25 Haziran 2024

Ford Otosan, süreç entegrasyonuyla fark yaratıyor

40 yıl önce babası Mustafa Başer’in öncülüğünde kurulan Başer Otomotiv’de 15 yıllık çalışma hayatının ardından 2021 yılında yönetim kurulu başkanlığı koltuğuna oturan  Aysel Başer, “güçlü yarınların güçlü kadınlarla var olacağını” ifade ediyor. Otomotiv sektörünün erkek egemen yapısına rağmen şirkette kadın istihdamına önem verdiklerini ve yüzde 25 oranını yakaladıklarını ifade eden Başer, “Bugün Türkiye'de, başta Koç Holding olmak üzere, birçok kurum ve kuruluşun kadın istihdam oranını arttırma yönünde çalışmaları mevcut. Bu çalışmalar sadece cinsiyet eşitliği için değil ülkemiz iktisadi kalkınması için de son derece önemli” diyor.
Aysel Başer, Koç Topluluğuna bağlı bayi olmanın avantajları ile Ford Otosan’ın müşteri beklentilerine nasıl cevap verdiğini anlattı.   

Sektörde kaç yıldır faaliyet gösteriyorsunuz? Başer Otomotiv’in Ford Bayiliği sürecini anlatır mısınız?

1985’te rahmet ve minnetle andığım babam Mustafa Başer otomotiv sektöründe yer almak için ilk adımı atıyor. O günden günümüze 40 yıldır otomotiv sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Ford Bayiliğimize 1996 yılında rahmet ve sevgiliyle andığım değerli eşim Ali Başer’in yönetiminde başladık. 1996 yılı ailemiz için hem ikizlerimin dünyaya gelmesi hem de Ford bayiliğimizin kurulmasıyla değerli bir tarihtir.  Bugün ise çocuklarımla beraber büyüyen, değişen şirketimizin yöneticiliğini yapmaktan gurur duyuyorum.

Otomotiv sektöründe kadın yönetici olmanın zorluklarından bahseder misiniz? Başer Otomotiv’in yönetim koltuğuna otururken endişeleriniz oldu mu?

Otomotiv sektöründe çalışmaya başlamam bir tercihten ziyade, sürecin doğal bir sonucuydu. 2006’da eşimin kaybından sonra şirketimizde göreve geldim. Hem otomotiv hem de erkek egemen bir sektörde çalışmaya başlamıştım. Bunca zorluk içerisinde bir kadın olarak tedirginliğim ve korkularım elbette oldu. Her ne kadar uyum sağlasam da hatta başarılarınız da olsa çevrede bir kadının kabul edilmesi oldukça zor. En ufak bir olumsuzluk kadın oluşum ile ilişkilendirileceği için devamlı kendinizi ispat etme ve kabullendirme çabası içerisinde oluyorsunuz.

15 yıl sonra, 2021 yılında yönetim kurulu başkanlığını üstlenerek koltuğa geçtiğimde ise bambaşka bir endişeyle tanıştım. 35. yılını tamamlamak üzere olan şirketimizin başarılarını arttırmak ve sürdürülebilirliğini sağlamak benim endişelerimin birkaçıydı. Fakat çevrenin yargılarında bir değişim yoktu. Yine bir kadın böylesi köklü bir şirketi deneyimli olsa da sahip rolünde ne yapacaktı? Bu seferde yönetmek başka, başkanlık başka ön yargısıyla mücadele ediyorsunuz.

Başarılı bir iş insanı olarak; kadın istihdamı konusundaki düşüncelerinizi ve varsa çalışmalarınızı paylaşır mısınız?

Başarılı bir insan olarak değerlendirdiğiniz için öncelikle teşekkür ediyorum. Bu yolculuğun bir başarı olarak görülmesinden ben de gurur duyuyorum. Var gücümle ve gayretle çalışmalarıma devam edeceğim. Kadın istihdamı konusuna gelince ise her sektörde her alanda kadın olmalı. Yaratılıştan gelen özellikleri ile, nitelikleri ile, yetenekleri ile yer aldıkları her şirkete katkı sağlayacaklarına hiç şüphem yok. Kadınların farklı ve çok yönlü bir bakış açısı, titizlik ve yüksek disiplinli olma gibi birçok özelliği var. Bugün Türkiye'de, başta Koç Holding olmak üzere, birçok kurum ve kuruluşun kadın istihdam oranını arttırma yönünde çalışmaları mevcut. Bu çalışmalar sadece cinsiyet eşitliği için değil ülkemiz iktisadi kalkınması için de son derece önemli. Ancak kadın istihdamına sektörel ya da görev bazlı baktığımızda, kadın nüfusunun kaynaklarımızda homojen dağılmadığını görüyorum. Ne yazık ki hâlâ ülkemizde bazı sektörlerde kadın çalışan göremiyoruz ya da yetersiz sayıda görüyoruz. Ben şahsım adına, şirketimizde kadın istihdamına önem veriyorum ve yüzde 25 oranının sağladık. kadın istihdamı ve kadının toplumdaki değeri konusunda farkındalık yaratmaya gayret ediyorum. Kısacası güçlü kadınlar ile güçlü yarınların var olabileceğine inanıyorum.

