30 Kasım 2023

İşveren ve çalışanı '24 saatte buluşturan' uygulama

24 Saatte İş, Gizem Yasa ve Mert Yıldız tarafından kurulan bir uygulama. Koç Lisesi’nin ardından Amerika’da okuyan Gizem Yasa, globaldeki tecrübelerini ortağı ile birlikte kurduğu girişime aktarmış ve 6 yıldır yollarına devam ediyorlar. İş başvurularını 24 satte sonuçlandırarak sektörde fark yarattıklarını ve özellikle hizmet sektöründe önemli bir açığı kapattıklarını söyleyen Yasa, 24 Saatte İş’in kuruluşunu, yaşadıkları zorlukları, sonrasında nasıl büyüdüklerini ve girişimcilere tavsiyelerini Koçbayi internet sitesine anlattı…
 
Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
 
İsmim Gizem Yasa. Türkiye’de 24 Saatte İş, globalde Bonded uygulamasının kurucu ortağıyım. Bonded ile hedefimiz emek yoğun işlerde çalışan mavi ve gri yakanın kendilerine uygun işlere çok hızlı ulaşmasını sağlamak, iş veren ile aday arasındaki güvene aracılık etmek. Ben de son altı yılımı bu probleme kafa yorarak ve sürekli yeni çözüm üreterek geçirdim. Ondan öncesinde de hep girişimciydim.
 
Kendi hikayeme gelirsek, 1984 yılında İstanbul’da doğdum. 1995-2002 yılları arasında Koç Okulu’nda okudum. Ardından 2002 yılında üniversite eğitimim için Amerika’ya gittim. 2005 yılında University of Chicago’da ekonomi bölümünü bitirdim. Sonrasında New York’ta hukuk alanında çalıştım ve özellikle şirketler hukuku alanında deneyim kazandım. Girişimcilik hikayem 2006 yılında New York’ta ilk şirketimi kurmamla başladı. Daha sonra 2011 yılında, Butigo markası ile devam etti yolculuğum.  Amerika’dan Türkiye’ye dönerek Butigo’nun kurucu ekibinde yer aldım ve ayakkabı dikeyinde Türkiye’deki ilk e-ticaret sitelerinden birini yarattım. 2015 yılında Butigo markası Ziylan Grup tarafından satın alındı. Şirketin satışını gerçekleştirdikten sonra, Çiçeksepeti ve Modanisa gibi e-ticaretin önde gelen markalarına danışmanlık yaptım. 2017 yılında, çalışan adayları ile işverenleri bir araya getiren, adaylara 24 saat içerisinde cevap garantisi veren 24 Saatte İş’i kurdum ve halen ortağım Mert Yıldız ile aktif olarak şirketin yönetiminde yer alıyorum.
 
24 saatte iş'in kuruluş hikayesini, fikrin nasıl oluştuğu ile birlikte anlatır mısınız?
 
2017’de de ortağım Mert Yıldız ile birlikte doğru iş ile doğru adayın en etkin ve hızlı biçimde eşleşmesinin ne kadar önemli olduğundan yola çıkarak 24 Saatte İş’i kurduk. Biz burada bir soruna odaklandık. İstihdam piyasasını inceledik, piyasadaki verimsizliği nasıl azaltırız konusuna kafa yorduk ve sonucunda 24 Saatte İş ortaya çıktı. İş arayan ve bu süreçte zorlanan çok fazla kişi var aynı zamanda işverenler de çalışan bulamamaktan yakınıyor. Piyasada iki tarafı bir araya getirecek ve bu süreçteki engelleri ortadan kaldırarak kolaylaştıracak pratik bir çözüm olmadığını gördük ve bu alandaki sorunu çözmek üzere 24 Saatte İş’i geliştirdik.
 
Yola çıkarken hedeflerinizi neler olarak belirlemiştiniz?
 
24 Saatte İş’teki misyonumuz değişen dünyanın ihtiyaçlarını karşılayan, hızlı, verimli ve pratik bir işe alım yöntemi yaratmak. Teknolojinin gücünü kullanırken insan odağını kaybetmeden işe alım süreçlerini dönüştürmek, hızlandırmak ve maliyetleri azaltmak. Hem çalışan adayına hem şirketlere değerli hissedecekleri bir işe alım süreci tasarlamak. Yola çıkarken en büyük hedefimiz adaylara 24 Saat içerisinde iş başvurusuna cevap alınmasını garanti etmek, iş arama sürecini kolay ve keyifli bir hale getirecek bir çözüm üretmek, aynı zamanda personel arayan şirketlerin çok kısa bir sürede doğru adayı bulmasını sağlamak. İşe alım süreçlerinin hem işveren hem de çalışan bazında değersizleştirilmesi sorununu gidermek ve bakış açısını değiştirmeyi hedefledik ve bunları büyük ölçüde başardık.
 
