21 Ocak 2022

Fırtınada gemiye kaptanlık etmek… Peki, ama nasıl?

Söz konusu iş dünyası olduğunda kriz dönemlerinin nasıl atlatılacağı, liderlerin deneyimi ve bakış açısıyla doğrudan ilgili hale geliyor. Peki, özellikle kriz dönemlerinden en az hasarla çıkmak, hatta krizlerin oluşmasını engellemek için nelere dikkat etmek gerekiyor?
 
Dünya 100 yıl önce olduğundan çok farklı. Neredeyse her gün başka bir gerçekliğe, yeniliğe, farklılığa uyanıyor insanoğlu. Rutin ve seyrinde giden pek az durum var. İnsanların yaşamı çoğunlukla değişim üzerine kurulu bir düzende ilerliyor bu çağda.
 
Meslekler, görev tanımları ya da o görevlerin icra biçimleri de bu hızlı değişimden payı düşeni alıyor. Yöneticiler, stabilitenin her an kaybolarak yerini çeşitli krizlere bırakabileceği bir iş düzeniyle baş edebilme yeteneklerinin sınandığı bir zamandalar. Bu yeni çağın liderlik başarısı, önemli ölçüde kriz yönetebilme başarısı üzerinden de puanlanıyor.
 
2019’a gidelim, ilk aylarına… Her şey “normal”di. İnsanlar evlerinden, yüzlerini kapatan maskeler olmadan çıkıyor, arkadaşlarıyla sosyalleşiyor, farklı ülkelere uçuşlar yapıyor, toplu taşıma aracına binip iş yerine gidiyordu. Sonra bir anda tüm bu faaliyetler “tehlikeli” oldu, eskide kaldı, yeni normalin kuralları birkaç hafta içinde yazıldı.
 
Fırtınada gemiye kaptanlık etmek
Pandemi, işletmelere, organizasyonlara liderlik eden yöneticilerin dayanıklılığını zorluklarla sınadı. Her ne kadar bu işin eğitimini almış ya da yıllar içinde liderlik tecrübesi edinmiş olsa da birçok profesyonel, kriz yönetiminde zorlandı. Yöneticilik becerilerini sorguladı.
 
Yöneticilik zor bir süreç; özellikle kriz zamanlarında çok daha büyük mücadele istiyor. Ama şöyle bir gerçek var artık; yeni dünya, belki Covid pandemisi kadar büyük olmasa da, krizlerin sık yaşandığı bir dünya. Çünkü hızlı akıyor. Fırtınada gemiye kaptanlık etmek, her zaman olduğundan daha zor, hızlı ve doğru seçimler gerektiriyor. Hem kaptanın hem de tüm mürettebatın irade ve dayanıklılığına, esnekliğine bağlı olarak gemi ya limana sağ salim yanaşıyor ya da fırtınadan zarar görüyor.  
 
Zorluklar karşısında güçlü durabilmek
Bir işletmenin ya da kurumun lideri, bir sıkıntı patlak verdiğinde en çok eleştirinin muhatabı olur. Bunun yanı sıra tecrübe edilen bir krize doğru bir şekilde liderlik edebilmek, o yöneticinin liderlik vasıflarını güçlendirerek onun bir kahramana dönüşmesine de neden olabilir.
 
Her yönetici her krizden kahraman olarak çıkamaz tabii. Hayatta başarılar olduğu kadar başarısızlıklar da var. Ancak başarısızlıkla karşılaşıldığında yelkenleri hemen suya indirmeden, tecrübe edilen problemden gelecek dönemler için çıkarımlar üretmek, bir sonraki krize hazırlıklı bir yöneticilik yaklaşımının oluşmasını sağlayacaktır.
 
Söz konusu iş dünyası olduğunda ise kriz dönemlerinin nasıl atlatılacağı, liderlerin deneyimi ve bakış açısıyla doğrudan ilgilidir. Peki özellikle kriz dönemlerinden en az hasarla çıkmak, hatta krizlerin oluşmasına ortam yaratmamak için nelere dikkat etmek gerekiyor?..
 
Bir lider, krizde de önderliğini sürdürmeli

Kriz anları, kontrolün kolaylıkla yitirilebileceği zamanlardır. İradesi yüksek bir yönetici, her türlü mücadeleye hazır olarak kontrolünün kaybolmasına müsaade etmemelidir. Gerektiğinde sıra dışı ve yenilikçi kararlarla bu süreci yönetmelidir. Var olan büyük sorunun yanı sıra onun doğuracağı ve takip edilmesi gereken yolun önünü kesebilecek olası ufak engelleri de önceden hesaplayarak, proaktif bir yönetim anlayışıyla hareket etmelidir.
 
Bu noktada, hata yapmaktan korkmak, en büyük hatalardan biri olabilir. Önemli olan, acil dönemlerde bile yapılacak hataların önüne geçebilecek güçlü bir yönetim sergileyebilmektir. Önderliğini korumak, büyük bir özgüveni de gerekli kılar. Kendinden şüpheye düşmeden hedefe yani krizden çıkmaya odaklanarak, etkili adımlar atılmalıdır.
 
