• Anasayfa
  • Sağlık
  • Uzm. Klinik Psikolog Serra Muradoğlu: “Öncelikle kendi kaygılarımızı iyi yönetmeliyiz”  
09 Eylül 2021

Uzm. Klinik Psikolog Serra Muradoğlu: “Öncelikle kendi kaygılarımızı iyi yönetmeliyiz”  

Okul döneminin yeniden başlamasıyla, çocuklarımızı pandeminin etkilerinden nasıl koruyabiliriz? Belirsizliklerin yarattığı kaygıların onlara zarar vermesini nasıl engelleyebiliriz? Ebeveynler ve eğitim camiası bu dönemde özel olarak nelere dikkat etmeli? Bu ve benzer soruları Koç Üniversitesi Hastanesi doktorlarından Uzm. Klinik Psikolog Serra Muradoğlu yanıtladı.
 
​​Pandemiyle geçen 1,5 yılın ardından eğitim dönemi yeniden başladı. Yüz yüze eğitime dönülse de henüz her şey eskisi gibi olmayacak. Çocuklarımızın bütün bu süreci mümkün olduğunca az olumsuz etkiyle yaşaması için ebeveynlere ve eğitim camiasına büyük görevler düşüyor. Bu dönemde özellikle nelere dikkat edilmesi gerektiğini Koç Üniversitesi Hastanesi doktorlarından Uzm. Klinik Psikolog Serra Muradoğlu ile konuştuk.
 
Yaklaşık 1,5 yıldır küresel pandemiyle birlikte yaşıyoruz. Bizlerle birlikte çocuklarımız da sıradışı bir dönemden geçiyor. Çocukların bu dönemi olabildiğince az hasarla atlatabilmesi açısından, alınan önlemlerde şimdiye dek ne ölçüde başarılı olabildik? Bugüne kadar yaşanan deneyimlere dair uzman olarak izlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?
Gerçekten de çok sıradışı, beklenmedik, belirsizliklerle dolu bir süreçten geçiyoruz. 1,5 yıl olayı kavramak, analiz etmek, aşılar üretmek, önlemleri artırmak ve adapte olmakla geçti. Yetişkin dünyası problemi anlama ve çözüm üretmeyle ilgilenirken, süreç içerisinde çocukların ihtiyaçları da unutulmadı. Özellikle sürecin başında kapanmaların, kaygıların ve bilinmezliğin daha yoğun olduğu dönemde birçok kurum kaynaklarını çocuklar için erişilebilir kıldı. Uzmanlar çeşitli bilgilendirici yazılar ve videolar hazırladı; canlı yayınlar yapıldı. Çocukların yaşına ve gelişimine uygun şekilde bilgilendirilmeler yapılması, ev içerisinde çeşitli aktivitelerin oluşturulması, koruyucu ruh sağlığına yönelik çalışmaların olması sürecin başarılı yanlarıydı.

Çocukların hayatlarındaki önemli değişimlerin en önemlilerinden biri, okul deneyiminin farklılaşması oldu. Okulların uzun süre kapalı tutulmasının doğuracağı olumsuz etkiler, kaygı düzeyimizin yüksek olup sağlığa öncelik verilmesiyle birlikte hafife alınmış olabilir. Okullar yaşamda yer almaya, başkalarıyla birlikte olabilmeye, üretken olabilmeye olanak tanıyan, sosyal ve duygusal gelişimi destekleyen en önemli alanlardır. Çocuklar uzaktan eğitime bir süre sonra adapte olabilmiş, dijital eğitim geliştirilip verimli hâle getirilmeye çalışılmış olsa da, özellikle ilkokul dönemindeki çocukların ve nörogelişimsel bozuklukları olan çocukların dijital ortamdan aldıkları verimin yüz yüze eğitimden daha düşük olduğu bilinmektedir. Tüm bunların yanında, internete erişim ve teknolojik materyallerden yoksun olan çocukların sayısı da yadsınamaz düzeyde. Bu kapanmanın etkilerini daha uzun vadede göreceğiz gibi duruyor.
 
Gözlemlerinize göre, sürecin yönetimi konusunda ebeveynlerin düştüğü en büyük hatalar neler oldu? Ve tam tersine, en olumlu davranış biçimleri hangileriydi?

