlar ne aşağıda ne de geride olmalı. Çeneniz de düz olmalı ne yukarıda ne de aşağıda olmamalı.

Duruş olarak da açık duruş pozisyonunu benimseyin. Yani kollarınız birleşmesin, otururken bacak bacak üstüne atmaktan kaçının ve ellerinizi yumruk pozisyonuna asla getirmeyin. Birisi konuştuğunda dinlediğinizin bir göstergesi olarak ona doğru hafifçe eğilin. Beden dilinde kaçınmanız gereken hareketlerin başında ise gözleri sık sık kırpıştırmak, fiziksel temasta bulunmak, çok yakın oturmak, ağzınıza dokunmak ve nesneleri önünüze koymak geliyor.

Dış görünüşünüze dikkat edin
Türkçede “Ye kürküm ye” diye çok güzel bir deyim vardır. Aslında bu deyim dış görünüşümüze bağlı olarak karşımızdakinde yarattığımız ilk izlenimin ne denli önemli özetleyen çok güzel bir deyimdir. Bu cümleden modayı yakından takip edin, en son trend neyse ona göre giyinin kuşanın, gelirinizin büyük bir kısmını dış görünüşünüze yatırın anlamı çıkmasın sakın. Temiz, tertipli ve düzenli görünmek ama daha da önemlisi nerede neyin giyileceğini bilmek çok önemlidir. Çünkü özenli giyinmiş olmanız sizin karşınızdakini önemsediğinizi ve ona değer verdiğinizi gösteren önemli bir detaydır. Sizin dış görünüşünüz aslında ilk karşılaşma anında kartvizitiniz gibidir. Zira insanlar sizinle ilgili ilk yargıya dış görünüşünüzle varırlar. Mevlana’nın da söylediği gibi, “İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, ilmiyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır.” O zaman işe kendi karakterinizi yansıtacak kıyafetler seçerek başlayın. İnsanların aklında yer etmek istiyorsanız bir aksesuar da kullanabilirsiniz. Bu ilginç bir kravattan oldukça şık tasarım bir kol saatine, farklı bir gözlük kılıfından kol düğmesine kadar her şey olabilir yeter ki farklı ve sizi yansıtan bir şey olsun. Bu şekilde insanların aklında yer edersiniz.

Ses tonunuzu iyi ayarlayın
İletişim içinde olduğunuz insanlarda iyi bir izlenim bırakmanın diğer bir önemli yolu ise ses tonunu kontrol edebilmekte gizli. Evet, ilgi çekici bir konu bulup pozitif konuların hâkimiyetinde bir sohbet gerçekleştirmek her zaman ilk izlenim için önemli. Keyifli bir sohbetten kim hoşlanmaz ama değil mi? Ayrıca bir şey anlatırken kendinize olan güveniniz, doğal bir tavır takınmanız ve sohbete karşı tarafı da dahil edecek fırsatlar yaratmanız karşı tarafın ilgisini de mutlaka çekecektir ancak çok daha önemli olan şey o ilginç konuları hangi ses tonu ile karşı tarafa aktardığınızdır. Araştırmalar ortaya koyuyor ki insanlar ne anlattığına bakmaksızın yüksek ses tonuyla konuşan insanların daha az bilgili olduğunu düşünüyorlar. Brigham Young Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre de çok hızlı konuşanlar özgüveni yüksek kişiler olarak görülüyorlar. Ama konuşma esnasında durup “eeee”, “mmmm”,  “aaaa” gibi tereddüt belirten nidalar kullanırsanız bu durumda da sizin güvenilmez olduğunuzu düşünüyorlar. Bu nedenle bir ayna karşısına geçip alıştırma yapmakta ya da konuşmanızı kaydedip daha sonra dinlemekte fayda var. Bu alıştırma size nerede hata yaptığınızı görme fırsatı verir.

İletişimde olacağınız kişi(ler) hakkında bilgi edinin
Bir görüşmeye ya da toplantıya gideceksiniz. Öncesinde nasıl göründüğünüzü, konuşma şeklinizi ve beden dilinizi nasıl kullanacağınızı oldukça ciddi bir şekilde ele aldınız. Her şey tamam, diye düşünüyorsunuz. Emin misiniz? Çünkü en önemli şeyi gözden kaçırdığınızın farkında değilsiniz. Neyi mi? Tabii ki iletişim kuracağınız kişi ya da kişiler hakkında bilgi edinmeyi. Elbette bu ancak planlı bir görüşmede mümkün olabilir. Görüşeceğiniz kişinin kim olduğu, geçmiş deneyimleri, çalıştığı şirket ve şirketin ana ürünleri ile ilgili kısa bir internet taraması ile çok şey öğrenmek mümkün. Görüşeceğiniz kişinin Facebook ve Linkedin gibi kişisel hesaplarını da kontrol etmenizi öneririz. Bu hesaplardan beğenilerinden prensiplerine kadar pek çok şeyi kolayca  öğrenirsiniz.