10 Eylül 2023

“Enerji sektörünün dönüşümüne öncülük edeceğiz"

2021 yılında ‘Enerjimiz Geleceğe’ diyerek yolculuğunu başlatan Tüpraş, Stratejik Dönüşüm Planı’nı ve 2050 yılında Karbon Nötr enerji şirketi olma hedefini açıklamıştı. Sürdürülebilir rafinaj alanında enerji verimliliğini artırma ve karbonsuzlaşma projelerine ağırlık veren şirket; biyoyakıtlar, sıfır karbonlu elektrik ve yeşil hidrojen alanlarına yatırım yapıyor. Tüpraş Strateji ve Sürdürülebilirlik Direktörü Çağatay Ölken’e yürüttükleri çalışmalara ilişkin gelişmeleri sorduk.
 
Röportaj: Sema Uslu

 
60 yıldır Türkiye’de enerji sektörünün öncüsü konumundaki Tüpraş, geleceğin enerjisinde de lider üretici olma hedefiyle mevcut varlıklarını sürdürülebilir karlılık yaklaşımıyla yöneterek yeni alanlara yatırım yapmak ve ülkemizde enerji sektörünün dönüşümüne öncülük etmek üzere yolculuğunu başlattı. Öncelikli amaçlarının ülkemizin enerji ihtiyacını emniyetli ve kesintisiz bir şekilde karşılamak olduğunu söyleyen Tüpraş Strateji ve Sürdürülebilirlik Direktörü Çağatay Ölken, “Karlı, dengeli ve çeşitlendirilmiş temiz enerji portföyümüzle emisyonlarımızı kademeli olarak azaltma ve 2050 yılında karbon nötr enerji şirketi olmayı hedefliyoruz” dedi.
 
Son iki yıldır ‘Enerjimiz Geleceğe’ stratejisi altındaki çalışmalarınızda birçok ilki gerçekleştirdiniz ve oldukça önemli bir yol kat ettiniz. Sizi böyle bir strateji oluşturmaya iten güç ne oldu ve ilk adımlarınız neler oldu?
Çalışmalarımıza Türkiye’nin 2050 yılına kadarki ulaşım amaçlı enerji talebinin nasıl değişeceğini öngören bir analizle başladık, bu analizin çıktıları ile yeni yatırım alanlarımızın neler olabileceğini değerlendirdik. “Tüpraş’ı gelecekte Türkiye’de enerji sektörünün lideri olarak nasıl konumlayabiliriz?” sorusuyla başladığımız stratejik dönüşümümüzü geniş katılımlı bir ekip ile tüm çalışanlarımız tarafından sahiplenilen bir süreç hâline dönüştürdük.

Öncelikli amacımız ülkemizin enerji ihtiyacını emniyetli ve kesintisiz bir şekilde karşılamak. Türkiye’de enerji sektörünün dönüşümüne liderlik ederek, karlı, dengeli ve çeşitlendirilmiş temiz enerji portföyümüzle emisyonlarımızı kademeli olarak azaltma ve 2050 yılında karbon nötr enerji şirketi olma hedefiyle çalışıyoruz. Sürdürülebilir rafinaj alanında operasyonel mükemmelliğimizi güçlendirirken, bu sayede elde edeceğimiz kaynakları geleceğin stratejik öncelikli dönüşüm alanlarına aktarmak için yatırımlarımız devam ediyor. Planımızın ilk döneminde enerji yatırımlarımızın ağırlıklı kısmını sıfır karbonlu elektrik tesislerine, bitkisel ve hayvansal atık hammaddelerden sürdürülebilir havacılık yakıtı ve yeşil hidrojen üretimiyle entegre bir iş modeli kurmak için ihtiyaç duyulan yatırımlara ayırdık.
 
Tüpraş olarak geçtiğimiz yıl, sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) üretmek amacıyla UOP Ecofining™ teknolojisinin kullanımı için dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden Honeywell ile lisans anlaşması imzaladınız ve biyoyakıt üretimi için düğmeye bastınız. Bize bu projenin detaylarından bahseder misiniz?