Hataların başında, beklentilerimiz ve yapabileceklerimizi mevcut koşullara adapte edememek gelebilir. Şu anki zaman mükemmeliyetçi olmayı bir kenara bırakmayı, bilinmezlikte kalabilmeyi, beklentilerimiz ve kapasitemizle ilgili esneyebilmeyi gerektiriyor. Mevcut koşullarda akademik başarının hâlâ eskisi gibi sürmesini, çocukların dikkat ve konsantrasyon becerilerinin, motivasyonlarının dijital ortamda yüz yüze eğitimle aynı olmasını, ödevlerini eksiksiz ve yardımsız yapmasını, sosyallikten bu kadar uzaklaşmışken ekran süresinin eskisiyle aynı kalmasını bekleyemeyiz. Aynı şekilde, ebeveyn olarak kendimizden de işlerimize hâlâ eskisi gibi odaklanabilmeyi, yanlışsız ve mükemmel çalışmayı, her şeye yetebilmeyi beklemememiz gerekir. Bu nedenle, beklentilerimizin mevcut duruma göre adapte edilmesi, esneyebilmemiz, sakin ve kontrolde kalabilmemiz önemlidir. Haberlere maruziyetin kontrolsüz olması, ebeveynin kendi kaygısını kontrol edememesi, çocukların kaygısının yönetilmemesi ya da küçümsenmesi, duyguların konuşulmaması, fiziksel ihtiyaçlara yönelirken duygusal ihtiyaçların görülmemesi de olumsuz noktalar olarak sayılabilir.

Bunların tersine, esneyebilen, mevcut koşullar ile çocuğun mizacı arasındaki dengeyi kurabilen, yaşına uygun sorumluluklar veren, sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını gören ebeveyn tutumları olumlu olanlardandır.
 
Okul sezonu yeniden başlıyor. Pandeminin seyrindeki belirsizliğe paralel olarak eğitim döneminin nasıl devam edeceğine dair belirsizlikler de varlığını koruyor. Bu belirsizlikler çocuklarımızı nasıl etkiliyor? Çocuklarımızın belirsizlikler nedeniyle endişeye kapılmaması için biz ebeveynler neler yapabiliriz?

Belirsizlik endişe yaratır ve bu normaldir. Önemli olan, endişenin yoğunluğu ve bunu yönetilebilme becerisidir. Yetişkinlerin kaygıları kadar çocukların kaygıları da anlamlı ve üzerinde durulması gereken duygulardır. Çocuklar bilişsel ve duygusal gelişimleri devam ettiği için, yoğun duyguları yönetmekte yetişkin desteğine ihtiyaç duyarlar. Ebeveynler ise, yardım edebilmek için öncelikle kendi kaygılarını yönetebilmeli, belirsizlikte de güven oluşturabilmeli ve değişime ayak uydurarak esneklikte çocuğuna rol model olabilmelidir. Gelecekteki belirsizlik içinde kesinliği daha net olan durumlara odaklanarak, daha kısa vadeli planlar yaparak, öğretmen ve okulla işbirliğinde ve iletişimde olarak çocukları okul sürecine hazırlamak uygun olur.

Uzun bir aradan sonra çocuklar aileleri olmadan sosyal bir ortamda olacakları için belirli hatırlatmaların üzerinden geçmek, pratik yapmak, eski okul deneyimlerinden farklı olabilecek taraflara hazırlanmak iyi olacaktır. Örneğin maskelerin düzgün bir şekilde takılacağı, sınıftaki sıraların birbirinden daha ayrı olabileceği, arkadaşlarına ve öğretmenlerine sevgisini gösterirken sarılmak yerine farklı ifade yollarının bulunabileceği konuşulabilir. Yakın geleceği yüzeysel olarak da olsa planlamak, konuşma alanı yaratılarak çocuğun kaygılandığı noktaların üzerinden geçmek belirsizliği tolere edebilmelerine yardımcı olur. Ayrıca, uzun süredir sosyal ortamlardan izole edilen, arkadaşlarıyla görüşmeyen, ekranlarda olmaya alışmış çocuklar için okula gitme fikri daha kaygı verici olabilir. Bu nedenle, çocuğun daha rahat edebileceği kişilerle bir araya gelmesini sağlamak, dışarıda olma alıştırmaları yapmak yararlı olacaktır.
 