Uzman bir ekip kurmak
Bir kaptan, mürettebatıyla birlikte vardır. Güçlü bir ekip ruhu ve iş koordinasyonu, krizle baş edebilme yolunda yöneticinin elini güçlendirir. Ekibine güvenen, iç ve dış etkenlerin yoğun baskısı altında stresle başa çıkmakta zorlandıklarında ekibine destek olan, aldığı kararlarda ekibinden gelen uyarı ve yönlendirmelere kulak kabartan bir yönetici, ekibini güçlendirerek aynı zamanda sorunla mücadele kapasitesini de artıracaktır. 
 
Ekibiyle kurduğu güçlü iletişim, sorunu çok yönlü olarak ele almasına da yardımcı olacaktır. Bir liderin her konudan haberdar olması beklenemez. Bu ancak yetki verdiği ekip arkadaşlarının onu doğru biçimde iş süreçlerinden haberdar etmesiyle mümkün olur. Böylelikle, liderin gözünden kaçabilecek ve krizle mücadeleye darbe vurabilecek bir duruma hemen müdahale edilmesi kolaylaşacaktır.
 
Kriz analizini sürekli güncellemek
Sakin denizde yol alan bir gemi, yola çıkmadan önce hazırlanan yol haritasını takip ederek varmak istediği noktaya rahatlıkla ulaşır. Ama krizler, fırtınaların koptuğu, denizdeki dalgaların yükseldiği, rüzgârın esme yönünün sürekli değiştiği ve rutin yol güzergâhının artık güvenli olmadığı dönemlerdir. Kısacası bir lider, kriz esnasında yola çıkarken yaptığı hesaplamaları güncellemek, mevcut koşullara adapte etmek zorundadır.
 
Bunu başarmanın en etkili yolu, mevcut şartları ve onun doğurduğu değişimleri takip etmektir. Bu, esnek ve hızlı bir yaklaşım ve iş anlayışıyla elde edilebilecek bir beceridir. Bu noktada, işin uzmanlarına kulak vererek, alınmak istenilen bilgilerin doğru bir kaynaktan geldiğinden emin olmak gereklidir. Çünkü kriz süreçlerinde, sabırsızlık ve güvensizlik gibi duygusal unsurlar kolaylıkla devreye girebileceğinden, doğru bilgilerin ışığında sakince yola devam etmek, ekstra bir çaba ve emek gerektirir.
 
Yedek planı her zaman hazırda tutmak
Bir işletmenin ne zaman krizle yüzleşmek zorunda kalacağı belli değildir. O yüzden, daha bir sorunla karşılaşmadan evvel gerekli tüm hazırlıkların yapılması ve bu hazırlıklara yedek plan ya da planların eklenmesi, işletmenin kriz süreçlerinde hareketlerini kolaylaştıracaktır. Yedek bir plan olmadan yola koyulmak, ölçümleme yapmamak, eskilerin tabiriyle ölçüp biçmemek, kriz anında işlerin karışmasına ve içinden çıkılmaz bir hale dönüşmesine neden olabilir. Bir kriz karşısında hazırlıklı olmak ve problemler iyiden iyiye kendini göstermeye başladığında yedek planların varlığını bilmek, hem lidere hem de ekibe güven aşılayacaktır.
 
Bir lider, neyle karşı karşıya olduğunu çok iyi analiz edebilmenin yanı sıra bu mevcut krizin artçı krizlerine karşı da kendini ve ekibini hazırlıklı tutmalı ve bu yönde önlem almalıdır. Çünkü bir kriz, tek bir sorun yaratmaz. Bazen birbirinden bağımsız iş süreçlerine de yansıyabilecek bir sorunlar bütünü olarak işletmeyi zorlayabilir. Bu yüzden, ana sorunun yanı sıra onun getirebileceği yan sorunlara da aynı şekilde hazırlıklı olmak ve efektif cevaplar verebilmek önem taşımaktadır.
 
Olumsuzluğa izin vermemek
Kriz, en önemli negatif etkilerini, insanların psikolojisi üzerinden gösterebiliyor. Bu zamanlar, hem lider hem de ekibi için oldukça moral bozucu olurken iyimser düşünceler kolaylıkla korunamayabiliyor. Oysa iyimser bir tutuma en çok sorunlarla canla başla mücadele ederken ihtiyaç duyuluyor. İşte bu noktada lidere düşen en önemli görevlerden biri, kendi ve tüm çalışanların moralini yüksek tutmaktır. Onlara bu konuda iyimser bir bakış açısı sunarak, var olan sorunlara çözüm getirilebileceğine dair umut aşılamaktır. Bir lider, kriz dönemlerinde hiçbir şekilde panik olmadan sabır içinde hareket ederken aynı zamanda kendisi ve ekibi için iyimser bir bakış açısı yakalamadır. Bu, işletmenin krizi başarıyla atlatarak zorlu süreci yeni sorunlara karşı daha dayanıklı bir şekilde geride bırakmasının önünü açacaktır.