• Anasayfa
  • Size Özel
  • “Vehbi Koç’un emanet ettiği değerleri odağımıza alarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz”
24 Mart 2024

“Vehbi Koç’un emanet ettiği değerleri odağımıza alarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz”

Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Oğuz Toprakoğlu ile yarım asrı aşkın süredir faaliyetlerini başarıyla sürdüren vakfa dair özel bir sohbet gerçekleştirdik.
 
Bizden Haberler
 
Bundan tam 55 yıl önce merhum Vehbi Koç tarafından, vakıfçılık geleneğini sürdürmek ve Türkiye’ye eğitim, sağlık ve kültür alanlarında yeni değerler kazandırmak amacıyla kurulan Vehbi Koç Vakfı, bu süreçte birçok insanın hayatına ışık oldu. Ülkemize kazandırdığı kuruluşlar, destek olduğu projeler, sürdürdüğü programlar ve binlerce öğrenciye sağladığı burslar ile gelişimi toplumun geneline yaymayı hedefleyen Vehbi Koç Vakfı’nın Genel Müdürü Oğuz Toprakoğlu, Vakfın dünden bugüne yaşadığı gelişmeleri, prensiplerini ve hayırseverlik olgusuna yaklaşımını anlattı.
 
55 yıllık bir kurum olarak, toplumun değişen ihtiyaçlarına her dönemde uyum sağlayan Vehbi Koç Vakfı’nın çalışma prensipleri ve modelleri nelerdir?

Öncelikle sizlere Vehbi Koç Vakfı’nın DNA’sından bahsetmek isterim; Vakıf, hâlihazırda Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk özel vakfı olması sebebiyle üstlendiği lider konumunu, hiç şüphesiz ki, kurucumuz Vehbi Koç’un ülkesine, Türk milletine duyduğu sevgi, inanç ve güvenin yansıması olarak korumaktadır.  Bu durumu Vehbi Bey’in kişisel vizyonu ile zamanın ruhunu okuyarak ortaya koyduğu çağdaş vakıfçılık felsefesinin bir eseri olarak görebiliriz.
Vehbi Bey, vakfımızı kurduğu gün, tüm varislerine, yakınlarına, iş arkadaşlarına, yurttaşlarına ve çalışanlarına Vehbi Koç Vakfı’nı vedia atfetmiştir. Bizler de kurucumuzun emanet ettiği değerler bütününü odağımıza alarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 55 yıldan bu yana, hiç taviz vermeden, güven, iyilik ve şeffaflık gibi temel değerleri koruyarak ilerliyoruz. Bu köklü değerler bütününü toplumsal fayda yaratmanın odağı olarak kabul ediyor, çağın beklentilerini doğru anlayarak, analiz ederek ve yapılandırarak çalışmalarımıza dahil ediyoruz.
Vehbi Koç’un zamanın ruhunu doğru okuma anlayışı, nesilden nesile Koç Ailesi’nin her bir üyesinde vuku bulmuş, geçmişten geleceğe tüm kuşaklara aktarılmıştır. Koç Ailesi’nin kıymetli üyeleri, çağın ihtiyaçlarını gözeterek, kendi dünya görüşleri ve ilgi alanları çerçevesinde Vakıf bünyesinde birçok sosyal sorumluluk çalışmasını başlatmış, maksimum fayda için faaliyetlerini yakından takip ederek her daim desteklerini sürdürmektedirler.  Örneğin, Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Semahat Arsel’in 1974 yılında kurulmasına ön ayak olduğu VKV Hemşirelik Fonu, Vakfın Türkiye’deki hemşirelik mesleğini geliştirmeye yönelik faaliyetlerinin başlangıç noktasını oluşturmuştur. Bugün hemşire eğitim ve gelişim faaliyetlerini büyük ölçüde SANERC (Semahat Arsel Hemşirelik Eğitim ve Araştırma Merkezi) ve Hemşirelik Fakültesi üzerinden yürüten Vakfımız ayrıca, lise ve lisans seviyesinde burslar ve hemşireler tarafından yürütülen özel mesleki gelişim projelerine destek vermektedir. Vehbi Bey’in eşi merhume Sadberk Koç, oluşturmuş olduğu koleksiyon ile Türkiye’nin ilk özel müzesinin kurulmasına vesile olmuştur. Merhume Sevgi Gönül, müzenin koleksiyonunun genişletilmesine ve dünya standartlarında sergiler ve yayınlar yapmasına önderlik etmiştir. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Vakfımızın Yönetim Kurulu Üyesi Ömer M. Koç, Koç Ailesi’nden gelen kültür ve sanat anlayışını günümüzün çağdaş sanat pratiklerini dahil ederek zenginleştirmiş, çağdaş sanat koleksiyonunun oluşturulmasına ön ayak olmuştur. Vakfın Arter, Meşher gibi çağdaş sanat alanlarını açması ve Koç Holding ile birlikte İstanbul Bienali’ne uzun vadeli destekleri bu alanın diğer önemli faaliyetlerindendir.

