• Anasayfa
  • Yaşam
  • Bu okuduklarınızdan sonra ağaçlara karşı bakış açınız değişecek!
17 Kasım 2022

Bu okuduklarınızdan sonra ağaçlara karşı bakış açınız değişecek!

Her mevsim değişen renkleriyle çocukluk anılarımızın arka planını süsleyen ağaçlar, dünyanın varlığını devam ettirmesi üzerinde de birinci derecede rol oynuyor. Peki, bu denli büyük bir görev üstlenen ağaçlar hakkında bizler neler biliyoruz? Mesela kendi aralarında iletişim kurabildiklerini ya da bir ağacın yılda 2 ton suyu çekerek su baskınlarını engellediğine dair bir fikriniz var mıydı? Şaşırmaya hazır olun! Ağaçlarla ilgili bu bilgilerden sonra onlara karşı bakış açınız değişecek.
 
Hem gezegenimiz hem de insanlar için yaşamsal bir rol üstlenen ağaçlar, dünyadaki oksijenin yüzde 40’ını sağlıyor. Ancak ne yazık ki insanlar, bizi iklim değişikliğine karşı koruyacak en büyük kalkanlarımızdan biri olan ağaçları sorumsuzca yok ediyor. Çocukluğunuza bir geri dönün hatıralarınızda ağaçlarla bezeli yollar, bahçeler var değil mi? Peki ya şimdi? Ne yazık ki bugün o ağaçların yerinde soğuk sevimsiz betonlar yükseliyor. Çocukluğumuzda bizlere cömertçe sunduğu meyvelerinden ağız dolusu yediğimiz ağaçları elbirliğiyle yakıyor, kesiyor, çocuklarımıza daha gri bir dünya bırakmak için adeta canla başla çalışıyoruz. Peki, ama insanlık için bu denli büyük bir yaşamsal öneme sahip olan ağaçlar hakkında ne biliyoruz? Halil Cibran’ın da dediği gibi “Toprağın göğe yazdığı şiirler” olan ağaçlar hakkındaki okuduklarınıza eminiz çok şaşıracaksınız. İşte karşınızda ağaçlar hakkında muhtemelen daha önce hiç duymadığınız ilginç bilgiler…

Birbirleriyle sürekli iletişim halindedirler
Bizlere yıllardır iletişim kurmanın insanlara ve hayvanlara özgü bir davranış şekli olduğu öğretildi değil mi? O zaman bu bilgiyi tazeleyerek gruba ağaçları da dâhil etmenin vakti geldi de geçiyor bile. Zira konuşmak ağaçlarında sıklıkla yerine getirdiği bir eylem. Ama bu sav, sizin rüzgârlı havalarda ağaç yapraklarının çıkardığı sese bakıp da ağaçlar sanki konuşuyor gibi bir romantik bir bakış açısının ürünü değil. Tam aksine bilim insanları tarafından ispatlanmış bir gerçek. Ağaçlar arasında gerçekleşen ve son derece etkileyici olan iletişimin temel bir amacı var: sağlıklı bir biçimde büyümek! Bilim insanlarının uzun yıllara dayanan araştırmaları ve gözlemleri sonucunda ağaçların birbirleriyle konuştuğu, takas yaptığı ve hatta birbirleriyle de kıyasıya savaştığı ortaya çıktı. Peki, ama nasıl? Elbette ki köklerinin içinde ve çevresinde büyüyen mantarlar aracılığıyla. Buna göre mantar ağına bağlanan ağaçlar birbirileriyle kaynaklarını paylaşabiliyor. Yer altında bulunan bu ağ sayesinde birbirleriyle iletişim kurabiliyorlar. Hatta öyle ki yaşlı ağaçlar kimi zaman genç fidanların ihtiyacı olan şekeri bu ağ vasıtasıyla ileterek onların hayatta kalma şansını artırıyor. Eğer yaşlı ağaç ölmek üzereyse mevcut kaynaklarını bu mantar ağına aktararak ihtiyacı olan ağaçların kullanımına açıyor. Bu kaynaktan kimi zaman diğer bitkiler de yararlanabiliyor. Ancak bazen kaynakların tamamını ele geçirmek için saldırıya maruz kalabiliyorlar. Böyle bir durumda da kimyasal bir madde salgılayarak diğer ağaçları uyarıyorlar. Hatta karaceviz gibi bazı türler bir adım ileri giderek zehirli bir madde salgılayıp düşmanlarını bile zehirleyebiliyor. Ayrıca hayvanlar ve bitkiler tarafından yaprakları yenilen ağaçlar diğer ağaçlara sinyal göndererek onları uyarabiliyor. Uyarıyı alan ağaçlar ise bir kimyasal salgılayarak yapraklarını lezzetsiz ve sindirimi zor yapraklara dönüştürebiliyor. Böylece hayvanların vereceği potansiyel zararlardan da kendilerini korumuş oluyorlar. Nasıl, muazzam değil mi?
 
