03 Temmuz 2024

Küresel Plastik Atık Anlaşması'nda kritik dönemeç!

Küresel Plastik Atık Anlaşması müzakerelerinin sonuncusu mayıs ayında gerçekleşti. Ottowa’daki zorlu toplantılar; deniz çevresi de dahil plastik kirliliğini engellemek için yasal olarak bağlayıcı bir uluslararası bir anlaşma hedefinin tarafların fikir ayrılıkları nedeniyle tehlikede olduğunu ortaya koydu.

Kanada’nın Ottawa kenti, mayıs ayında dünyanın geleceğini ilgilendiren önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Sürdürülebilirlik ve çevre alanında tüm ülkelerin onayıyla atılacak en somut adım olması beklenen Küresel Plastik Atık Anlaşması için müzakereler rekor sayıda katılımla gerçekleşti. Ancak, iş dünyasından ülke temsilcilerine, çevre örgütlerinden bilim insanlarına kadar 3 bin 500’ü bulan katılımcı sayısı ile gerçekleşen müzakerelerdeki zorlu tartışmalar tarafların fikir ayrılıklarının devam ettiğini ortaya koydu.

Uruguay, Paris ve Nairobi’de yapılan müzakerelerde de ülkeler konu başlıklarında fikir ayrılıkları yaşamışlardı. Oysa Küresel Plastik Atık Anlaşması’nın; küresel ısınmanın 1.5 derecenin ötesine geçmemesinin kabul edildiği 2015 Paris Anlaşması’ndan bu yana iklim değişikliğine neden olan emisyonlar ile çevresel korumaya dair en önemli adım olması bekleniyor.

Uzmanlara göre ise aşağıdaki dört istatistik, uluslararası bir anlaşma taslağı hazırlama ihtiyacını ve bunun önündeki engellerin nedenlerini açıkça ortaya koyuyor: 
 
  • Sadece kara kökenli kaynaklardan her yıl 11 milyon metrik tondan fazla plastik atık okyanusa karışmaktadır ve bu miktarın 2040 yılına kadar yılda 29 milyon metrik tona çıkması bekleniyor.
  • Plastiğin yüzde 10'undan azı geri dönüştürülürken plastik ambalajların yüzde 32'si toplama sistemlerine yakalanmamaktadır.
  • Plastik üretimi küresel boyutta çoğalıyor. Sadece ABD'nin Körfez Kıyısı bölgesinde, önümüzdeki beş yıl içinde 10 yeni plastik üretim tesisi ve 17 genişleme projesi planlanıyor. 
  • Veri yönetim firması Statista'ya göre, 2023 yılında 712 milyar dolara ulaşan küresel plastik pazarının 10 yıl sonra değerinin 1 trilyon doları aşması bekleniyor.
Diğer taraftan Aralık ayında imzalanması beklenen anlaşmanın son müzakere toplantısı Kasım ayında Güney Kore’nin Busan kentinde gerçekleşecek. 

Neden Plastik Atık Anlaşması?

Plastik atıklar, doğayı ve suyollarını kirletirken bir yandan da seragazı emisyonlarını artırıcı etkiye de sahip. Plastik sanayi şu anda toplam küresel karbon emisyonlarının yüzde 5’inden sorumlu. Ancak ABD merkezli Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı’nın açıkladığı rapora göre, mevcut trendin devam etmesi halinde bu oranın 2050 civarında yüzde 20’lere, 2060 yılı gibi de üç katına çıkabileceği öngörülüyor.

Bu tehditleri dikkate alan ülkeler, 2022 yılında gerçekleşen BM Genel Kurulu’nda, dünya çapındaki plastik kirliliği krizini çözmeye yönelik yasal bağlayıcılığı olan bir anlaşmanın 2024 sonu itibariyle imzalanmasına yönelik ortak karar almıştı.

Kasım ayında Güney Kore’nin Busan kentinde gerçekleşecek son müzakereler öncesinde Ottowa’daki görüşmelerden, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve danışmanlık firması Systemiq’in hazırladığı iki rapor çıktı. Raporlarda, plastik kirliliğine karşı mücadelede izlenecek yolun ana hatları çizildi.