Okula ilk kez adım atacak, yeni bir okula başlayacak çocuklarımızın heyecanı her zaman daha fazla olur. Aynı şekilde, ergenlik dönemindeki çocuklarımızın duyguları da daha farklı ve değişkendir. Önümüzdeki aylarda pandeminin seyrine paralel olarak uzaktan eğitimin gündeme gelmesi, yeni kapanma önlemlerinin alınması gibi ihtimaller karşısında hayal kırıklıkları yaşamamaları için onları nasıl hazırlamalıyız?
Hayal kırıklığı güçlü beklentilerimiz, inanışlarımız gerçekleşmediğinde oluşur. Bu nedenle, belirsiz bir ortamdayken hayallerimizi, isteklerimizi katiyetle olacaklar şeklinde belirtmemek gerekir. Sağlığımız ve eğitim sürecimizle ilgili doğru kararları uzmanların vermeye çalıştığı, şimdiki kararın okulların açılması yönünde olduğu, ancak süreç içerisinde değişikliklerin olabileceği hatırlatılmalıdır.

Pandemi döneminde okulların uzun süre kapalı kalması eğitim alanındaki değişimin yanında, çocukların sosyalleşme alanlarının değişmesine de sebep oldu. Olası bir uzaktan eğitim durumunda çocuk ve gençlerin sosyal ihtiyaçlarının farkında olmak, sosyal medya ve telefonlar üzerinden iletişimde olmalarına imkân tanımak gerekecektir. Ergenlikte kimlik gelişiminin önemli bir destekçisi, akranlarla kurdukları ilişkiler ve bir gruba ait olma deneyimleridir. Önlemlerin yeniden artırılacağı bir durumda ergenlerin bu ihtiyaçlarını önemsemek ve sosyalliklerini desteklemek önemli olacaktır.
 
Bir başka endişe kaynağı da hastalığın bizzat kendisi. Kaçınılmaz olarak aile içinde ya da arkadaş çevresinde Covid-19 vakaları yaşanabiliyor. Çocuklar da doğal olarak bunun yakın tanığı. Yeni varyantlar da çocukları ne yazık ki daha fazla etkiliyor. Bu nedenle çocuğun hastalığa bizzat yakalanması da ihtimal dahilinde... Bu süreç psikolojik açıdan nasıl yönetilmeli? Bu konuda ebeveynler nelere dikkat etmeli?
Uzmanlara göre çocuk vakalarının artmasının nedeni, virüsün yeni varyantında hücrelerimize yapışan çıkıntılardaki artış ve ve yapışma kolaylığı. Ancak, diğer tüm viral hastalıklardaki gibi, Covid-19 vakalarının da çocuklarda hafif seyrettiğini biliyoruz. 12-15 ve daha küçük yaş gruplarıyla yapılan aşı çalışmalarında da aşının etkili ve güvenli olduğuna yönelik bulgular bildiriliyor. Ülkemizde önümüzdeki günlerde 18 yaş altı çocukların aşılanmasıyla ilgili de bir yol katedilecek gibi görünüyor. Yine de, mevcut durumda yapacaklarımız pandeminin başındaki süreçten çok farklı değil. Virüsten korunmak için önlemlerimizi almaya devam etmek, bu süreçte onlara rol model olmak iyi olur. Rol model olma, hem mevcut durumu algılayış biçimimizi hem de o duruma karşı olan tepkilerimizi içerir. Çocuklarımıza, hem virüse karşı aldığımız yeterli ve gerçekçi önlemlerimizle hem de bu durumu bir felaket senaryosuna çevirmeden akılcı bir yolla sakin kalarak karşılayan zihnimizle örnek olabiliriz. Çünkü çocuklar hem davranışlarımızı kopyalamada hem de duygularımızı hissedip içselleştirmede sünger gibidirler. Ayrıca ebeveynlerin çocuklarının yeni varyantlar, etkileri ve çocuk vakalar hakkında yapılan haberlere olan maruziyetini kontrol etmeleri de önemlidir. Bu tarz haberlere maruz kalan çocukların korku ve kaygı düzeyi artabilir, güvende olma hissi azalabilir, sosyalleşmeye ve ev dışında vakit geçirmeye dirençleri oluşabilir.

 
Röportajın tamamına Bizden Haberler dergisinin yeni sayısından ulaşabilirsiniz.