Merhume Suna Kıraç, eğitime verdiği öneme istinaden 1988 yılında dünya standartlarında bir Türk eğitim kurumu olarak Koç Lisesi’nin ve 1993 yılında eğitim ve araştırmayı bünyesinde barındıran Koç Üniversitesi’nin kurulması için büyük emek vermiştir. Koç Holding Şeref Başkanımız ve Vakfımızın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sayın Rahmi M. Koç, sağlık hizmetlerinin ve iyi yetişmiş sağlık personelinin önemine vurgu yaparak Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin kurulmasına ön ayak olmuştur.

Koç Ailesi’nin önem atfettiği alanlara ek olarak, Vakfın merkezinden de Türkiye’nin ihtiyaçlarına yönelik ve dünyadaki vakıfçılık çalışmalarını takip ederek yenilikçi ve etki yaratacak alanlara eğiliyoruz. Örneğin, eğitimin kalitesine ilişkin sorunlara değinmek adına öğretmen alanında bir araştırma ve insan odaklı tasarım projesi yürüterek bugün kolektif şekilde desteklenen ve Türkiye’deki öğretmenlere mesleki bir dayanışma alanı sunan Öğretmen Ağı’nın kurulmasına vesile olduk; tekrarlanabilir ve sürdürülebilir iş modellerini desteklemek amacıyla Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı’nın kurulmasına liderlik ettik.
 
Vehbi Koç Vakfı ülkemizin ilk özel vakfı olmanın yanı sıra alanında öncü konumunu korumaya devam ediyor. Hayata geçirdiği projeler, odaklandığı alanlar ve yönetimlerini üstlendiği kurumlar ile örnek teşkil ediyor. Bu kapsamda 55 yıldır var olan bir vakıf olarak sivil toplum ve hayırseverlik alanında bu önemli konumunu nasıl koruyor?

Görüyoruz ki, günümüzde derinlemesine hissettiğimiz tüm problemlerin çözümünde, sistemsel dönüşüm yaratabilen, sürdürülebilir modellere her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Dünyada öncelikli sorunların kök problemlerini görmek, müdahale stratejisini, buna göre sistem dönüşümü sağlayacak şekilde kurgulamak, ne yaptığınız kadar neye odaklandığınız ve meseleye nasıl yaklaştığınız da önemli… Özetle kronik problemlere yapısal çözümler getirilmesi gerekmektedir.

Vehbi Koç Vakfı, hayırseverlik alanında sürdürebilir çözümler yaratmayı, sistem dönüşümü sağlayan formülleri ve böylesi sistemleri desteklemeyi, ağlar kurmayı ve nitelikleriyle öncü konumunu korumayı hedefliyor. Bu çerçevede, vizyonumuzu, misyonumuzu değiştirmeden ancak zamanın ruhuna uygun olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Alandaki yeni araçlar ile, özellikle genç nesli ve tüm toplumu odak alanımız içinde barındırıyoruz. Vehbi Koç Vakfı olarak önümüzdeki döneme de bu vizyon ile bakıyoruz.
 
