12 Mart 2024

Ramazan ayının geldiğini müjdeleyen alışkanlıklar


Manevi coşkunun, nefsi terbiyenin, paylaşmanın, birlik ve beraberliğin ve huzurun sembolü olan 11 ayın sultanı Ramazan ayı müslüman alemi için bir yenilenme ve ibadet döneminin başlangıcı olarak kabul edilir. Hicri takvime göre yılın dokuzuncu ayının ilk günü, hilalin belirmesiyle başlayan bu kutsal ay, beraberinde geçmişten günümüze çok güzel adet ve gelenekleri de beraberinde getirir.
 
Ramazan ayına özel olarak çok eski yıllardan bu yana farklı bölgelerde farklı adetler ve alışkanlıklar görülse de bazıları hepimiz için ortak. Biz de Ramazan ayının gelişine özel olarak bizlere Ramazan ayını en çok hatırlatan geleneklere bir bakalım istedik...
 
Ramazan davulcuları
 
İlk olarak Ramazan davulcuları ile başlayalım. Her ne kadar günümüz teknolojisine yenik düşseler de halen ülkemizin pek çok yerinde bu geleneğin yaşadığını söylemek mümkün. Eskiden insanlar gece sahur vaktine yakın geçen davulcuların sesi ile uyanır, onların manileri ve şarkıları ile ertesi gün tutacakları oruca hazırlanırdı. Her mahallenin belli bir davulcusu olur ve insanlar evden sahur için pişirdikleri yemeklerden onlara da ikram eder ve kendilerini uykudan kaldırdıkları için bir anlamda teşekkürlerini belirtirlerdi. Elbette sadece yemek değil, kimileri gönüllerinden kopan bahşişlerle de gece vakti sokakları arşınlayan bu insanlara verdikleri kıymeti gösterir ve yüzyıllardır süren geleneğin devamına katkıda bulunurlardı.
 
İftar sofraları
 
Ramazan deyince ilk aklımıza gelenlerden birisi de iftar sofraları. Gün boyunca oruçlar tutulmuş ve artık beklenen an gelmiştir. Fazla abartıya kaçılmamış bir masada bir bardak su ile başlayan ve zeytin, hurma veya bir kase çorba ile devam eden bu sofralar günün en güzel anlarından biri olur. Hele ki o sofralarda tüm aile üyeleri bir araya gelmişse, işte o zaman alınan keyif daha da katlanır. Her lokma, birlikte paylaşılan dualarla tatlandırılır. Aileler, dostlar ve komşular, bir araya gelerek manevi bir birliktelik ruhuyla donanırlar. Ancak iftar sofraları derken doktorların yemeklere bir anda yüklenilmemesi ve gerekli miktarda sıvı alınması yönündeki uyarılarını da göz ardı etmemek lazım.
 
Sahurlar…
 
İftar dedik, elbette ki sahurları da ekleyelim. Modern dünyanın sabah erkenden kalkıp işe giden insanları için zorlayıcı olsa da, gecenin o sessizliğinde yapılan sahurların tadı bir başka olur. İnsanları bir sonraki günün oruç yolculuğuna hazırlayan bu sofralar, aynı iftarlarda olduğu gibi, Ramazan ayının en güzel anlarından biridir. Sahur sofraları, oruç tutacak kişilerin gün boyunca vücudun ihtiyaç duyacağı besin ve sıvıları almasını ve açlık ve susuzluğa dayanabilmeleri için gerekli olan enerjiyi sağlar. Aynı zamanda aile bireylerini bir araya getirir ve birlikte zaman geçirme fırsatı sunar.
 
Ramazan pideleri
 
Yemekten başladık, yemekten devam edelim. Ramazan deyince insanların aklına ilk gelenlerden birisi de Ramazan pidesidir. İftara yakın saatlerde fırınlardan gelen pide kokuları insanların başını döndürecek kadar güzel ve önündeki kuyrukları hak edecek kadar lezzetlidir. Yumuşak ve içi boş bir dokuya sahip olan Ramazan pidesi, bu özelliği sayesinde içine sürülecek olan çeşitli malzemelerin daha iyi emilmesini sağlar ve lezzetini artırır. Pidenin dış kabuğu hafifçe çıtır çıtır olmalıdır. Bu, pidenin dış yüzeyinin lezzetini artırırken, iç kısmının yumuşaklığını korur. Ayrıca pide hamuru üzerine, pişirme öncesinde susam veya çörek otu serpilir. Bu, pidenin görünümünü zenginleştirir ve ek bir aroma katkısı sağlar.
 