Havacılık sektörünün karbonsuzlaşmasında biyoyakıtların önemli rolü olmasını bekliyoruz. Sürdürülebilirlik vizyonumuzu havacılık sektöründeki çevreci yakıt üretimiyle üst seviyelere taşımayı ve Türkiye’nin lider SAF üreticisi olmayı hedefliyoruz. Bu yönde attığımız ilk adım olarak, lisans anlaşması imzaladığımız Honeywell UOP Ecofining teknolojisi ile SAF üretim tesisimizin mühendislik ve saha çalışmalarını sürdürüyoruz. Havayolu şirketleri ve havalimanı işletmeleri ile görüşüyor, dünyadaki ve ülkemizdeki mevzuat çalışmalarını takip ederek değerlendirme süreçlerinde rol alıyoruz.

Bu çerçevede stratejik dönüşüm hedeflerimiz doğrultusunda ilk biyoyakıt üretim tesisimizi devreye almayı, yılda yaklaşık 400 bin ton biyoyakıt hammaddesi işleyerek atık hammaddeleri SAF ve diğer biyoürünlere dönüştürmeyi hedefliyoruz. Amacımız jet yakıt satışlarımızda yüzde 10 SAF payına ulaşmak ve 2035 yılına kadar sürecek yeni ünite yatırımlarımızla SAF üretim kapasitemizi üç katına çıkarmak. Türkiye havacılık sektörünün bugün olduğu gibi gelecekte de en büyük destekçisi ve iş ortağı olmaya devam etmeyi, ülkemizin ve Avrupa’nın önde gelen biyoyakıt tedarikçilerinden olmayı hedefliyoruz.
 
Stratejik Dönüşüm Planınız kapsamında Koç Topluluğu’nun elektrik üretim şirketi Entek’in hisselerini devraldınız. Entek’in Tüpraş bünyesine katılması yolculuğunuzda ne gibi katkılar sağlayacak?

Yenilenebilir enerji teknolojileri, enerji geçişinin ve karbonsuzlaşmanın temelini oluşturuyor. Hem gelecekteki enerji ihtiyacının doğrudan ve çok daha verimli bir şekilde karşılanmasında hem de yeşil hidrojen üretiminde ana girdi olarak enerji sektöründe ciddi rol oynayan elektriği önemli bir entegratör ve destekleyici olarak konumlandırıyoruz. Bu sebeple, elektriği stratejimizin ilk adımı olarak gördük ve sekiz hidroelektrik ve bir rüzgâr santrali ile 330 MW sıfır karbonlu elektrik kapasiteli Entek şirketini devraldık. 2030 yılında 1 GW, 2035 yılında 2,5 GW kurulu güce ulaşma ve Türkiye’nin sıfır karbonlu elektrik üretiminde lider olma hedefimize yönelik önemli bir aşama kaydettik. Rafinerilerimizde de GES ve RES tesislerinin kurulumuna yönelik çalışmalarımız sürüyor. Dört rafinerimizde toplam 48 MW’a yakın GES kurulumumuz devam ederken 64 MW için planlama ve 58 MW için başvuru süreçlerimiz devam ediyor.
 
Yeşil hidrojen çalışmalarınız kapsamında Avrupa hidrojen pazarının lider paydaş kuruluşu olan Hydrogen Europe’a üye oldunuz. Böyle bir ekosistemin bir parçası olmak niçin önemli? Ve sizce, hidrojende Tüpraş’ın liderlik hedefi Topluluğumuz adına ne anlam taşıyor?

Tüpraş olarak hâlihazırda Türkiye’nin en büyük hidrojen üreticisi konumundayız. Önemli bir enerji taşıyıcısı olması sayesinde yeşil hidrojeni enerji dönüşümünde yenilenebilir elektriğin rolünü tamamlayıcı bir çözüm olarak görüyoruz. Stratejimizi kurgularken Koç Topluluğu şirketlerinin de iş birliği ve tecrübeleri ile Türkiye’deki bu alandaki yeni müşteri talebini karşılamanın yanı sıra özellikle AB’nin ithal etmeyi planladığı yeşil hidrojen için önemli bir tedarikçi olabileceğimize inanıyoruz.       

