24 Nisan 2024

Sürdürülebilir bir dünya için 4 trilyon dolarlık yatırım gerekli

Sürdürülebilirlik ve yeşil yatırımlar son dönemin en popüler konularından. Dünyanın en büyük şirketleri ve devletler bu konuda neler yapılabileceğine ilişkin çeşitli çalışmalar ortaya koyarken, daha yeşil bir dünya için yapılması gerekenler listesi de kabarıyor. Ancak her bir yatırımın da ciddi bir bedeli var.
 
Tüm dünya sürdürülebilirlik konusuna yeni yatırımlar yapılması konusunda hemfikir. Ancak ortaya çıkan maliyetler biraz göz korkutucu.
 
Bu konuda en son tahmşnlerden biri de London School of Economics'de  Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştırma Enstitüsü Başkanı Prof. Lord Nicholas Stern'den geldi. İngiltere'nin iklim değişikliği konusundaki önde gelen düşünürlerinden biri olan ve Yeşil politikaların ekonomik gerekçelerini ortaya koyan 2006 tarihli dönüm noktası niteliğindeki raporu kaleme alan Lord Nicholas Stern, dünyayı sürdürülebilir bir büyüme yoluna sokmak için yılda en az 4 trilyon dolar değerinde büyük bir yeşil yatırım hamlesine ihtiyaç olduğunu söylüyor.
 
Stern'in, London School of Economics'te vereceği üç konferansta, hükümetleri "piyasa köktenciliğini" reddetmeye ve temiz teknolojiyi teşvik etmek için gücünü kullanmaya çağırması bekleniyor.
 
Ülkeler geçen yıl BAE'de düzenlenen Cop28 görüşmelerinde karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik bir dizi taahhütte bulunmuşlardı. 2024'teki iklim görüşmelerinin bu taahhütlerin nasıl finanse edileceğine odaklanması bekleniyor.
 
Dünyanın üzerinde anlaştığı hedef, küresel sıcaklık artışını 1900 öncesi seviyelerin 1.5°C üzerinde sınırlamak, ancak bunu yaparken de ekonomik kalkınmaya zarar vermemek gerekiyor.
 
Hızlı ve güçlü bir biçimde harekete geçmek gerekiyor
 
Lord Stern'e göre, 2030 yılına kadar küresel olarak yılda en az 4 trilyon dolar gerektiren bu dönüşümün merkezinde büyük bir yatırım hamlesi yer alıyor. Yeni bir büyüme ve kalkınma modeli bizim elimizde ancak bunun için hızlı ve güçlü bir şekilde harekete geçilmesi gerekiyor. Piyasa köktenciliği, sürdürülebilirliğin desteklenmesi ve eşitsizlikle mücadelede devletin temel rolünün kabul edilmesine yol açsa da, devlet müdahalesi, birçok önemli piyasa başarısızlığının yaşandığı bir dünyada sürdürülebilir büyüme ve kalkınmanın sağlanması için kritik önem taşıyor.
 
Eski bir Hazine yetkilisi ve Dünya Bankası baş ekonomisti olan Lord Stern, 2006 tarihli raporunda yeşile yönelmenin faydalarının "harekete geçmemenin ekonomik maliyetlerinden çok daha ağır bastığını" yazarak dikkatleri üzerine çekmişti. Bu rapor aynı zamanda 2008 yılında İngiltere'nin ilk iklim değişikliği yasasını kabul eden Tony Blair ve Gordon Brown yönetimindeki İşçi Partisi hükümetinin düşüncelerinin şekillenmesine yardımcı olmuştu.
 
Ancak o zamandan bu yana İngiltere hükümetinin iklim politikalarını eleştiren Stern, dünya net sıfıra giden "güçlü bir emisyon azaltma yoluna" girmediği takdirde "geri dönüşü olmayan iklim etkileri" konusunda uyarıda bulunacak, aynı zamanda CO2'yi havadan uzaklaştırmanın daha ucuz hale getirilmesinin de gerekli olacağını, aksi takdirde dünyanın "önemli etik ve çevresel riskler" taşıyan radikal jeomühendislik seçeneklerine yönelmek zorunda kalabileceğini söyleyecek.
 
Stern'e göre, bu dönüşümün başarısı aynı zamanda yenilikçi ekonomik düşünceye ve kararlı siyasi liderliğe bağlı. Sistemik, yapısal ve teknolojik değişimin dinamiklerine odaklanan bir ekonomiye ihtiyacımız bulunuyor. Bu yeni sürdürülebilir, dirençli ve eşitlikçi kalkınma biçimini yaratmak ve iklim felaketinden kaçınmak için gerekli ekonomik anlayışa, teknolojilere ve yaratıcılığa sahip olsak da bunu gerçekleştirecek siyasi iradeye, becerilere ve uyuma hep birlikte sahip miyiz? Asıl zorluk 'yapabileceklerimizi' 'yapacaklarımıza' dönüştürmek olacak.