Şimdi sırada, hem hizmet verdiğimiz ülke sayısını artırmak, hem de bu ülkelerde hizmet sektöründe işe alım dendiğinde tartışmasız akla gelen ilk isim haline gelmek. Türkiye’de bu algı oturdu ve bundan dolayı çok mutluyuz.
 
24 Saatte İş'in ne yaptığını tam olarak anlatabilir misiniz? Rakiplerinizden sizi ayıran özellikler neler?
 
Sirkülasyonun çok hızlı olduğu servis sektöründe çalışan ihtiyacına çok hızlı cevap verebilmek için yola çıktık. Bunu yaparken adayların iş arama sürecinde kendilerini iyi ve değerli hissetmelerini öncelik aldık. En büyük farkımız ödemeyi şirketten almamıza rağmen adaylara çok önem vermemiz, tamamen kişiselleştirilmiş bir deneyimle, beyaz yakadaki headhunting benzeri adaya değerli hissettiren ve yönlendiren bir deneyim yaratmış olmamız.
 
6. Yılımıza girdiğimiz bu yılda bu hedefleri gerçekleştirmekle kalmadık, iş vereni ve adayları dinleyerek farklı modeller ortaya çıkardık ve işe alımı 360 derece ele aldık. Tüm ihtiyaçlara sunabilecek pek çok farklı çözümümüz var. Örneğin; kurumsal büyük şirketlerin iş veren markalarını öne çıkaracak, ilanlarının tercih edilmesini sağlayacak pazarlama çözümlerinden, insan kaynakları olmayan küçük bir şirketin insan kaynakları departmanı gibi rol almaya uzanan, birbirini tamamlayan ama aynı zamanda şirketin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenen modellerle güçlenen bir şirketiz. Önceliğimiz her zaman kullanıcıların ihtiyaçları ile evrilmek. Bu da kullanıcı tarafında sadakat yaratan en önemli konu.
 
Hem iş arayan hem de işveren tarafı için ne gibi avantajlar sağlıyorsunuz?
 
24 Saatte İş’in en önemli özelliklerinden biri işverenin ve adayın tercihlerini öğrenen ve iki tarafa da uygun adayları/işi gösteren bir algoritmasının olması. Kriterler doğrultusunda her başvuran adaya bir "eşleşme skoru" belirliyor. Bu skor işverenin geçmiş tercihlerinden yola çıkarak adayın bu işe ne kadar uygun olduğunu belirtiyor. Bu skorlar adaya da işverene de gösteriliyor. Böylece şirket tek tek adayların profiline bakmaya gerek duymadan doğrudan eşleşme skoru üzerinden adayı değerlendirebiliyor, aday ise en uygun olduğu ve kabul edilme ihtimali en yüksek olan ilanlara başvuruyor. Adaylar CV oluşturmadan, 1 dakikada doldurabilecekleri profil ile en yakın, en uygun işlere başvurabilirken, işverenler ise çalışan adaylarının başvurularını hemen değerlendirip görüşmelere başlayabiliyor. Ayrıca süreci verimli hale getirebilmek için işveren ve aday arasında direkt iletişim sağlıyoruz. Sistem üzerinden randevu oluşturulmasını ve sonrasında randevunun takibini yapmayı mümkün hale getiriyoruz. Bu özellikler sadece bizde var. İşe alıma bu kadar bütünsel yaklaşan, değişen süreçlere sürekli adapte olan başka bir çözüm yok.
 
Kullandığınız yeni nesil teknolojilerden bahseder misiniz?
 
Öncelikle sistemimiz mikro servis mimarisi üzerine kurulu. Bu durum farklı ülkelere genişledikçe ve kullanıcı sayısı arttıkça sistemin yavaşlamadan ölçeklenmesini sağlıyor.
 
Bunun dışında sistemimizin pek çok yerinde yapay zeka algoritmamız çalışmakta. Adayların doğru işlerle eşleştirilmesi, adayların videolarından karakter analizi yapılması, kullanıcıların attıkları mesajlardan sistemi doğru kullanıp kullanmadıkları gibi pek çok farklı konuda yapay zeka algoritmalarımız devrede.
 
Bu girişim yolculuğunda sizi en çok zorlayan anlar neler oldu?
 
Herhangi bir şeyi yoktan var etmek çok zorlu bir süreç. Çok büyük disiplin, bitmeyen bir motivasyon ve hem zihinsel hem fiziksel dayanıklılık gerektiriyor. Hala her gün zorlandığım onlarca an, karar oluyor. Bazı sabahlar dünyayı değiştireceğim, daha iyi bir sistemi yaratmak mümkün ve bunu ben yapabilirim diye uyanıyorsunuz, bir sonraki sabah ya düşündüğüm gibi olmazsa soruları içinizi yiyebiliyor. Yaş ilerledikçe ve deneyim arttıkça en büyük fark burada ortaya çıkıyor. Bu düşünceleri normalize etmeyi, bu kadar uçlarda hissetmeden daha sakin kalmayı ve duygularınızı yönetmeyi, daha rasyonel davranmayı öğreniyorsunuz.
 