Hidrojende yeşil bir değer zinciri oluşturmak için öncelikle farklı elektroliz teknolojilerini ve sıfır karbonlu elektriği kullanarak mevcut hidrojen üretimimizi kademeli olarak griden yeşile dönüştürme çalışmalarımıza başladık. 2025 yılında kuracağımız 20 MW kapasiteli elektrolizör ile yeşil hidrojen üretimine başlayacağız. 2030 yılına kadar kurulu kapasitemizi kademeli olarak 400 MW’a çıkararak, rafineri süreçlerimizde iç tüketim amaçlı yeşil hidrojen üretimine ilave olarak lojistik ve ağır taşımacılık başta olmak üzere yeşil hidrojen satışına başlayacağız. 2035 yılında ulaşacağımız 1 GW elektrolizör kapasitesi sonrasında ilave kapasite kurulumları ile gri hidrojen üretiminden oluşan emisyonlarımızı 2040 yılında sıfırlayacağız. Hidrojen ticaretine ilişkin değer zinciri çalışmalarımız kapsamında Topluluk şirketlerimizden Aygaz, Opet, Ford Otosan ve Otokar ile görüşüyoruz. Sadece Tüpraş olarak değil, Topluluk şirketlerimizin de hidrojen değer zinciri kapsamında ciddi fırsatlar yakalayacağına inanıyorum.

Avrupa’nın en büyük Ar-Ge ve İnovasyon programı olan Ufuk Avrupa programı kapsamında hidrojen kamu ve sanayi kuruluşlarının iş birliğinde ülkemizde yeşil hidrojen ekosistemini kurma çalışmalarına katkı sağlıyoruz. Üyesi olduğumuz Avrupa hidrojen pazarının lider paydaş kuruluşu Hydrogen Europe platformu ile hidrojen alanında iletişim ağımızı güçlendirirken, aynı hedefler doğrultusunda yürütülen hidrojen ekosisteminin de bir parçası olduk. Avrupa bazlı proje ortaklıklarında yer almak için erken fırsatların takibi, paydaşlık dağılımlarında Tüpraş’a öncelik tanınması, hidrojen konusundaki bilgi birikimimizin ilgili Topluluk şirketlerimiz ve diğer sanayi kuruluşlarıyla paylaşımıyla değer zincirinin önemli bir parçası olacağız.
 
Koç Holding’in başlattığı Karbon Dönüşüm Programı kapsamında iklim kriziyle mücadele ve düşük karbon ekonomisine geçiş yolculuğunda stratejik öncelikli alanlarınızdaki planlarınızdan ve aksiyonlarınızdan bahsettiniz. Bu çalışmalarınızı sürdürülebilirlik vizyonu ile yürütüyorsunuz. Koç Holding’in sürdürülebilirlik çalışmalarında stratejik öncelikleri arasında yer alan su yönetimine yönelik çalışmalarınızdan da bahseder misiniz?

Tüpraş olarak Koç Topluluğu Çevre Kurulu bünyesindeki Su ve Atık Su Yönetimi Çalışma Grubu’nun liderliğini yürütüyoruz. Çevre Müdürlüğümüzün koordinasyonunda 2022 yılında Birleşmiş Milletler Sürdürülebilirlik Kalkınma Amaçları doğrultusunda su stratejimizi ve 2050 yılına kadar su yol haritamızı oluşturduk. Suyun verimli yönetilmesine yönelik; ham su tüketimimizi azaltacak, atık su deşarjı kaynaklı çevresel etkileri en aza indirgeyecek ve su ayak izimizi küçültecek aksiyonları devreye almayı planlıyor, suyun bütüncül olarak izlenmesi, raporlanması ve doğrulanmasını hedefliyoruz. 2022 yılında toplam su tüketimimizin yüzde 58’i oranında atık suyun geri kazanımını sağladık. Son 10 yılda ise tüm rafinerilerimizde 175 milyon metreküp atık suyu geri kazanarak yeniden kullandık, yaklaşık 2,5 milyon kişinin bir yıllık su tüketimine eşit miktarda suyu tasarruf ettik. Ayrıca bu sene ilk defa CDP Su Güvenliği ve İklim Değişikliği konularına yönelik raporlama yapmayı planlıyoruz.