Önümüzdeki yıllarda Vehbi Koç Vakfı’nın odaklanacağı öncelikli alanlar neler olacak?

Bildiğiniz gibi Vakfımızın bir resmi senedi mevcut. Resmi senedimizde de belirtildiği gibi Vehbi Koç Vakfı’nın öncelikli odak alanları eğitim, sağlık ve kültür… Bu alanlarda ortaya çıkardığımız projelerimizin ve yönetimini üstlendiğimiz kurumların çağın gerekliliğine uygun bir şekilde sürdürülebilir olmasını hedefliyoruz. Bunun yanı sıra Vakfımızın varlık yönetimini en iyi şekilde yapmaya çalışarak elde ettiğimiz kaynaklar doğrultusunda çalışmalarımızı yürütüyoruz.

Vehbi Koç Vakfı için eğitim öncelikli alan. Vakfımız bünyesindeki eğitim kurumları olan Koç Üniversitesi ve Koç Okulu’nun itibarını korumak ve çalışmalarını sürdürülebilir kılmak da hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ekonomik ve toplumsal kalkınmanın en önemli şartının eğitim olduğu bilinciyle gerek üniversitemiz gerekse okulumuzda, eğitim kalitesinden taviz vermeden, Koç markası ve değerlerine uygun olarak itibarımızı en üst seviyede tutmak için planlamalar yapıyoruz. Bunun yanı sıra, merkezden yürüttüğümüz burs ve eğitim programlarımız, ülkemizin farklı bölgelerindeki 21 bağış okulumuz ve eğitim kurumlarımız ile örnek olmak için çalışmaya devam edeceğiz.
Son dönemdeki önceliklerimiz arasında 6 Şubat depremleri sonrası Koç Topluluğu tarafından kurulan Umut Kentler’i de sayabilirim. Koç Topluluğu çalışanlarının ve şirketlerinin bağışları ile oluşan Vehbi Koç Vakfı Afet Fonu’ndaki kaynaklar ile, 0-18 yaş arası çocukların iyi olma hâllerini destekleyen ve potansiyellerini gerçekleştirmelerine fırsat veren faaliyetler yürütüyoruz. Bu çalışmalarımız hâlihazırda sunulan sosyal hizmetleri ve destekleri bütünsel olarak ele alarak, farklı yaş gruplarının ihtiyaçlarını gözeterek kurgulanıyor. Ayrıca, Afet Fonumuz dışında Vakfımızın kendi kaynakları ile de çocukların hayatlarında büyük etkisi olan ebeveynlerin, öğretmenlerin ve uzmanların desteklenmesi için de tamamlayıcı faaliyetler yürütüyoruz. Bu şekilde, çocukların fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimlerinde pozitif bir etki yaratmayı hedefliyoruz.

Bir diğer önemli odak alanımız olan kültür için de elimizi taşın altına koymayı sürdürüyoruz. Bildiğiniz gibi, Vakıf bünyesinde yer alan ve Türkiye’nin ilk özel müzesi olan Sadberk Hanım Müzesi, gün geçtikçe büyüyen, eşsiz bir Türk İslam ve arkeoloji eserleri koleksiyonuna sahip. Büyüyen koleksiyonunu ve gelişmiş vizyonunu barındırmak için müzemizi, Sarıyer’deki mevcut konumundan, Haliç’teki yeni evine taşıma çalışmalarımız hız kazandı. Önümüzdeki dönemde, yeni binası ile Sadberk Hanım Müzesi’nin, sadece ülkemizin değil dünyanın kültürel yaşamının en önemli cazibe merkezlerinden biri olarak konumlanacağı inancındayız.