11 Ağustos 2022

Dijitalleşme tüketim çılgınlığını körüklüyor mu?

Pazarlama yöntemlerinin tüketicinin zamanla değişen istek ve ihtiyaçlarına göre uyarlanmasına ek olarak sosyal medya kullanımının insanlar arasında giderek yaygınlaşması da davranış ve yaşam biçimlerini etkiledi. Günlük hayatta yapılan tüm sosyal faaliyetlerin neredeyse anlık olarak paylaşıldığı bu mecralar, insaoğlunun dikkatinin tek bir noktada yoğunlaşmasına sebep oldu: tüketim. Bu platformlar giderek etki alanını genişletirken, influencer’lar nam-ı diğer kanaat önderlerinin de etkisiyle tüketim alışkanlıkları körüklendi.

Dünya üzerinde sınırların teknolojik imkanlarla beraber görünmez bir hal alması tüketimi de teşvik eder hale geldi. Kendimizi tekrar etmek gerekirse bu pek tabii ki sadece e-ticaret sitelerinin hayatımız girmesiyle ve pazarlama stratejileriyle olmadı. Sosyal medya kullanımının artması ve bu mecraların zaman içerisinde değişime uğraması da tüketim alışkanlıklarını önemli ölçüde etkiledi. Sosyal medya bundan yaklaşık 15 yıl kadar önce hayatımızın içerisine dahil olduğunda yalnızca eski arkadaşları bulmak ve sohbet etmek amacıyla kullanılıyordu. Platformlar temelde şu an dahi aynı amaçla kullanılmaya devam ediliyor. Ancak tek bir farkla… Günümüzde kullanıcıların seyahat ettikleri yerlerden, hangi kıyafetleri giydiklerinden ve sosyal çevrelerinde kimlerle arkadaşlık ettiklerine hatta hobilerine kadar anlık olarak paylaşım yapması ve onları takip eden kişilerle paylaşması tüketime bir başka boyut getirdi. 

Kullanıcıların sosyal medyayı en iyi hallerini paylaştıkları bir vitrin haline getirmeleri diğerleri üzerinde de kelebek etkisi yaratarak bu paylaşımların giderek yaygınlaşmasına ve bu mecralarda gösterişin ön planda olduğu şekilde davranılması gerektiğine dair bir kanaat oluşturdu. Dolayısıyla bu mecralarda kendilerinin de değerli ve özel olduğunu göstermek isteyen kullanıcılar haddinden fazla bir tüketime yönelirken; bu paylaşımları gören takipçileri de aynı kulvarda olduklarını belirtme çabasına girerek bu döngüye dahil olabiliyorlar. Hal böyle olunca, burada sadece maddi değil manevi anlamda da hızlı bir tüketim anlayışının da ortaya çıktığı görülüyor. Konuyu şöyle bir toparlamak gerekirse, insanların kendini biricik hissetme ve hissettirme ihtiyacı tüketim çılgınlığını ateşleyen en önemli noktalardan bir tanesi…

Teknolojinin gelişmesi ve bunun bir sonucu olarak  yeni iletişim kanallarının ortaya çıkması yeni meslekleri ve kavramları da beraberinde getirdi. Başını yolda yürürken dahi telefon ekranından kaldıramaz hale gelen insanoğlu internet aracılığıyla alışveriş yapmanın, fikirlerini ifade etmenin ve iletişim kurmanın farklı yollarını keşfetmeye başladı. Sosyal medyanın bir tıkla özgürlük ve rahatlık sunan ortamı yeni bir meslek grubunu da ortaya çıkardı: influencer başka bir deyişle kanaat önderi. Sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar sebebiyle belli bir kitleye ve tanınırlığa ulaşmış olan bu kişiler, markalar ve tüketiciler arasında birer köprü görevi görerek ürünleri deneyim yoluyla tanıtmaya başladılar. Son yıllarda satın alma eğilimini artırmada önemli bir kaldıraç görevi üstlenen bu meslek grubu, dijital pazarlamayada yeni bir alan açarak influencer pazarlama kavramının ortaya çıkmasını sağladı. Bu etkinin farkında olan markalar kendi sektöründe daha fazla insana ulaşmak ve yeni ürünlerini tanıtmak için influencer’ların yardımına başvurmaya ve hatta onlar üzerinden pazarlama stratejileri oluşturmaya başladı. “Yukarı kaydır” terimine son zamanlarda özellikle pandemi döneminden itibaren kulak aşinalığı kazandıran bu yeni meslek grubunun, çevrimiçi alışverişin daha fazla tercih edilmesine katkı sağladığı söylenebilir. 

Tüm bu noktalar ele alındığında tüketim alışkanlığının günümüzde dijital kanallar sayesinde çok daha fazla yaygın bir hale gelmesinin nedenlerinin aslında birden fazla olduğu söylenebilir. Daha geniş bir çerçeveden bakılarak bir durum değerlendirmesi yapıldığında, insanların duygusal ihtiyaçlarının yanı sıra her şeye sahip olma arzusu ve ister istemez çevresiyle bir rekabet içerisinde olması, dijitalleşmenin tüketim alışkanlığını her anlamda etkileyen dinamiklere sahip olduğunu gözler önüne seriyor.