Avrupa su pazarının lider paydaş kuruluşu Water Europe’a üye olan ilk Türk sanayi kuruluşu olmaktan mutluluk duyuyoruz. Water Europe Avrupa politikalarına ve destek programlarına yön vermek, proje konsorsiyumları oluşturmak, üyelerine yenilikçi çözümleri pazara sunma fırsatı vermek, su ve döngüsel dönüşüm gibi birçok alanda çalışmalar yürütüyor. Su konulu fonlanan AB Horizon 2020 projelerindeki ortakların yüzde 75’i Water Europe üyesi. Üyeliğimizin stratejik dönüşüm ve sürdürülebilirlik yolculuğumuza önemli değer katacağına inanıyorum.
 
İklimle Bağlantılı Finansal Beyanlar Görev Gücü’ne (TCFD) destek veren küresel şirketler arasında yerinizi aldınız. Bu tür küresel çapta önemli kuruluşların bir parçası olmanın, Tüpraş’ın 2050 Karbon Nötr Hedefine yönelik faaliyetlerindeki öneminden bahsedebilir misiniz?  

TCFD, iklim risklerinin ve fırsatlarının daha etkin ve bilinçli yönetilmesi ile ilgili kapsamlı bir tavsiye seti sunuyor. İklim krizinin yol açtığı sorunlara yönelik farkındalık sağlayarak şirketler için küresel bir çerçeve oluşturuyor, gerekli aksiyonların alınmasını amaçlıyor.

İklim kriziyle mücadele ve düşük karbon ekonomisine geçiş yolculuğumuzda, iklim değişikliğine uyum, dayanıklılık ve geçiş öncelikli alanlarımız arasında yer alıyor. İklim ile ilgili risk ve fırsatları Strateji & Sürdürülebilirlik Direktörlüğü, Kurumsal Risk Direktörlüğü ve Sürdürülebilirlik Komitesi Yaşamın Değeri Alt Çalışma Grubu ile yönetiyoruz. İklim ile bağlantılı risk ve fırsatları 2022 yılında şirketin Risk Envanteri’ne dahil ettik.

Diğer yandan, sektörde bir ilk olarak, Sektörel Sürdürülebilirlik Muhasebesi Standardı (SASB) ve Uluslararası Entegre Raporlama Çerçevesi (IIR) ile uyumlu hazırladığımız 2022 Entegre Raporumuz ile 2023 Entegre Faaliyet Raporu’na geçişin ilk adımını attık. Uluslararası sürdürülebilirlik değerlendirici kuruluşların endeksleri ile boşluk analizi çalışmaları gerçekleştirerek çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) performans göstergelerimizde şeffaflığı artıracak adımları başlattık. Sürdürülebilirlik endekslerinin beklentilerini karşılayan 18 yeni performans göstergesine raporda yer verdik, Kapsam 1 ve Kapsam 2 sera gazı emisyonları dahil toplam 84 performans göstergesine ilk defa uluslararası bağımsız denetim kuruluşundan sınırlı güvence aldık. Derecelendirme firmaları ile sürekli “benchmark (kıyaslama)” yapıyoruz. Tüm bu çalışmalarımız yatırımcılar ve finansman sağlayıcılar başta olmak üzere paydaşlarımız nezdinde olumlu geri bildirim almamızı sağlıyor. Orta vadede sürdürülebilirlik alanında şeffaf ve detaylı bilgilendirme yapan şirketlerin ayrışacağını ve daha çok tercih edilen kurumlar olacaklarını düşünüyorum. 
 
Tüpraş olarak ilk entegre raporunuzu yayımladığınızı belirttiniz. Entegre Faaliyet Raporu’na giden yolculuğunuzda başka hangi adımları attınız ve önümüzdeki dönemde sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında neler planlıyorsunuz?

