19 Ocak 2023

Çevre aktivistlerinin yeni hedefi neden tablolar?

İnsanlığın karşı karşıya olduğu en ciddi problemlerden biri hiç kuşkusuz küresel iklim krizi. Bilim insanları ve hükümetler, küresel ısınma ve çevre felaketlerinin önüne geçmek adına bir takım önlemler almaya çalışsalar da ne yazık ki kaçınılmaz sondan sadece birkaç adım uzaklaşılabiliyor. İklim aktivistleri de bu konuya dikkat çekmek için sıra dışı bir yönteme başvuruyorlar ve hedef tahtasına sanatı oturtuyorlar. Peki ama neden? Hazırsanız başlıyoruz.

Bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak her birimizin en asli görevi. Gelgelelim çok değil yalnızca birkaç sene sonra etkilerini daha da şiddetli bir biçimde hissedeceğimiz iklim krizi, insanoğluna bedel ödetmeye hazırlanıyor. İklim aktivistleri de bu duruma dikkat çekebilmek için dünyaca ünlü tabloları kendilerine hedef edinmiş durumda. Peki ama neden? Gelin bu konuya biraz daha yakından bakalım.

Ülkelerin ve devletlerin aldıkları önlemlere rağmen dünyanın dört bir yanından yangınlar, seller ve kuraklık görüntüleri, medyaya yansımaya devam ediyor. Dünyamız yakın gelecekte bizleri sadece şiddetli doğa olaylarının değil; temiz gıdaya ulaşma konusunda da bir takım problemlerin beklediğine dair sinyaller veriyor. Üstelik gerçekleşmesini asla istemeyeceğimiz bu senaryo için atmosferin 1.1 ila 1.7 dereceleri arasında ısınması yetiyor. Bu gerçeğe rağmen yine de olaylara gözünü ve kulağını kapatan insanoğlu, tehlikeyi ortadan kaldıracak ya da telafi edecek bir sonuca henüz ulaşabilmiş değil. Bunun belki de en önemli sebeplerinden bir tanesi, ülkelerin refah seviyelerinin aynı olmaması. Öyle ki kimi ülkeler uzay çağına doğru ilerlerken, kimileri temiz su bulmakta bile zorlanıyor. Birinin diğerinden daha güçlü olması ise iklim krizini önlemede dengeli ve istikrarlı bir şekilde hareket edilmesini zorlaştırıyor. Ancak bu konuda işi yalnızca uluslararası örgütlere ve ülkelere de bırakmamak gerekiyor. Öyle ki bireysel olarak alınacak önlemler ve yaşam biçiminde yapılacak ufak bir değişiklik bile kelebek etkisi gösterebilir. Yalnız burada da bizleri bekleyen başka bir handikap var. Diyelim ki, çevreye karşı duyarlı olduğunuzu düşünüyorsunuz ancak elektronik aletleri prizde sürekli takılı bırakıyor, plastik ürünleri satın almaya devam ediyor ya da suyu kullanırken müsrif bir şekilde hareket ediyorsanız sizin de dünyanın kaçınılmaz sonunda imzanız var. Dolayısıyla bu sonunu önlemek için  yaşam alışkanlıklarınızda da değişime gitmeniz  gerekiyor. Fakat bu esnada küresel iklim krizi etkisini giderek artırmaya devam ediyor.  Amma velakin bu konuda yılmadan sesini yükseltmeye devam eden ve geçtiğimiz aylarda yaptıkları eylemlerle ses getiren bir grup var: İklim aktivistleri…

İklim krizi ve sanat karşı karşıya…
İklim aktivistleri karşı karşıya olduğumuz mevcut durumun ciddiyetinin yeterince anlaşılmadığını düşündükleri için seslerini son zamanlarda her zamankinden çok daha yüksek çıkarıyorlar. Ancak son olarak başvurdukları yöntem bir noktada zülfiyare dokunuyor. Haliyle de son eylemleri haklılıklarının da pek çok insan tarafından sorgulanmasına yol açıyor. Peki hem kendilerini hem de dünyamızın içinde bulunduğu bu elzem sorunu görünür kılmak için nasıl bir yönteme başvuruyorlar? Sanatı hedef tahtasına koyarak! Herhangi bir zarar vermek amacını gütmediklerinin altını çizseler de, bu beklenmedik saldırıya maruz kalan tablolar, Claude Monet’nin “Les Mueles (Saman Yığınları)”, John Costable’nin “Saman Arabası”, Leonardo Da Vinci’nin “Mona Lisa” ve son olarak Vincent Van Gogh’un “Ayçiçekleri” bu eylemlerde üzerlerine domates çorbası, patates püresi gibi gıda ürünleri atılarak nasibini alanlardan. Ünlü müzelerde sergilenen, en ufak bir zarar görmemesi için üzerlerine adeta titrenilen dünya mirası bu eserlerin özellikle seçilmesinin altında bir neden yatıyor mu? Bu soruya hayır cevabının verilmesi pek mümkün değil. Zira tüm dünyaya deyim yerindeyse bir tokat atmak için bu nadide tabloların hedef alınması iklim krizine dikkat çekmek adına bugüne kadar yapılan diğer bütün eylemlerden çok daha büyük bir ses getirdi. Peki müze önünde eylem yapabilecekken neden domates çorbası ya da patates püresini birer araç olarak kullandılar? Tabloların üzerine gıda maddelerinin boca edilmesinin bir anlamı var mıydı?  İlk çıkarımlardan bir tanesi iklim değişikliğinin beraberinde getireceği gıda sorunlarına dikkat çekmek ve temel ihtiyaçların da en az sanat eserleri kadar değerli olduğunu göstermek. İkincisi ise iklim krizine dair kamuoyunda farkındalık yaratmak. Eğer istenilen şey daha fazla görünür olmak ise bunu başardıklarını ancak ne yazık ki haklılık konusunda yeterince destek bulamadıklarını söylemek mümkün. Öyle ki, iklim krizine vurgu yapılmasını amaçlayan bu eylemler, bir noktada gözlerin tabloların zarar görüp görmediğine çevrilmesine neden oldu. Dolayısıyla, iklim krizi bu noktada beklediği ilgiyi ne yazık ki bulamadı. Ez cümle, sanatı stratejik bir hamle olarak kullanmak isteyen aktivistlerin yaptıkları eylemler yürekleri ağızları getirirken; hizmet ettikleri esas amacın gölgelenmesine sebep oldu.

İklim aktivistlerinin önümüzdeki zaman diliminde nasıl bir eylem içerisinde olacağı tam olarak bilinmese de, tüm dünya bu olaydan bir kıssadan hisse çıkardı: Haklılığınızı ispat için toplumca kabul görmeyen yollara başvurursanız haklıyken haksız duruma düşersiniz.