17 Haziran 2021

21. yüzyılın kaderini yeniden yazacak 7 trend!

Sadece bizi değil tüm evreni yeniden şekillendiren bazı trendler var ki bugünden geleceğe bir referans niteliği taşıyor. Zamanın ruhuna yaraşır bir şekilde pek çok kavramın revize edildiği günümüzde daha sürdürülebilir bir dünya hayaline hayat vermek için kaldıraç görevi üstlenen bazı eğilimler adeta yarının dünyasına yol gösteriyor. İşte karşınızda 21 yüzyılı yeni baştan tanımlayacak 7 trend.

Değişen toplumsal ve ekonomik şartların ışığında içinde bulunduğumuz çağ adeta yeniden şekilleniyor. Sürdürülebilirlik, ihtiyaçlar, beklentiler ve inovasyon gibi kavramların da itici gücü bu değişime rehberlik ederek geleceğe ışık tutuyor. Accenture’ın hazırladığı Fjord Trends 2021 raporu da tüketici davranışlarını, toplumu ve şirketleri şekillendirmesi beklenen bu eğilimleri mercek altına alıyor. Peki ama rapora göre geleceğimizi yeni baştan kurgulamamıza yardımcı olacak 7 trend ne? Hazırsanız başlıyoruz.

Toplu yer değiştirme
Pandemi süresince belki bizzat belki de en yakınlarımızdan deneyimlediğimiz üzere tüm dünyada çalışma ritüelleri bir değişim ve dönüşüm sürecine girdi. Yıllardır adeta ütopyadan öteye gidemeyen uzaktan çalışma bir anda yaşamımıza dahil oldu. Ayrıca tüm değişim bununla da sınırlı değildi alışveriş deneyimini, eğitimi, sporu kısacası geçmişte sosyalleşmemize olanak sağlayan pek çok şeyi sanala taşımak iletişim şekillerimizin yanı sıra hayatımızın da dönüşüme uğramasına neden oldu. Bu toplu yer değiştirme insanların davranış şekillerinin de farklılaşmasına neden oldu. Öncelikler değişti, markaların mevcut ve potansiyel tüketicilerle iletişim süreci de başkalaşım geçirdi. Haliyle markalar da müşterileriyle iletişimlerini güçlendirmek için yeni deneyimleri sunmaya odaklandı. Örneğin fiziksel ortamda müşterilerine yaşattıkları tatmin ve özel olma hissini dijitale de aktarmak zorunda oldukları gerçeğinden yola çıkan markalardan biri olan K11 isimli lüks sanat merkezi, çatısı altında yer alan 46 mağazayı WeChat aracılığıyla müşterilerine gezdirerek buradan satın alma fırsatı sundu. Bugüne kadar eşi benzeri olmayan bir alışveriş deneyimine imza atan K11, markasına dair farkındalık yaratarak rakiplerinden bir adım önde olmayı başardı.

Kendin yap inovasyonu
Bu süreç insanların yaratıcılıklarını ortaya çıkarmalarına da olanak sağladı. Bireyler iş, yaşam ve sosyal hayatlarını tasarlama noktasında yaratıcılıklarının adeta sınırlarını zorladılar. Bu zorlu dönemde insanlar teknolojik cihazları hünerlerini ortaya çıkartmaya yardımcı olacak bir araç gibi kullandılar. Her evde yaratıcı geçici çözümler ortaya çıktı. İnsanların yaşam alanlarını yeniden tasarladığını ve ev eşyalarını farklılaşan ihtiyaçlarına göre değiştirdiğini gördük. Pandemi sürecinde geliştirdikleri geçici çözümleri bir kariyer yolculuğuna dönüştüren insanlarla birlikte küçük girişimcilerin de sayısı arttı. Mevcut platformlar ise bu yeni döneme ayak uydurmak adına kendilerini yeniden tasarlama yoluna gittiler. Örneğin, bu süreçte binlerce insanı bir araya getirip canlı şovlar sergilemenin imkansız olması nedeniyle Fortnite ve ünlü rap sanatçısı Travis Scott, bir ortaklığa imza atarak 12 milyondan fazla seyirciye yönelik bir oyun içi sanal performans sahneledi.

Özetle markaların kişisel inovasyonu desteklemek için uygun koşulları yarattığı bir çağ söz konusu. İşletmeler de yaratıcı ile müşteri arasındaki çizgilerin giderek bulanıklaştığını kabul ederek kendin yap sürecinde aktif bir şekilde varlık göstermenin bir yolunu bulmalılar. Kuruluşlar, araçlar ve platformlar tasarlayarak müşterileriyle birlikte yaratmaya ön ayak olmalılar.

Çalışan deneyimi
Pandemiyle birlikte evden çalışmaya geçen şirket sayısı oldukça yükseldi. Ancak bu aklınıza hemen bundan sonra ofis alanları diye bir kavram olmayacak şeklinde bir fikir getirmesin. Zira bundan sonraki süreçte ofis alanları tamamen işlevini yitirmiş olmayacak ancak mevcut durumun ışığı altında yeniden gözden geçirilmesi de kaçınılmaz bir son. Rapora göre işverenlerin tüm iş süreçlerini dijital dönüşüm kapsamında yeniden revize etmeleri gerekiyor. Sanal ekiplerin de işin içine dahil olabileceği bir kurumsal kültür inşa etmeleri de son derece önemli. Ayrıca evden çalışmanın daha yaygın hale gelmesiyle birlikte bu durum işverenler nezdinde etkili bir siber güvenlik uygulamasının önemini daha da artıracak. Zira bu durumun mahremiyetle ilgili bir takım olumsuz sonuçlara da yol açabileceği konuşulanlar arasında yer alıyor. Özetle işin geleceğinin görünümüne dair bir prototipleme çağına giriyoruz ve bu çağda kültür ve yetenek gibi alanlarda yenilikler yapmak için bolca yeni fırsatlar da söz konusu.