Kaç kişilik bir ekip ile hizmet veriyorsunuz?

128 kişilik ekibimizle hizmet vermekteyiz.

Değişim, günümüzün en büyük olgusu. Tecrübe ve gözlemlerinize dayanarak, yıllar içinde otomotiv sektöründeki değişimi nasıl anlatırsınız?

30 yıl içinde sektördeki değişime yakından şahit oldum. Değişen yaşam koşulları yeni müşteri ihtiyaçları ve beklentileri doğurdu. Üretim bu taleplere cevap vermek için her geçen gün yenilenmekte. Bunun yanı sıra, geçmişte kısıtlı marka ve modellere sahip olan otomotiv pazarının bugün 50’yi aşkın markanın onlarca modeli ile temsil etmesi de gelişimi ve değişimi destekliyor. Bugün baktığımızda araçlar yüksek donanım ve teknolojiye sahip. Hatta artık araçlarda fosil yakıt, elektrik, hibrit gibi çeşitliliklerden ve sürücü ihtiyacı olmayan otonom araçlardan bahsediyoruz.

Ford’un yenilikçi ürün ve teknoloji odaklı üretim stratejisi, sizin gibi bayilerin işini kolaylaştırıyor mu?  Bu strateji bayilere nasıl bir katma değer katıyor?

Ford Otosan değişen ve dönüşen beklentileri çok yakından takip ediyor. Trendleri, üretici olması katkısıyla hızlıca ürüne çevirebiliyor. Örneğin, ticari grupta ülkemizdeki ilk elektrikli ticari aracı üretmesi, farklı müşteri beklentilerine cevap verebiliyoruz. Dolayısı ile de iş hacmimizin artmasına katkı sağlıyor.

Diğer taraftan sadece araç donanım ve teknolojilerinde değil, satış sonrası hizmetlerimizde de fark yaratıyoruz. Satış sonrası müşteri memnuniyeti her zaman çok değerliydi ancak şu anda Ford Otosan’ın müşteri memnuniyetini merkeze aldığı bir dönemdeyiz. Ford’un üretimini yaptığı connected araçlar sayesinde müşterilerimizin davranışları izlenip, en verimli araç kullanım deneyimi sağlanıyor. Bu farklılık müşterilerimizin beğenisini topluyor. Bu yenilikler, tercih edilmemizde önemli rol oynuyor.

Ford Otosan bu değişimleri takip edip ürünlerimizi uyarlarken diğer yandan biz bayi teşkilatıyla da sürekli iletişimde kalarak ve personel eğitimlerini doğru kurguda düzenleyerek süreç entegrasyonunu uçtan uca tamamlıyor. Sonuç olarak da Ford’daki yenilikçi ürün ve teknolojiler bizleri de sürekli  öğrenmeye, çalışmaya ve farkındalığa yöneltiyor.

Müşterilerinizin sizi ve ürünlerinizi tercih ederken hangi faktörlerin etkili olduğunu düşünüyorsunuz?

Öncelikle müşterilerimizin bizi tercih etmesinde Ford’un marka değerinin hem globalde hem yerel pazarda oldukça güçlü olmasının payı büyük. Koç topluluğunun en önemli şirketlerinden biri olan Ford Otosan ise ülkemizde yarattığı istihdam ve yaptığı yatırımlar ile toplumumuzla olan bağını her geçen gün biraz daha güçlendiriyor. Biz ise, Başer A.Ş olarak yaklaşık 40 yıldır otomotiv sektöründe misyon edindiğimiz doğruluk ve dürüstlük ilkemiz ile son tüketiciye bu kalite ve güveni yansıtmak için gayretle çalışıyoruz. Sanırım bu gayret ve samimiyet karşılığını buluyor.

Ford bayi olarak 2024 yılından beklentilerinizi aktarır mısınız? Sizce sektör yılın ikinci yarısında nasıl bir performans sergileyecek?