Anlaşma kritik aşamada
 
Aralık ayında imzalanması beklenen nihai anlaşmaya doğru Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve danışmanlık firması Systemiq'in yeni raporlarına göre, önümüzdeki on yıllarda plastik kirliliğini anlamlı bir şekilde ele almanın tek yolu, plastiklerin tüm yaşam döngüsünü ele alan küresel olarak koordine edilmiş eylemler olacak. Her iki rapora göre, plastik kirliliğine karşı küresel eylem ihtiyaç olduğu gibi bu çerçevede sadece atık yönetimi değil, plastiklerin tüm yaşam döngüsüne dikkat çekmek gerekiyor.

OECD raporunda, "Plastik kirliliğinin çok sayıdaki olumsuz sonuçlarını hafifletmek ve önlemek için artan bir aciliyet duygusuna rağmen, mevcut politikalar plastik akışları ve kirliliğindeki eğilimleri önemli ölçüde değiştirmede yetersiz kalmıştır" ifadelerine yer verildi.

İki yeni raporda öne çıkan dört politika önerileri şu şekilde sıralanabilir:
 
Plastik kirliliğine karşı derhal harekete geçin: Her iki rapor da birbirinden biraz farklı olmakla birlikte, 2040 yılına kadar yanlış yönetilen plastik atıklarda 2019 seviyelerine göre yüzde 50 (OECD) ya da yüzde 87 (Systemiq) gibi önemli bir artış öngörmektedir.
 
Ya koordinasyon sağlayın ya da kirlilik riskini göze alın: Üretim ve atık yönetimi konusunda küresel bir anlaşma olmaması ve yalnızca ülkeler bazında çabaların olması nedeniyle; plastik üretimi 2020 ile 2040 yılları arasında önemli ölçüde artacak. Atık yönetiminin iyileştirilmesi kirlilik dalgasının sadece biraz durduracaktır.
 
Müdahale çağrısı tüm yaşam döngüsü için olmalı: Plastik ürünlerindeki üretim ve tüketim 2020 ile 2040 yılları arasında en az yüzde 70 oranında artabilir. İşlenmemiş plastiği azaltmak için küresel olarak koordine edilmiş politikalar çağrısında bulunmak gerekiyor.
 
Ekonomik bozulma ile ilgili korkuları aşın: OECD’ye göre "daha az gelişmiş yönetim sistemlerine sahip hızlı büyüyen ülkeler" bu süreçten daha fazla etkilenecek. Ayrıca bu süreçte ekonomik faaliyetler döngüsel iş modellerine ve malzeme yönetimine  doğru ilerleyecek.

Peki şirketler ne yapabilir?
 
Sürdürülebilirlik uzmanlarına göre, plastikler küresel kirliliği azaltmanın en önemli anahtarı. Bu nedenle yüzlerce şirket Küresel Plastik Anlaşması için ortak bir koalisyona imza atmış durumda. Böylece özellikle büyük markaların çoğu işlenmemiş plastiği azaltma hedeflerini belirlemiş durumda. Peki, plastik anlaşmasının etkili olması için şirketler nasıl bir rol oynamalı? Uzmanların şirketlere önerileri şu şekilde:
 
  • Küresel Plastik Anlaşması’nın başarılı olmasını istiyorsanız bu anlaşmalara katılın.
  • Sektör kuruluşlarından; müzakerelerdeki konumunuz ve duruşunuz hakkında bilgi edinin. Aynı fikirde değilseniz bunu ifade edin. Şirketinizin anlaşmaya yönelik yüksek hedeflerini duyurun.
  • Plastik kirliliğine ilişkin nihai çok taraflı anlaşma, ulusal plan ve politikalar ilegeçiş sürecini destekleyecek finansman mekanizmaları Taraflar Konferansı (COP) toplantılarını da etkileyecektir. Gelecekte olabilecekler konusunda hazırlıklı olmalı.