Etkileşim yolculuğu tutkusu
İnsanların sanal dünya ile teşriki mesaisi pandemiden önce de oldukça fazlaydı. Fakat evlerimize çekildiğimiz bu dönemde haliyle sanal dünyada harcadığımız zaman daha da arttı. Bunun üstüne iş dünyasının da evden çalışmaya geçmeyi desteklemesiyle birlikte sanal dünyada geçirilen süre adeta tavan yaptı. Kamusal alanlardaki ekranların takip edilme oranı da haliyle düştü ve bireysellik ön plana çıktı. Profesyonel ve amatör içerik üreticilerinin de yoğun bir çaba sarf etmesiyle ekran başında geçirilen süre arttı da arttı. İlgi çekici ve fonksiyonel bir tasarımla sunulan doğru ekran içerikleri sayesinde ekran deneyimi izleyicilere tıpkı gerçek dünyadaki deneyimleri gibi ilgi çekici bir şekilde sunulabilir. Özetle insanların yaratıcı içeriklere ve yeni etkileşimlere her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu bu dönemde modası geçmiş tasarım şablonlarından kurtulan markalar farklılaşmayı başaracaklar.

Tedarik zincirlerinde çeviklik
İnsanların ürün ve hizmetlere erişimi ile satın alma süreçleri bu süreçte değişim gösterdi. Doğal olarak da şirketlerin tedarik zincirleri de tüm iş süreçlerini yeniden kurgulamak zorunda kaldı. Organizasyon yapıları çevik ve esnek olan ve yeni iş modelleri ile işbirliklerini de bu çerçevede hayata geçiren şirketler bu değişime kolayca adapte oldu. Örneğin Çin’in online perakende devi olarak nitelendiren JD.com, üreticilerin kendi platformunda yeni mağazalar açmasına, pazarlama, lojistik ve teslimat hizmetlerinden de yararlanmasına imkan tanımak adına bir girişim başlattı.

Kısacası bu yeni çağda insanların ürün satın alma ve hizmet deneyimi şekli farklılaştığı için şirketlerin de müşteri memnuniyetini daim kılmak adına organizasyonlarında çevik ve esnek olması son derece önemli.

Empati
2020 yılı ne yazık ki eşitsizliklerin gözle görüldüğü bir yıl oldu.  Zengin/fakir, yaşlı/genç, erkek/kadın ve etnik gruplar arasındaki uzun süredir devam eden eşitsizlikler, Covid-19'un etkisiyle varlığını daha net bir şekilde hissettirdi.

Markaların hızla ortaya çıkan bu kutuplaşmalara hangi tonda yanıt vereceklerini belirlemenin yanı sıra ürün ve hizmet süreçlerini tasarlamada empatinin yardımına başvurması rekabette öne çıkmalarına yardımcı olacaktır. Bunu yaparken de tüm toplumu düşünmek yerine amacına en yakın konulara öncelik verir ve bu çerçevede davranış kalıpları oluşturarak bunu daha küçük alt gruplara kadar daraltabilirler. Alternatif olarak, bu kutupları yönetmeyi de deneyebilirler. Örneğin, eBay, ücretsiz bir e-ticaret platformu sunarak aylarca süren karantinadan sağ çıkamayan küçük işletmelere yardım etmeyi seçerek kendi sektörüne öncülük etti.

Kaybedilen ve keşfedilen ritüeller
Doğum, ölüm gibi ortak duyguların etrafında şekillenen pek çok ritüel bu dönemde ne yazık ki eskisi gibi eyleme dökülemedi. Halbuki bu gelenekler bizim iş yaşamında, sosyal hayatta diğer bireylerle birbirimize bağlanmamıza neden oluyordu. Haliyle bu ritüelleri eskisi gibi gerçekleştiremeyince de insanoğlu kendisine mutluluk veren, stresini atmaya yardımcı olan alternatif seçeneklere yöneldi. Birçoğu arkadaşlarıyla ve aileleriyle sanal olarak daha sıkı bağlantılar geliştirdi. Kişisel bakımına daha fazla zaman ayırmak, mental olarak sakinleşmek ve arınmak adına yeni hobiler edinmek gibi farklı davranışlar geliştirdi. Örneğin bu dönemde meditasyon uygulamalarının kullanımı arttı. Hatta öyle ki raporda Calm meditasyon uygulamasının indirilenler arasında bir numaraya yerleştiğinin de altı çiziliyor.

Pandemi ne yazık ki hala bitmedi. Bu durumda insanların yeni alışkanlıklar, ritüeller ve başa çıkma stratejilerine ihtiyaç duyacakları aşikar. Markalar bu dönemde gerçekleştirilemeyen ama yokluğu nedeniyle bıraktığı boşluktan mutsuzluk duyan insanların bu ihtiyaçlarına cevap olabilecek yeni deneyimler yaratmalılar. Modadan seyahate eğlenceden inançlara kadar oldukça geniş bir perspektifte pek çok konuda fiziksel ortama ihtiyaç duymayan yeni uygulamaları hayata geçirerek müşterilerin bu konudaki açlığını ortadan kaldırabilirler. Örneğin fintech şirketi Klarna, bu gerçekten yola çıkarak, iptal edilen yaz etkinliklerinin bıraktığı boşluğu doldurmak için oldukça büyük ses getiren Klarnival adlı bir çevrimiçi müzik festivaline ev sahipliği yaptı. Unutmayın doğru ritüel, doğru amaç ile birleştiğinde ortaya çok başarılı iş modelleri çıkartılabilir.