Öncelikle Ford Otosan’ın öngörülerini referans alıyoruz ve güveniyoruz. Ülkenin ihtiyaçlarını, bundan önceki yılların trendini ve markaların yaklaşımlarını da dikkate aldığımızda son 6 ay için bugünkü mevcut zorluklarımıza yenileri eklenmez ise, zor ama yine de adedini sağlayacak bir pazar olacağını düşünüyorum.

Müşterilerinizle olan iletişiminizde neler dikkat edersiniz?

Bu sorunun en önemli cevabı empati. Şöyle bakalım, biraz önce söylediğim gibi, finansmana erişimin kısıtlı ve maliyetli olduğu için bugünkü koşullarda, hizmeti satın alan kişi her anlamda kendini iyi ve güvende hissetmek istiyor. İyi ve güvende hissetmek çok geniş bir kavram. Bunu biliyorum. Ancak bunu anlamamız gerekiyor. Müşterimiz bayilerimize geldiğinde, aldığı ürünün ve hizmetin en iyisi olmasını bekliyor. Beklenti sadece edinme değil ve kullanma sürecindeki maliyetler ve ikinci el değerini de kapsıyor. Tüm bu beklentileri hoş görmek gerekiyor. Dolayısıyla empati kurmanın müşterilerimizle olan iletişimin temeli olduğuna inanıyorum.

Kökleri, değerleri ve ilkeleriyle Türkiye’nin önde gelen topluluklardan biri olan Koç Topluluğu’nun iş yapış kültürü, çalışma hayatınızı nasıl etkiledi? Koç Topluluğu’nun bir parçası olmak sizin için ne anlam ifade ediyor?

Koç Grubu ile benzer değerlere inandığımız ve bu değerleri taşıdığımız için bu topluluğun içinde yer almak istemiştik. İşbirliğimiz oluştuktan sonra artan etkileşimlerimiz ile uyumlanmamız sağlandı. Dolayısı ile iş birliğimiz çalışma hayatımızı kolaylaştırdı ve olumlu yönde etkiledi. Ülkemizin en değerli topluluklarından birinin içinde olmak bizim için büyük bir gurur ve mutluluk.

Sizce, geleceğin otomobil trendleri neler olacak? Bir Ford mühendisi olsaydınız müşteri beklentilerinden hareketle siz hangi yenilikleri hayata geçirmek isterdiniz?

Türkiye’de  elektrikli araç pazarı hızlı bir şekilde büyümeye devam edecek. Çevresel sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği endüstrimizin öne çıkan başlıkları olacak. Markamızın mevcut modellerinin elektrikli seçeneklerini uygun fiyatlar ile müşterilerimize sunmak isterdim. Otonom sürüşün yükselişi, güvenlik, konfor ve zaman tasarrufu sağlayarak ulaşım deneyimini dönüştürecek. Dijitalleşme ve otonom sürüş teknolojisi ise erişilmesi gereken önemli bir yenilik.

Başer Otomotiv olarak, konusuna yaklaşımınızı paylaşır mısınız? Sürdürülebilirlik alanında varsa, çalışmalarınızı anlatır mısınız?

Sürdürülebilirlik şirketlerin en önemli konusu. Başer Otomotiv olarak biz de yönetimsel, ekonomik, çevresel ve teknolojik sürdürülebilirliği gündemimizde tutuyoruz. İki çocuğum şirketimize dahil olmak istedi. Bu entegrasyon için çeşitli departman ve görevlerde çalışmalarına devam ediyorlar. Tabi ki yeni neslin kurumsal hayata entegrasyonunun zorlukları olsa da sahip oldukları eğitim ve vizyon ile şirketimize katkı sunmayı başarıyorlar. Aslında gelecek kuşaklarımıza fırsat ve sorumluluk verdiğimizde hem karşılıklı öğreniyor hem de birbirimize katkı sağlıyoruz.

Yeni neslin katkısı ile Türkiye’de ilk ve tek olan TSE onaylı ve patentli e-transit minibüs dönüşümünü sağladık. Yine çatı GES kurulumu ile tesisimizin enerji ihtiyacını karşılamak, dijitalleşme ile operasyonel süreçlerimizi hem daha hızlı hem de daha çevreci yönetmek, EPDK lisansımızı alarak elektrikli araç şarjı ağı kurmak, ve son olarak sıfır atık projemizi hayata geçirmek yeni neslin adımlarıydı. Hem bir anne hem de yönetim kurulu başkanı olarak onların başarıları ile gurur duyuyorum. Bu adımların güçlenerek ve sürdürülebilirliği sağlanarak işimize devam etmesi en büyük temennimdir.

47700188-bbd2-4f65-8a5c-f52dc31fd277-(2).JPG