En çok zorlandığım anların ilk ikisini düşünürsem, bir numara pandemi gerçeği ile yüzleşmekti diyebilirim. Çalıştığımız sektörlerin %80’inin tamamen kapandığı bir ortamda nasıl hayatta kalınır sorusu ile baş başa kalmak inanılmazdı. İkincisi ise, ilk yurtdışı açılımımız sürecinde yaşadıklarımızdı. Düşünmediğimiz onlarca detay ve ilk kez böyle bir şeyi yapıyor olmanın acemiliği dolayısıyla hiç kolay olmadı. Ama sonuç almaya başladıkça yol kolaylaşıyor ve ilerledikçe yol görünmeye başlıyor. O sebeple artık Meksika’da da yürüyen, büyüyen işlerimiz ve bir ofisimiz var. Bunun keyfi de çok başka.
 
Önümüzdeki dönem hedefleriniz nelerdir?
 
Şu anda 24 Saatte İş’in bünyesinde 4.5 milyon aday, 180 bin şirket bulunuyor. Hedefimiz yurt içinde 2025 yılında kadar 10 milyon aday ve 300 bin şirkete ulaşmak. Operasyonumuzun olduğu her ülkede servis sektöründe hızlı ve pratik işe alım denilince akla ilk gelen isim olmak bizim en büyük hedefimiz.
 
Son dönemde girişimcilik oldukça popüler bir hal aldı. Bun anlamda, bir girişimi başarıya ulaştırmış bir ekip olarak, yola yeni çıkacaklara ne gibi tavsiyeleriniz olur?
 
Gençlerle sık sık bir araya gelip girişimcilik üzerine sohbet ediyorum ve hep anlatmaya çalıştığım konu girişimciliğin bir heves olarak görülmemesi, hatta çok büyük ciddiyetle ele alınması gerektiği. Farklı tarzda girişimciler var: kimileri trendlerin, kimileri sürdürülebilirliğin peşinde olabiliyor ama iki durumda da çok üst düzey bir operasyonel yetenek ve krizlerle çok hızlı başa çıkabilme yetisi gerekiyor. Bu noktada gençlerde gördüğüm en büyük risk ele aldıkları konu ile ilgili yeterli direnci göstermeden hızlı vazgeçme olasılıkları. Bir girişim ilk aşamalarından itibaren zorlukları ve zaman zaman imkânsızlıkları ile gelecek, nerede vazgeçeceğini bilmek elbette bir erdem ama o noktaya kadar şansı zorlamak da başarının en büyük anahtarı. Bu sebeple gençlerdeki girişimcilik heyecanını olumlu bulmakla birlikte bu işin zorlukları ve yenilgileri tarafında da farkındalıklarını geliştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Sadece tutku, sadece istek yeterli değil, çok fazla çalışmak, yaptığın işe kendini adamak lazım.
 
Bir kadın girişimci olarak, iş kurmak isteyen kadınlara neler söylemek, ne öneriler vermek istersiniz?
 
Girişimcilik bir ruh meselesi, önce hayal edebilmek, sonrasında var edebilmek, var ettikten sonra da sürdürebilmekten geçiyor. Burada kadın erkek diye bir ayrım düşünmemek gerek. Kadın girişimcilere önerim de buna odaklanmamaları. Siz girişimcisiniz ve girişimcilik cinsiyetlerden sıyrılması gereken bir üst kimlik. Sıfırdan bir yapıyı kurmak ve ayağa kaldırmak, o şirketin hem patronu hem de hizmetkârı olabilmekten geçiyor. Bu da çoğu zaman kimsenin yapmak istemediği işleri yapmaktan imtina etmemek demek. Girişimcilik özgürlük gibi algılanabilir ve bu doğru ama bir o kadar da başarmak için yaptığınız işe bağlılık ve adanmışlık gerektiriyor. Ve bazen ortaya çıkarmaya baş koyduğunuz bu gelecekteki hedef için bugün birçok şeyden vazgeçmeniz gerekebiliyor.
Bütün bunların üstüne diyorum ki, başlayın. O ilk adımı atmaktan korkmayın. Neden başaramayacağınıza dair fikir üretecek çok insan olacak etrafınızda ama siz amacınıza ve bu amaca olan adanmışlık hissinize güveniyorsanız gerisini akışa bırakın. Şans hareket edenin ve cesaret edenin yanında, bunu unutmayın. En önemlisi de yukarıda da altını çizdiğim gibi kadın olmanın dezavantajlarına veya başarı şansınızın karşı cinsten daha düşük olduğu konusuna takılmayın. Girişiminizle ilgili düşünmeniz gerekecek pek çok konu olacak ama bu onlardan biri olmamalı.