08 Aralık 2022

Tabiatın kucağına açılan kapı: Abant Gölü

Doğa ananın insanoğluna sunduğu armağanlardan biri olan Abant Gölü, eşsiz manzarası, zengin habitatı ve ziyaretçilerini kucaklayan dinginliği ile şehir hayatının yorgunluğunu ve stresini atmak isteyenler için vazgeçilmez bir kaçış rotası…

Bolu’nun en çok ziyaret edilen rotalarından biri. Tüm dünyadan binlerce ziyaretçiyi kendine çeken park, sadece bir mevsimin değil, tüm yıl boyunca ilgiyle ziyaret edilen bir bölge. Ancak sonbahar söz konusu ise mevsimin insanı büyüleyen renklerinin Abant üzerindeki dansına ayrı parantez açmak gerekir.

Doğal yaşamın tüm renkleri
Deniz seviyesinden yaklaşık 1400 metre yüksekte, tektonik hareketlerin bizlere bir hediyesi olan Abant Gölü 125 hektar yüzey alanına sahip bir göl. “Hediye” demek gayet yerinde bir tabir çünkü çevresindeki 1150 hektarlık alanda gölün hayat verdiği yüzlerce tür canlı yaşıyor. 300’ün üzerinde canlı türü Abant Gölü ve çevresine renk veren fauna ve floranın bir parçası. Abant Alabalığı ve Küçük Taraklı Semender de literatürde “abanticus” ismini geçiren endemik türlerden sadece ikisi. Bunun gibi 51 tane endemik tür Abant Gölü Tabiat Parkı için listeleniyor.

​Orta Karadeniz’de doğu-batı yönlü uzanan Keremali Dağları üzerinde yer alan park, ağaç rezervi bakımından da Türkiye’nin önemli varlıklarından biri. Sonbahardaki büyüleyici görüntüsünü biraz da bu çeşitliliğine borçlu. Gölü çevreleyen ormanlarda yetişen sarıçam, karaçam, meşe, kavak, dişbudak ve söğüt ağaçları sarıdan kızıla, kızıldan yeşile hoş bir renk paleti oluşturuyor.

Doğanın içinde kaybolun
Abant Gölü Tabiat Parkı uzun yıllardır doğa severler için bir çekim noktası. Bununla birlikte hem tabiata doymak hem de doğada geçirilen zamanı mümkün olduğunca dolu dolu yaşamak isteyenler için en doğru adres. Özellikle büyük şehirlere yakınlığı hafta sonu tatillerini değerlendirmek isteyenler için bir tercih sebebi. Bu kısa zamanlarda da özlediğiniz uzun yürüyüşleri harika bir göl manzarası ve yağlı boya tablolarını kıskandıran güzellikteki renk cümbüşü eşliğinde yapabilirsiniz. Göl çevresinde konumlanan trekking rotası yaklaşık 7 kilometre uzunluğunda. Dinginliğe ulaşmak ve gündelik streslerden uzaklaşmak için oldukça uygun bir mesafe olduğu söylenebilir.

Abant rotasına biraz heyecan katmak isteyenlerin yolu ise gölün biraz daha yukarısında yer alan Çepni Yaylası’na kesinlikle düşmeli. Burada yamaç paraşütü yapabilir ve tabiatı biraz da olsa kuşların gözünden keşfedebilirsiniz. Uçmaktan hoşlanmayanlar içinde seçenekler var. Dileyenler için yine parkın içindeki özel rotalarda bisiklet ve ATV turları düzenleniyor. Konaklama için de her tercihe göre bir seçenek bulabilirsiniz. Butik otellerden 5 yıldızlı otellere ya da sakinliğin içinde otantik bir bungalovda tatilinizi geçirebilirsiniz. Kamp tutkunlarının adresi ise park içinde yer alan Samat Yaylası. Burada çadırınızı ve kamp malzemelerinizi alıp 330 çadır kapasiteli kamp alanında güzel manzaralı bir yer kapabilirsiniz. Abant Gölü Tabiat Parkı tüm canlılığı, renkleri ve yenilenme vaadiyle doğaseverleri ağırlamak için sonbaharda yine en güzel haliyle bekliyor. Artık yola çıkma vakti!