Mahyalar…
 
Ve elbette mahyalar... Ramazan ayı boyunca minareleri süsleyen mahyalar, toplumun Ramazan'a özgü bir atmosfer oluşturmak için kullandığı önemli unsurlardan biridir. Hem yapılışı hem de kurulması büyük bir ustalık gerektiren mahyalar geçmişten günümüze uzanan bir kültürel mirastır ve toplumun bir parçası olarak benimsenmiştir. Geceleri ışıklarla aydınlatılan ve üzerlerine özel yazılar yazılan mahyalar, şehir atmosferine özgü bir cazibe oluşturur. Bu, Ramazan ayının coşkusunu ve atmosferini güçlendirir, insanların Ramazan'a özgü bir duyguyu yaşamasını sağlar.
Mahyalar, yazılan sözler ve mesajlar aracılığıyla manevi bir mesaj iletmek için kullanılır. İslami motifler, dualar, hadisler veya güzel sözler, mahyaların üzerine yazılır ve insanların manevi olarak yükselmesine katkıda bulunur. Bu, Ramazan ayının manevi boyutunu vurgular ve insanların ibadetlerine daha derin bir anlam katar.
 
Teravih namazları
 
Geldik Teravih namazlarına... Ramazan ayına ait özel bir ibadet olan teravih namazı, Ramazan ayının gecelerinde, yatsı namazından sonra kılınır. Teravih namazının kılınışı, diğer nafile namazlara benzerdir, fakat özellikle Ramazan ayının manevi atmosferine uygun olarak daha uzun sürebilir. Teravih namazı, Ramazan ayında müminlere manevi bir yükseliş ve ibadet fırsatı sunar. Topluluk içinde kılınması, birlik ve beraberliği güçlendirirken, bireysel olarak da kişinin manevi derinliğini artırır.
 
Top patladı mı?
 
Ramazan aylarında iftar yaklaşırken, insanların birbirine en çok sorduğu soru, 'top patladı mı?' olurdu. İletişim olanaklarının şimdi ile karşılaştırılamayacak kadar dar olduğu eski zamanlarda, şehrin veya ilçenin görece yüksek bir yerinden akşam ezanıyla birlikte atılan Ramazan topu, iftarın geldiğinin habercisiydi. İlk kez 1821 yılında sadece Anadoluhisarı'ndaki topun ateşlenmesiyle başlayan bu gelenek sonrasında Yedikule surları, Rumeli Hisarı, Dolmabahçe Sarayı ve Tophane-i Amire Talimhanesi derken önce İstanbul’un pek çok yerinde uygulanmaya başladı, ardından da Anadolu’ya yayıldı.  Günümüzde bazı yerlerde bu gelenek halen devam ettiriliyor olsa da, geçmişin aksine, gerçek top yerine iftar vaktinin duyurulması için kurusıkı top atışları ya da ses bombaları kullanılıyor.
 
Panayır ve şenlikler
 
Ramazan aylarında düzenlenen panayır ve şenlikler geçmişten günümüze halen devam ediyor. Eskiden başta Hacivat ve Karagöz oyunları olmak üzere meydanlarda düzenlenen şenlikler, insanların iftar sonrasında vakit geçirmek ve eğlenmek için toplandığı, aynı zamanda sosyalleşebildiği alanlardı. Benzer şenlikler günümüzde de çeşitli belediyeler tarafından organize ediliyor ve böylece bu gelenek sürdürülüyor. Her ne kadar şimdilerde Hacivat ve Karagöz oyunu izleme geleneği unutulmaya yüz tutsa da onun yerini alan günümüz eğlenceleri ile eski adetler devam ettiriliyor.