Stratejik Dönüşüm Planımızı açıkladıktan sonra; değişen paydaş beklentileri ve küresel trendler ışığında sürdürülebilirlik önceliklerimizi bir anket çalışması ile belirledik. Sürdürülebilirlik stratejisi kapsamındaki politika, hedef ve uygulamaları yürütme ve koordine etme, üretilen değeri artırma, ilgili birimlerin sürece aktif katılımını sağlama ve bu çalışmaların şirketimiz ve iştiraklerimizin faaliyetlerine entegre edilmesi amacıyla Genel Müdürümüz İbrahim Yelmenoğlu’nun başkanlığında Sürdürülebilirlik Komitesi’ni kurduk. Yaşamın Değeri, Karbon Nötr, ESG Excellence, İnsan ve Toplum ile Dönüşüm ve Sürdürülebilir Teknolojiler olmak üzere Sürdürülebilirlik Komitesi’ne bağlı çalışan beş adet alt çalışma grubu oluşturduk.

2023 yılında imzacısı olduğumuz Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ile uluslararası itibarlı bir platform üzerinden sürdürülebilir kalkınmaya yönelik çalışmalarımızı küresel boyutta güçlendirmeyi, uluslararası sürdürülebilirlik ekosisteminde yer alarak uygulamalarımızı tanıtmayı ve çok paydaşlı iş birlikleri geliştirerek Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na katkımızı aktarmayı hedefliyoruz.

Kurulum aşamasında olan sürdürülebilirlik performans analitiği ve dijital veri altyapı sistemleri aracılığıyla sürdürülebilirlik performansımızı güçlendireceğiz. Tüpraş’a özgü İçsel Sürdürülebilirlik Endeksi’ni oluşturarak önemli projelerin yatırım değerlendirmeleri kapsamında ekonomik göstergeler ile sürdürülebilirlik etkilerini entegre bir şekilde ele almayı amaçlıyoruz. ÇSY performansını sürekli geliştirerek yeni yol haritamız ışığında son dönemde ciddi büyüme gösteren ÇSY odaklı finansman kaynaklarından da faydalanmayı planlıyoruz.


 
Stratejik aksiyonlarınızdan ve sürdürülebilirlik çalışmalarınızdan bahsettiniz. Geleceğin Tüpraş’ına ulaşırken diğer çalışmalarınızdan da bahseder misiniz?

Stratejik öncelikli yeni yatırım alanlarımızın ve sürdürülebilirlik yaklaşımımızın tüm çalışma arkadaşlarımız tarafından proaktif bir şekilde sahiplenilen, şekillendirilen ve yönetilen bir hâle gelmesi bizi en çok motive eden şeylerden biri.

2030’da sürdürülebilir, rekabetçi ve geleceğe hazır bir Tüpraş hedefimiz doğrultusunda, geleceğin düşük karbonlu iş modellerine uyumlu bilgi ve yeteneklere sahip iş gücünü yetiştiriyoruz. İhtiyacımız olacak yeni rol ve yetkinliklerle ilgili beceri kazandırma programlarını devreye alıyoruz. Eşitlikçi, kapsayıcı, adil, insan haklarına saygılı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturuyoruz. Kapsayıcılık alanında süregelen çalışmalarımızla Bloomberg Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde üst üste iki kez yer aldık.

Stratejik dönüşüm yolculuğumuza iştiraklerimizi de dahil ediyor, değer zincirimizin tamamında çevresel ve sosyal etkilerimizi iyileştirmek için çalışıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen önemli inisiyatiflerde yer alıyoruz. Özellikle kız öğrencilere yönelik eğitim projeleri ve kültürel gelişime dönük yatırımları hayata geçiriyoruz. Kaydettiğimiz operasyonel ve finansal performans ile hissedar değerine olduğu kadar Tüpraş’ın piyasa ve marka değerine de katkı sağlamayı sürdürüyoruz. Başarılı operasyonel ve finansal sonuçlarımızla, güçlü kurumsal yapımız ve yönetim anlayışımızla, paydaşlarımıza ve ekonomiye sürdürülebilir değer yaratmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.