Yeryüzünün şeklini korumasına yardımcıdırlar
İnsan neslinin ortaya çıktığı günden bu yana beslenme, korunma, barınma gibi ihtiyaçlarına kusursuzca cevap veren ağaçlar kimi zaman onların sağlıklarını ilk günkü gibi korumalarına yardımcı olmak adına ilaç üretiminde kullanılan hammaddeyi de sağlıyorlar. Yani insanın aksine bencil davranmayıp içinde bulunduğu ekosistemin sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürmesine de katkıda bulunuyorlar. Ama bunların çok daha ötesinde önemli bir işlev daha üstleniyorlar: tutkal görevi görmek. Zira ağaçlar toprağın kaymasını ve denizlere dökülmesini engelleyen önemli birer unsurdur. Bunun yanında bir ağacın yılda 2 ton suyu çekerek su baskınlarını engellediğini de belirtmeden geçmeyelim. Son dönemde yaşadığımız su baskınlarına dikkat çekmek adına son derece önemli bir bilgi. Ayrıca ağaçların, yağışları filtreleyerek su kalitesinin iyileşmesine katkı sağladığı da bilinen bir gerçek.

Son yıllarda hepimizin sıklıkla şikâyet ettiği sıcak havalara çözüm de yine ağaçlarda gizli. Çünkü ağaçlar, yapraklarında bulunan suyun buharlaşmasına olanak sağlayarak hava sıcaklığını düşürebiliyorlar. Ses kirliliğine de çözüm üretmekte üstlerine yoktur. Yaprakları ve dalları vasıtasıyla ses dalgalarını emen ağaçlar, bu sayede gürültüyü azaltabilirler. Karbon kirliliğin önüne geçmede konusunda da ağaçların yardımına başvurmak mümkün. Zira uzmanların ifade ettiği üzere “tek bir ağaç bir arabanın 4 bin kilometrede oluşturduğu karbon kirliliğini yok edebilme kapasitesine sahip.”  
 
Beden ve ruh sağlığınız için olmazsa olmazdırlar
Hepimiz günlük hayatın koşturmacası içerisinde o kadar bunalıyoruz ki kimi zaman yüklendiğimiz aşırı sorumluluklara bağlı olarak ortaya çıkan stresi doğada atmak istiyoruz. Birçoğumuzun bilinçsizce yaptığı bu eylemin aslında tıpta bir karşılığı var. Zira ormanlarda geçirilen vaktin hem ruh hem de beden sağlığımıza faydaları saymakla bitmiyor.
 
Uzmanlar etrafımızda bulunan gözle görülmeyen tozların yok olmasını ormanlara borçlu olduğumuzu söylüyorlar. Çünkü ormanlar her yıl ortalama 25-55 ton kadar tozu bünyelerine hapsediyorlar. Bu da bu kadar toz nereye gidiyor sorusuna bir cevap olabilir sanıyoruz. Tozların ortadan kalkması da astım gibi hastalıkların ortaya çıkmasının ve tetiklenmesinin önüne geçiyor. Ağaçlar ayrıca nitrojen dioksit, sülfür dioksit ve ozon gibi havada bulunan ve insan sağlığına zararlı olan gazları emerek temiz hava solumamıza yardımcı oluyor.
 
Ağaçlar, güneşin zararlı etkilerinden korunmamıza da yardımcı olurlar. Güneşten gelen UV-B maruz kalma oranını yüzde 50’ye düşüren ağaçlar sayesinde cilt kanserine yakalanma oranı da azalır. Ayrıca yüksek seyreden hava sıcaklıklarının düşürülmesine katkıda bulunarak tansiyon, kronik yorgunluk, uykusuzluk, stres, depresyon, baş ağrısının da önüne geçer.
 
Beyinin işlevini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi için oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen için de ağaçlara… 100 yaşında ve 25 metre boyunda bir kayın ağacının güneşli bir günde, fotosentezle 1 saatte 1,7 kg oksijen ürettiğini, bir yıllık faaliyetiyle de 10 kişinin oksijen ihtiyacını karşılayabildiğini söylersek ağaçlarının önemini daha iyi anlayabiliriz. 
 
Ayrıca uzmanlar ağaçların ruh sağlığına da olumlu etkileri olduğunun altını önemle çiziyorlar. Leipzig Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırmada 10 kişiden alınan veriler analiz edilmiş ve ortaya çarpıcı sonuçlar çıkmış. Araştırmaya göre evlerinin 100 metre çevresinde daha fazla ağaca sahip olanların olmayanlara oranla daha az antidepresana ihtiyaç duyduğu ortaya çıkmış. Bir başka araştırma da okullarda yeşil alana daha fazla maruz kalan öğrencilerin çalışma belleklerinin geliştiğini, dikkat eksikliği problemlerinin de ters orantılı bir şekilde düştüğünü ve derslerde daha başarılı olduklarını ortaya koymuş. Son olarak ilginç bir bilgi ile daha bitirelim. Japonya ağaçların ruh sağlığı üzerine olumlu etkilerinin farkına varan ilk ülkelerden biri. Öyle ki 1980’li yıllarda Japon ruh sağlığı uzmanları, hastaların iyileşmesine katkıda bulunmak amacıyla doğa terapisi uygulamaya başlamışlar. Shinrin-yoku “ormanda nefes almak” veya “orman banyosu”  olarak da adlandırılan bu uygulama sayesinde ruh halinin iyileştiği, stresinin azaldığı, enerjinin arttığı, uykunun düzene girdiği ve yaşam sevincinin çoğaldığı gözlemlenmiş.